Esas No: 2017/3116
Karar No: 2022/3433
Karar Tarihi: 22.06.2022
Danıştay 10. Daire 2017/3116 Esas 2022/3433 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/3116 E. , 2022/3433 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/3116
Karar No : 2022/3433
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : ….Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Rusya uyruklu olan davacıya verilen çalışma izninin iptal edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesinin 23/12/2014 tarih ve E:2010/9231, K:2014/8075 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle yeniden yapılan yargılama sonucunda, 4817 sayılı Kanun uyarınca, geçerli ikamet izni tezkeresi olmayan veya milli güvenlik ve kamu düzeni yönünden sakıncalı bulunan yabancılara çalışma izni verilmesinin mümkün olmadığı, aynı Kanun'un 15. maddesinde de, belirtilen bu hallerden birinin varlığının sonradan tespit edilmesi durumunda çalışma izin belgesinin iptal edileceğinin hükme bağlandığı, davacı hakkındaki Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı (MİT) bilgi notunun incelenmesinden, davacının Türkiye'de çalışmasının sakıncalı olabileceği kanaatine varıldığı, bu çerçevede aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca davacının çalışma izninin iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, çalışma izin belgesinin ikamet tezkeresi alınması halinde geçerli olacağına ilişkin açık bir beyan bulunmadığı, ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'nın 08/05/2009 tarihli yazısıyla kendisine çalışma izin belgesi verilmesinin sakıncalı olduğu yönündeki görüşün maddi vakıaya aykırı olduğu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi … Bölümünden yüksek şeref öğrencisi olarak mezun olduğu, herhangi bir suç işlemediği, kamu düzenine, genel asayişe, kamu yararına ve genel ahlaka aykırı bir eylemde bulunmadığı, işlemin sebep unsurunun yeterince açık olmadığı, öte yandan, her ne kadar Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul Valiliği'ne ikamet tezkeresi düzenlenmemesi yönünde talimat verilmiş ise de, söz konusu talimatın dava konusu işlemden sonra tesis edildiği, dolayısıyla işlem tarihinde geçerli bir ikamet izninin bulunduğu belirtilerek, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, bu sebeple temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıya çalışma izni verilmesinin sakıncalı olabileceğine ilişkin MİT Müsteşarlığı yazısı gereğince 4817 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi ve 15. maddesi uyarınca tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan, davacının işlem tarihinde geçerli bir ikamet izninin bulunduğu iddiasına ilişkin olarak ise, gerek dava konusu işlemin gerekse Emniyet Genel Müdürlüğünün 09/06/2009 tarihli yazısının dayanağının MİT Müsteşarlığı yazısı olduğu, bu nedenle işlem tarihi itibarıyla hukuken geçerli ikamet izninin bulunmadığı belirtilerek, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, bu sebeple temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin sebep unsurunu teşkil eden MİT Müsteşarlığı yazısının ve ekinde yer alan bilgi notunun incelenmesi ve anılan notun içeriği bilgilere ilişkin olarak yapılacak araştırma sonucuna göre yeniden yapılacak değerlendirmenin ardından bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme nedeniyle davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bu sebeple bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADIN
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Rusya uyruklu olan davacı, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte Türkiye'de yasal olarak ikamet etmekte olup, 24/06/2007 tarihinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi … Bölümünden yüksek şeref öğrencisi olarak mezun olmuştur. …Kilit ve Mobilya Aksesuarları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından, davacının şirketlerinde … olarak çalışmasına izin verilmesi istemiyle 27/11/2008 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvuruda bulunulmuştur.
Bunun üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın … tarih ve … sayılı işlemiyle davacıya, anılan şirkette 04/05/2009-04/05/2010 tarihleri arasında geçerli 1 yıl süreli çalışma izni verilmiş, bu izne ilişkin çalışma izin belgesinde, bu belgenin, çalışma vizesi ve en geç otuz gün içerisinde Emniyet makamlarına başvuruda bulunarak çalışma meşruhatlı ikamet tezkeresi alınması halinde geçerli olacağı belirtilmiştir.
Rusya uyruklu davacıya çalışma izni verilmesine ilişkin çalışma izin belgesi, davalı idarece bilgi amaçlı Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'na gönderilmiş, bu yazı üzerine MİT Müsteşarlığı'nın … tarih ve … sayılı yazısıyla davacıya çalışma izni verilmesinin sakıncalı olabileceği yönünde davalı idareye bildirimde bulunulmuştur. Anılan bildirim üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemiyle davacıya verilen çalışma izni iptal edilmiştir.
