Esas No: 2019/4085
Karar No: 2022/2790
Karar Tarihi: 22.06.2022
Danıştay 13. Daire 2019/4085 Esas 2022/2790 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2019/4085 E. , 2022/2790 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/4085
Karar No:2022/2790
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Gıda Sanayi A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … tarih ve … sayılı bayilik lisansı sahibi davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 31/08/2015 taraihinde yapılan denetim sonucunda, dağıtıcısı dışında akaryakıt ikmal ettiğinin tespit edildiğinden bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 19. maddesinin 7. fıkrası uyarınca 80.106,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı … Kurulu (Kurul) kararının iptali ile ödenen cezanın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu işlemin sebebi olan "dağıtıcısı dışında akaryakıt ikmali yapılması" fiili karşılığında verilecek idari para cezasının 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin 3 numaralı alt bendinde düzenlendiği, söz konusu mevzuat hükmünün aynı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasa Mahkemesi'nin 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararı ile iptal edildiği, bu konuda Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararı doğrultusunda yasal bir düzenleme yapılmadığından ortada hukuki boşluk olduğu gibi, "bayisi olduğu dağıtıcı haricinde akaryakıt ikmali yapılması" fiilinin karşılığı olmayan 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin 7. fıkrası uygulanmak suretiyle idari para cezası verildiği, bu durumun ceza hukukunun "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ve "tipiklik" ilkelerine de aykırı olduğu;
Öte yandan, dava konusu işlemin davacının fiilinin 5015 sayılı Kanun'nun 8. maddesinin 1. fıkrası ile 2. fıkrasının (a) bendine aykırılığı sebepleriyle tesis edildiği, davacının dağıtıcısı dışında akaryakıt ikmali fiilinin 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası yönünden değerlendirilmesiden, davacı şirketin faaliyetini dağıtıcısı (OMV Petrol Ofisi A.Ş.) ile yapmış olduğu bayilik sözleşmesi kapsamında yürüttüğü, Kurul kararı ile davacı şirkete isnat edilen fiilin ise, dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmal edilmesi olarak tanımlandığı görüldüğünden, davacının fiili idari para cezası verilmesine dayanak olan Kanundaki kural ile örtüşmediğinden, davacıya 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasına dayanılarak idari para cezası verilemeyeceği;
Her ne kadar akaryakıt istasyonunda 31/08/2015 tarihinde yapılan denetimde otomasyon sistemi, dağıtıcısı tarafından gönderilen faturalar ve istasyonun ödeme kaydedici cihaz mali hafıza raporlarından anlaşıldığı üzere istasyonda menşei belli olmayan akaryakıt bulundurması nedeniyle dağıtıcısı dışı akaryakıt ikmal edildiğinden bahisle davacıya idari para cezası verilmişse de, tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinden, 01/01/2015 - 31/08/2015 dönemi içinde davacı şirketin ibraz ettiği faturalara göre toplam 3.929.252 litre motorin alımı olduğu, dolum seviye raporları ile dolum irsaliye raporları arasında tespit edilen farkın ise 71.521 litre motorin olduğu, öte yandan 6 nolu tank içindeki probe cihazının arızalı olduğunun ve bu arızanın 56.183 litre fark oluşturduğunun … Otomasyon şirketinin dağıtıcı … şirketine yazdığı yazıdan anlaşıldığı, tankın içine yerleştirilerek yüksekliği hesaplayıp sıcaklığa göre genleşme farkı düşerek tankın içindeki yakıtın brüt litresini ölçen cihazın bahse konu dönem içinde çok yüksek sıcaklıklar (968 derece) tespit ederek hatalı raporlama yaptığının açık olduğu, davalı idarenin bu hatalı veriler üzerinden yaptığı hesaplamalar dışında istasyonda menşei belli olmayan akaryakıt bulunduğuna ilişkin bir tespitinin bulunmadığı, davacı şirketin faturalarını ibraz ettiği alımlarının miktarının yüksekliği düşünüldüğünde 71.521 litre motorini dağıtıcısı dışında ikmal etmesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu değerlendirilerek davacı şirkete isnat edilen fiilin sübût bulmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından davacı şirketin ödemiş olduğu idari para cezasının şirkete iadesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdarî Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, ihdas edilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu, 5015 sayılı Kanun'un bayilik lisansı sahiplerine bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması yükümlülüğünü getirdiği, davacı her ne kadar savunmasında probe arızası nedeniyle oluşan yüksek sıcaklık değerinin kesafet değerlerinin yanlış hesaplanmasına neden olduğunu, dolayısıyla normalde satın almış oldukları miktardan çok daha az kısmının otomasyon dolum sistemine yansıdığını ifade etmiş olsa da, soruşturmaya konu olan farkın tank dolum verilerinin tank irsaliye raporunda yer alan verilerden fazla olmasından kaynaklandığı, tam tersi durumda dolumu yapılan akaryakıtın probe arızasından etkilenip tank dolum verilerine yansımaması mümkün olsa da tank dolum raporunun tank irsaliye raporundaki verilerden fazla olmasının kesafet değerleriyle bir ilgisinin olamayacağı, bunun yanı sıra Kurum kayıtlarında yer alan otomasyon verileri üzerinde yapılan incelemede davacının savunmasında ifade etmiş olduğu kesafet farklarının gözükmediği, dolayısıyla veriler üzerinde değişikliklerin yapılmış olduğu, soruşturmaya konu tank dolum raporu ile tank irsaliye raporu arasındaki farkların açıklaması olabilecek nitelikte faturaların savunmaya eklenmediği, 01/01/2015 ile 31/08/2015 tarihleri arasında tank irsaliye raporunda gözüken değer motorin için incelendiğinde, tank dolum miktarına (3.834.231 lt) dönem başı stok miktarını ekleyip (82.657 lt) aynı tarih aralığında yapılan satış miktarı (3.944.652 lt) çıkarıldığında dönem sonu itibarıyla stokta olması gereken miktarın -27.764 litre motorin olması gerekirken, dönem sonu stok miktarının 57.330 litre çıktığı, dolayısıyla 85.494 litre ürün farkının olduğu, davacının savunmasında belirtmiş olduğu probe arızası ve kesafet farkları nedeniyle oluşan miktarlar tank irsaliyesine eklense bile (fatura sunulmadığı için zaten eklenemeyeceği) otomasyon sistemi ile tutarlı ÖKC satışlarına ulaşılamadığı, aradaki farkın dağıtıcı dışı alımları gösterdiği, kesafet nedeniyle oluşan fire ve farkların satışlar ile dolum arasındaki farkı daha da açacağı, dolayısıyla davacının açıklanamayan tank dolumları nedeniyle istasyonunda menşei belli olmayan akaryakıt bulundurduğu anlaşıldığından şirket hakkında idari para cezası uygulandığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, idarenin işleminin "kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi"ne aykırı olduğu, Kanun hükmüne uygun düşmediği, şirketin faaliyetini dağıtıcısı ile yapmış olduğu bayilik faaliyeti kapsamında yürüttüğü, idarenin isnat ettiği fiilin ise, dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmal etme olarak tanımlandığı, idari para cezası verilmesine dayanak olan kural ile iddia konusu eylemin örtüşmediği, idarenin hatalı verileri dikkate alarak işlem tesis etmesinin hukuka aykırı olduğu, idarenin tespit ettiği akaryakıt farkının, tamamen …'in sistemindeki arızadan kaynaklandığı, arızanın kaynağının ise 6 nolu yakıt tankının içindeki …'in seviye ölçüm cihazı "probe" olduğu, bu cihazın, tankın içinde bulunan yakıtın yüksekliğini hesaplayıp tankın içindeki sıcaklığa göre bir genleşme farkı (kesafet farkı) düşerek tankın içindeki yakıtın brüt/net litresini tamamen elektronik olarak ölçtüğü ve … ile …'e raporladığı, bu sisteme göre, örneğin …'nden 100 ton faturalı ve irsaliyeli olarak yakıt alınsa da bu yakıt istasyondaki tanklara döküldüğünde, tankın içindeki Probe cihazının, tankın içine dökülen yakıtın yüksekliğine ve tankın sıcaklığına göre bir kesafet farkı hesaplamakta olduğu için tankın içinde örneğin 95 ton yakıt olduğunu raporladığı, bu raporların dolum seviye raporu olarak göründüğü, kesafet farkı tankın sıcaklığı arttıkça arttığından, tankın içindeki yakıtın litresini düşük gösterdiği, özetle, faturalı olarak 100 litre yakıt alınsa da kesafet farkı nedeniyle istasyondaki yakıt litresinin sabit olarak kalmayıp sürekli değiştiği, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün benzin ve motorine göre ayrı ayrı kesafet farkları belirlediği, bu sınırlar içindeki farklarda bir usulsüzlük kabul edilmediği ve işlem yapılmadığı, bu sistem içinde probenin bozuk olmasının tüm hesaplamaları bozduğu ve Kurum'u yanılttığı, … raporlarından da anlaşılacağı üzere, denetimde dolum seviye rapor ile dolum irsaliye raporları arasında 71.521,09 litre motorin farkı tespit edilmişse de bu farkın 56.183,85 litrelik kısmının, tamamen istasyonun 6 no.lu tankı içinde bulunan probenin bozulması ve yanlış veri üretmesinden kaynaklandığı, bu fark çıkartıldığında, dolum seviye raporu ile dolum irsaliye raporları arasında sadece 15.337,24 litrelik bir fark olduğu, şirketin soruşturma konusu dönemde 3.929.252 litre motorin aldığı, geçmiş yıldan devreden 81.360 litre motorin olduğu, toplam miktarın binde 5'inin 20.053,06 litre kesafet farkı olduğu dikkate alındığında, 15.337,24 litrelik farkın, yasal fire oranları içerisinde kaldığı ve herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait "… Mahallesi, … Caddesi, No:… …/…" adresinde faaliyet gösteren akaryakıt istasyonunda 31/08/2015 tarihinde yapılan denetim sonucunda, dağıtıcısı dışında akaryakıt ikmal ettiğinin tespit edildiğinden bahisle davacı şirkete Kurul'un … tarih ve … sayılı kararıyla 80.106,00-TL idari para cezası verilmiştir.
Bu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun "Bayiler" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında, bayi lisanslarına ilişkin düzenlemelerin (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılacağı, bayilerin, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetini yürütecekleri; 2. fıkrasının (a) bendinde, bayilerin lisanslarının devamı süresince, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlü olduğu kuralına yer verilmiştir.
5015 sayılı Kanun'un "İdari para cezaları" başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin 3 numaralı alt bendinde, 5., 6., 7., 8. ve 17. maddelerin ihlâli hâlinde sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verileceği; 2. fıkrasının (d) bendinde, 8. maddenin ihlâli hâlinde bayiler için (c) bendinde yer alan cezanın beşte birinin uygulanacağı; 19. maddesinin 7. fıkrasında ise, yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak bu Kanun'un getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin beş yüz Türk Lirasından yetmiş bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verileceği kurala bağlanmıştır.
Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin "Bayilik Lisansı Sahiplerinin Yükümlülükleri" başlıklı 38/d maddesinde, "Bayisi oldukları dağıtıcı haricinde akaryakıt temini yapılmaması" sayılmıştır.
Dairemizce; 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin "Aşağıdaki hâllerde sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verilir" bölümünün, (3) numaralı alt bendindeki "8. maddenin ihlâli" yönünden Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmuş ve Anayasa Mahkemesi'nin 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla, 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasa'nın 2. maddesine aykırı bulunarak iptaline ve iptal hükmünün de kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu kararın davacıya 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aynı Kanun'un 19. maddesinin 7. fıkrası uygulanmak suretiyle idari para cezası verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı kısmına ilişkin olarak;
İdari yaptırımlar ve idari para cezaları idarenin bir yargı kararına gerek olmaksızın, yasaların açıkça verdiği bir yetkiye dayanarak, idare hukukuna özgü yöntemlerle, doğrudan doğruya bir işlem ile uyguladığı yaptırımlarla verdiği cezalardır. Kabahatler Kanunu'na göre hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilecek, fakat kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenecektir.
Esasen ceza hukukunu ilgilendiren suçta kanunilik ve cezada kanunilik ilkeleri ceza hukukundan kabahatler hukukuna sirayet etmiştir. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza içeren hükümler ihdas edip edemeyeceği açısından idareye genel ve düzenleyici işlemlerle, kanunla çizilen çerçeve hükmün içeriğini hangi kabahatlerin yaptırım gerektireceği konusunda doldurma yetkisi verilmiştir. Fakat kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar ise ancak kanunla düzenlenecektir.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun "İdari para cezaları" başlıklı 19. maddesinde, bir kısım fiillere yönelik idarî para cezaları fıkralar hâlinde sayıldıktan sonra, yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak bu Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin beş yüz Türk Lirasından yetmiş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verileceği kurala bağlanmıştır. Kanun koyucunun bu düzenlemeyle, Kanuna aykırı hiçbir fiilin yaptırımsız kalmamasını sağlamayı amaçladığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nin 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla; 5015 sayılı Kanun'un 6455 sayılı Kanun'un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin "Aşağıdaki hâllerde sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verilir" bölümünün, 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesine ve iptal hükmünün de kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 07/04/2016 tarihli iptal kararının yürürlüğü 03/05/2016 tarihinden itibaren dokuz ay ertelenmesine rağmen bu süre içerisinde, iptal edilen kısma ilişkin yeni bir yasal düzenleme yürürlüğe girmemiştir. Bu nedenle davalı idare tarafından, "dağıtıcısı dışında akaryakıt ikmal etmek" fiilini işlediği tespit edilen davacı şirket hakkında Kanun'un 19. maddesinin 7. fıkrası gereğince idari para cezası uygulanmıştır.
5015 sayılı Kanun'un Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen hükmü bayilerin, bayisi olduğu dağıtıcı dışında başka bir dağıtıcıdan ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmamasına yönelik yükümlülüğe ilişkin olmayıp, bu yükümlülüğe aykırılık nedeniyle verilecek idari para cezasının maktu olarak düzenlenmesi adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmayacağından, bu fiili işleyenler hakkında uygulanacak ceza maddesine ve miktarına yönelik bir iptal kararı verildiği, söz konusu yükümlülüğe aykırı davranan bayiler hakkında Kurumca ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak işlem tesis edilebileceği açıktır.
Bu itibarla, davacı şirkete anılan eylemi nedeniyle 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasına dayanılarak, aynı Kanun'un 19. maddesinin 7. fıkrası uygulanmak suretiyle idari para cezası verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Temyize konu kararın davacı şirkete isnat edilen fiilin sübut bulmadığı kısmına ilişkin olarak;
Mahkemece dava konusu uyuşmazlığın esasına ilişkin olarak, 01/01/2015-31/08/2015 dönemi içinde davacı şirketin ibraz ettiği faturalara göre toplam 3.929.252 litre motorin alımı olduğu, dolum seviye raporları ile dolum irsaliye raporları arasında tespit edilen farkın ise 71.521 litre motorin olduğu, öte yandan 6 no.lu tank içindeki probe cihazının arızalı olduğunun ve bu arızanın 56.183 litre fark oluşturduğunun … Otomasyon şirketinin dağıtıcı … şirketine yazdığı yazıdan anlaşıldığı, tankın içine yerleştirilerek yüksekliği hesaplayıp sıcaklığa göre genleşme farkı düşerek tankın içindeki yakıtın brüt litresini ölçen cihazın bahse konu dönem içinde çok yüksek sıcaklıklar (968 derece) tespit ederek hatalı raporlama yaptığının açık olduğu, davalı idarenin bu hatalı veriler üzerinden yaptığı hesaplamalar dışında istasyonda menşei belli olmayan akaryakıt bulunduğuna ilişkin herhangi bir tespitinin bulunmadığı, davacı şirketin faturalarını ibraz ettiği alım miktarının yüksekliği düşünüldüğünde, 71.521 litre motorini dağıtıcısı dışında ikmal etmesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu kanaatiyle davacı şirkete isnat edilen fiilin sübût bulmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafından, dava konusu idari para cezası uygulanmasına esas alınan dolum seviye raporları ile dolum irsaliye raporları arasında tespit edilen 71.521 litre farkın 56.183 litresinin 6 no.lu tank içindeki probe cihazının arızasından kaynaklandığı, tankın sıcaklığı arttıkça kesafet farkı arttığından, tankın içindeki yakıtın litresini düşük gösterdiği ileri sürülmektedir.
Kesafet (yoğunluk) kavramı bir litre akaryakıtın ağırlığını ifade etmekte olup sıvıların ısınması sonucu hacminin genişlemesi, soğuyunca da hacminin küçülmesinin sonucu litre olarak satışı yapılan akaryakıtın bu durumdan etkilenmesi kesafet sorununu ortaya çıkarmaktadır. Rafinerilerdeki akaryakıt tanklarının yer üstünde, istasyonlardaki tankların ise yerin altında bulunması nedeniyle rafineriden alınan akaryakıtın daha soğuk bir ortam olan istasyonlara nakliyle litre miktarında bir küçülmenin olacağı ve satışlar sonrası depolarda bir açığın ortaya çıkacağı kabul edilmiş ve ilgili Kurumlarca da öngörülen bu farka ilişkin yasal düzenlemeler yapılmıştır.
Ne var ki dava konusu olayda, davacının iddiasının aksine tanklardaki miktarın rafineriden alınan miktardan az olmasından kaynaklanan bir farklılık durumu değil, tank dolum verilerinin tank irsaliye raporunda yer alan verilerden fazla olması durumu söz konusu olup, bu çerçevede, davacının dolum seviye raporları ile dolum irsaliye raporları arasındaki farkın kesafet farkından kaynaklandığı yönündeki iddiası kabul edilebilir nitelikte bulunmamıştır.
Diğer taraftan, her ne kadar Mahkemece "probe cihazının hatalı raporlama yaptığının açık olduğu" kabul edilmişse de dosyada söz konusu arızaya ilişkin olarak herhangi bir rapor vb. tespit içerir belge bulunmadığı gibi, arızanın Kurum'a bildirilip bildirilmediğine ilişkin de herhangi bir bilgi ya da belge bulunmamakta olup, yalnızca … Otomasyon ve Akaryakıt Sistemleri A.Ş. tarafından davacının dağıtıcısı … Petrol Ofisi A.Ş. Genel Müdürlüğü'ne hitaben yazılan "… Gıda San. A.Ş. firmasına ait Dolum Raporlarındaki Farklılık" konulu iki yazıda söz konusu arızadan bahsedilmektedir. Bu yazılardan davacıya ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetim tarihi olan 31/08/2015 tarihinden hemen sonra yazılan 02/09/2015 tarihli yazıda "Motorin grubundaki farkın yüksek olması nedeniyle yapılan incelemede ise 6 nolu tankta yapılan ikmal işlemlerinde yanlış ve yüksek sıcaklık değerinin probe tarafından üretilmesi sonucu, kesafet değerleri yanlış hesaplanmıştır. Bu nedenle 65.183,85 litrelik envanter raporunda yanlış sonuç üretmiştir. Tank otomasyon yazılımda yapılan ek kontrol güncellemesi sonrasında problem çözümlenmiştir. EPDK gönderilen dolum değerleri tank seviye raporundaki değerler üzerinden gönderildiğinden dolayı doğru verilerle iletilmiş olup, hatalı işlem mevcut değildir.", dava konusu işlem tarihi olan 04/01/2018 tarihinden sonra yazılan 08/02/2018 tarihli yazıda ise "Motorin grubundaki irsaliye raporundaki farkın yüksek olması nedeniyle yapılan incelemede sıcaklık seviye sensöründe bir problem tespit edilmiştir. Buna göre belirtilen tarih aralığında 6 nolu tanka yapılan dolum işlemlerinde hesaba alınan sıcaklık değerinin hatalı olduğu (968,9 °C) saptanmıştır. Bu nedenle irsaliye ve seviye raporları arasında sıcaklık parametresi kaynaklı olarak 56.183,85 litrelik fark meydana gelmiştir. Benzer farkların tekrar etmemesi için tank otomasyon yazılımında yapılan bir güncelleme ile sıcaklık sensörünün ürettiği muhtemel hatalı değerlerin kontrolü, problem tespit edilir ise hesaba katılmaması için bir kontrol eklenmiştir." şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüş olup söz konusu yazıların tek başlarına herhangi bir teknik tespiti ortaya koyar nitelikte olmadığı dikkate alındığında, karara esas alınabilecek nitelikte olmadıkları sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, temyize konu kararda, davacının 01/01/2015-31/08/2015 dönemi içinde ibraz ettiği faturalara göre toplam 3.929.252 litre motorin alımı olduğu kabul edilmişse de, söz konusu rakamın ne tank dolum irsaliye raporunda aynı dönem için belirtilen 3.834.231,6 litre ne de tank dolum seviye raporunda aynı dönem için belirtilen 3.905.753,5 litre ile -bir başka ifadeyle faturalar ile irsaliyelerin- uyumlu olmadığı ve davacı tarafından bu duruma ilişkin herhangi bir açıklama getirilmediği dikkate alındığında, Mahkemenin bu kabulünün de yerinde olmadığı görülmüştür.
Ayrıca Mahkemenin, şirketin faturalarını ibraz ettiği alımlarının miktarının yüksekliği düşünüldüğünde 71.521 litre motorini dağıtıcısı dışında ikmal etmesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu sonucuna varıldığından davacı şirkete isnat edilen fiilin sübut bulmadığı yönündeki değerlendirmesinin de somut olarak gerekçelendirilemeyecek bir varsayım olması nedeniyle karara esas alınabilir bir gerekçe olamayacağı değerlendirilmiştir.
Bu itibarla, dava konusu eylem nedeniyle 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasına dayanılarak, aynı Kanun'un 19. maddesinin 7. fıkrası uygulanmak suretiyle idari para cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından; dosyanın esasına ilişkin olarak, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların, dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile temin edilmesi gerekli görülecek diğer teknik bilgi ve belgelerle birlikte, davalı idarenin bu iddialara ilişkin savunmaları çerçevesinde değerlendirilerek, davacı şirkete isnat edilen fiilin sübût bulup bulmadığı hususunun somut gerekçeleriyle ortaya konulması suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali ve ödenen idari para cezasının iadesi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ve ödenen idari para cezasının iadesine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Posta giderleri avansından artan tutar ile davalı harçtan muaf olduğundan istemi hâlinde temyiz aşamasında yatırılan toplam …TL harcın davalıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 22/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.