Davacı tarafından, 25/06/2009 tarihli dilekçeyle çalışma izninin iptal edilmesine ilişkin işleme itiraz edilmiş, anılan itiraz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemiyle reddedilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından çalışma izninin iptaline ilişkin işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
Öte yandan, dava konusu işlemin tesis edilmesinden sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı yazısıyla, yukarıda aktarılan MİT Müsteşarlığı yazısına da atıf yapılmak suretiyle çalışma iznine istinaden davacıya ikamet izni düzenlenmemesi yönünde İstanbul Valiliği'ne talimat verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usûlü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar "iptal davası" olarak tanımlanmıştır.
İşlem tarihinde yürürlükte bulunan ve 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu ile 28/07/2016 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan (Mülga) 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun'un 4. maddesinde, Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe, yabancıların Türkiye’de bağımlı veya bağımsız çalışmaya başlamadan önce izin almaları gerektiği; 12. maddesinin, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, Türkiye dışında ikamet eden yabancılardan, bulundukları ülkelerdeki Türkiye Cumhuriyeti temsilciliklerine yaptıkları başvuru uygun görülenlere, çalışma izni verileceği, bu iznin ancak ikamet izni alınmasıyla geçerlilik kazanacağı; Türkiye'de geçerli ikamet izni olan yabancıların veya bunların işverenlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurabileceği düzenlenmiş; "İzin isteminin reddi" başlıklı 14. maddesinin, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, "Çalışma izni veya çalışma izninin uzatılması istemi;
a) İş piyasasındaki durum ve çalışma hayatındaki gelişmeler ve istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik konjonktür değişikliklerinin çalışma izni verilmesine elverişli olmaması,
b) Başvurulan iş için ülke içinde, dört haftalık süre içerisinde o işi yapacak aynı niteliğe sahip kişinin bulunması,
c) Yabancının geçerli bir ikamet tezkeresinin bulunmaması,
d) Bir işyeri, işletme veya meslek için izin talebi reddedilen yabancının aynı işyeri, işletme veya aynı meslek için izin talebinin reddedildiği tarihten itibaren bir yıl geçmeden yeniden izin talebinde bulunması,
e) Yabancının çalışmasının millî güvenlik, kamu düzeni, genel asayiş, kamu yararı, genel ahlâk ve genel sağlık için tehdit oluşturması,
Hallerinde reddedilir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun'un 15. maddesinde, 14. maddede öngörülen hallerden birinin varlığının veya yabancının ya da işvereninin, çalışma izni talep dilekçesinde eksik veya yanlış bilgi verdiğinin sonradan tespit edilmesi halinde, Bakanlıkça çalışma izninin iptal edileceği; dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan haliyle 16. maddesinde de, çalışma izninin, geçerlilik süresinin sona ermesi dışında; yabancının ikamet tezkeresinin herhangi bir nedenle geçersiz hale gelmesi ya da geçerlilik süresinin uzatılmaması halinde de geçerliliğini kaybedeceği öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca bir idari işlemin, dava konusu edilmesi halinde işlemin diğer unsurları yanında sebep unsuru yönünden de yargı merciince hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı açıktır.
Sebep unsuru, idari işlemin yapılmasını gerektiren, idareyi işlem tesis etmeye sevk eden maddi veya hukuki durumlardır. İdare hukukunda sebepsiz idari işlem olamaz. İdarenin tüm işlemleri, idari faaliyetlerin nihai amacı olan kamu yararını gerçekleştirmeye yönelen bir sebebe dayanmalıdır.
Bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce hukuka aykırılık iddialarının etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı mercii tarafından idari işlemin hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için idarece, tesis edilen işlemin maddi ve hukuki sebeplerinin açıkça ortaya konulması gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümleri uyarınca yabancının çalışmasının millî güvenlik, kamu düzeni ve genel asayiş bakımından tehdit oluşturması durumunda çalışma izni başvurularının reddedileceği, belirtilen bu hallerden birinin varlığının sonradan tespit edilmesi halinde ise Bakanlıkça verilmiş olan çalışma izninin iptal edileceği açık olup, mevcut düzenlemeler ile kamu düzeninin korunması amaçlanmaktadır. Ancak bu kapsamda yabancıların çalışma izni başvurularının reddi ya da verilmiş olan çalışma izninin iptali yolunda işlem tesis edilirken, idarece, hakkında çalışma izni verilecek yabancı yönünden yukarıda yer verilen 4817 sayılı Kanun'un 14. maddesinde belirtilen hallerin varlığının yeterli ve ciddi bilgiler ile ortaya konulması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 16/12/2020 tarih ve Başvuru Numarası:2018/6143 sayılı kararında;
"...53. Millî güvenliğin korunması için yürütülen istihbarat faaliyetlerinde elde edilen bilgi ve belgelerin gizliliğinin korunmasının önemi tartışmasızdır. Bu nedenle bir yabancının özellikle terörist faaliyetlerle ilgili olarak ve millî güvenliğin korunması amacıyla sınır dışı edilmesinde veya ülkeye girişinin yasaklanmasında kamu makamlarından kişiyle ilgili ceza yargılaması yürütülmesi veya mahkûmiyet kararı bulunması yahut elde edilen gizli nitelikte tüm bilgi ve belgeleri yargı mercilerine sunmaları gibi yüksek bir ispat standardı yükümlülüğü beklenemez. Ancak kamu makamlarının soyut şekilde kişinin millî güvenlik bakımından tehlike oluşturduğunu ileri sürmeleri de yeterli değildir. Kamu makamlarının mutlaka somut olayın koşulları içinde kişinin millî güvenliği tehlikeye atacak nitelikteki faaliyetlerde bulunduğuna dair yeterli ve ciddi bilgileri yargı mercilerine sunması gerekir.
54. Ayrıca derece mahkemelerince bu yönden yapılan denetimin de sırf şeklî bir inceleme olması durumunda anayasal hak ve özgürlüklerin fiilen somut ve etkili biçimde korunduğundan söz etmek mümkün olmayacaktır. Yargı makamlarının temel hak ve özgürlüklerin keyfîliğe karşı gerçekten ve etkili şekilde korunmasını sağlama görevleri gereği kamu makamlarınca müdahale ile ilgili olarak ileri sürülen sebepleri inceleyerek konuyla ilgili beyanların neden kabul edildiği veya reddedildiğine dair gerekçelerini kararlarında göstermeleri zorunludur..." şeklinde belirtilmek suretiyle istihbari bilgilere dayalı olarak tesis edilen idari işlemlerin yargısal denetiminde dikkate alınması gereken hususlara ilişkin ilkeler ortaya konulmuştur.
Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin sebep unsurunu teşkil eden, diğer bir ifadeyle, davacının çalışma izninin iptal edilmesine dayanak gösterilen Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'nın 08/05/2009 tarihli yazısında, davacıya çalışma izni verilmesinin sakıncalı olabileceğinin belirtildiği, bu konuya ilişkin İdare Mahkemesince verilen 11/05/2017 tarihli ara kararına cevaben MİT Müsteşarlığı'nca gönderilen ve Mahkemece içeriği tutanak altına alınan ... tarih ve... sayılı yazı ve eklerinde ise, davacının 2005-2006 yıllarında Ankara'da radikal dinci faaliyetlerde bulunan şahıslar ile irtibatlı olduğu ve 2006-2007 yıllarında da ... Vakfı’na bağlı bir organizasyon olan “... Derneği” (...) tarafından bağımsızlık taraftarı olan Çeçen öğrencilerin üniversite harçlarının karşılanması amacıyla verilen yardımlardan yararlandığı hususlarına yer verildiği görülmektedir.
Bu haliyle, davacının çalışma izninin iptal edilmesine dayanak gösterilen yukarıda anılan istihbari bilgi notunda, davacının radikal dinci faaliyetlerde bulunan şahıslar ile irtibatlı olduğu ve Çeçen öğrencilerin üniversite harçlarının karşılanması amacıyla verilen yardımlardan yararlandığı hususlarına yer verilmiş ise de; davalı idarece, bu istihbari bilgi dışında destekleyici herhangi bir somut bilgi ve belgenin dosyaya sunulamadığı, davacının Türkiye'de öğrenim gördüğü üniversitede yüksek şeref öğrencisi olarak eğitimini tamamladığı,
davacıya yönelik ceza soruşturması veya kovuşturması olduğuna ilişkin de dava dosyası içerisinde herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu işlemin tesisi için yeterli, somut başka bir engel durumunun da ortaya konulmadığı, bu haliyle davacının çalışma izninin belirtilen sebep uyarınca iptaline ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 09/06/2009 tarihli yazısıyla, çalışma iznine istinaden davacıya ikamet tezkeresi düzenlenmemesi konusunda İstanbul Valiliği talimatlandırılmış ise de; söz konusu talimatın dava konusu işlemden sonra hazırlandığı ve işlem tarihi itibarıyla davacının ikamet izni bulunduğu anlaşıldığından, İdare Mahkemesi kararının, davacı adına ikamet tezkeresi düzenlenmediği yolundaki gerekçesine katılmaya da olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığından, İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum.