Danıştay 6. Daire 2022/1326 Esas 2022/7448 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2022/1326
Karar No: 2022/7448
Karar Tarihi: 23.06.2022

Danıştay 6. Daire 2022/1326 Esas 2022/7448 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/1326 E.  ,  2022/7448 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2022/1326
    Karar No : 2022/7448

    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACI) ...
    VEKİLİ : Av. ...
    II- (DAVALILAR) 1- ... Bakanlığı
    VEKİLİ : Av. ...
    2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. ...
    3- ... Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. ...
    KARŞI TARAF : 1- ... Bakanlığı
    2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    3-... Belediye Başkanlığı
    4- ...

    İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi,... Mahallesi, ... pafta, ... parselde bulunan 503,38 m² yüzölçümlü kat irtifakı kurulmuş "... " apartmanındaki 4 numaralı, (50/200) arsa paylı, çatı arası piyesli dairenin bulunduğu alanın Bakanlar Kurulunca alınan ... tarih ve ... sayılı Afete Maruz Bölge Kararı gereğince yıkılması üzerine, söz konusu binanın yıkımı sebebiyle uğranıldığı öne sürülen 355.620,00-TL maddi, 30.00,00-TL manevi zararın müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 14/01/2014 tarih ve E:2013/8808, K:2014/68 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulü ile 74.487,23-TL maddi tazminatın ve 4.000,00-TL manevi tazminatın davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından, 74.487,23-TL maddi tazminatın ve 4.000,00-TL manevi tazminatın davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından, 74.487,23-TL maddi tazminatın ve 4.000,00-TL manevi tazminatın davalı Avcılar Belediye Başkanlığından olmak üzere toplam 223.461,69-TL maddi tazminatın ve 12.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
    1- Davacı tarafından, temyize konu kararda hükme esas alınan 03/01/2022 tarihli raporda tespit olunan tutarlar esas alınarak davanın karara bağlanmasının hatalı olduğu, iş bu davaya konu taşınmaz ile her yönüyle aynı özelliğe sahip, aynı binada aynı katta bulunan, aynı arsa payına (50/200) ve aynı inşaat alanına (190 m²) sahip, davacının eşine ait taşınmazla ilgili olarak Danıştay Altıncı Dairesinin 12/05/2020 tarihli, E.2019/19301, K:2020/4187 sayılı kararı ile zararın doğduğu tarih ve maddi tazminata uygulanacak faiz başlangıç tarihi yönünden bozulmakla birlikte kusur oranları yönünden kesinleşen kararda zararın doğum tarihi hariç diğer yönlerden tamamiyle emsal teşkil eden, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dairenin alanının brüt 190 m² olduğu, sadece arsa kaybından doğan maddi zararın 2014 yılı itibariyle 212.203.12-TL olabileceğinin; yıkım tarihi itibarıyla inşaat yapım maliyetinin 98.800,00-TL olabileceğinin belirtildiği, emsal olarak dosyaya sunulan 18/03/2019 tarihli raporla değer tespiti yönünden hükme esas alınan 03/01/2022 tarihli rapor arasında, yapının brüt alanı, inşaat birim fiyatı ve arsa metrekare birim fiyatları arasında davacı aleyhine ciddi farklar olduğu ve çelişkiler bulunduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    2- Davalı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, takdir edilen kusur oranlamasının hatalı olduğu, dava konusu olayda kusurlarının bulunmadığı, zarar ve idarenin eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı, Bakanlığın bu konudaki görevinin yönlendirici ve kimi hallerde düzenleyici olmakla sınırlı olduğu, Bakanlığın hasım mevkiinden çıkarılarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının hasım mevkiine alınması gerektiği, müterafik kusurun değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
    3- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, Davalı idareye kusur isnadını haklı kılacak bir hukuksal olgunun bulunmadığı, dava konusu işlem ve eylemlerle idareleri arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı, idarenin hizmet kusuru sayılabilecek bir eylemi bulunmadığı, idarelerine %30 kusur isnadının kabul edilemeyeceği, ortada tazmini gereken bir zararın da bulunmadığı ileri sürülmektedir.
    4- Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından, Mahkemece değer tespitinin 2015 yılına göre yapılmış olmasına karşın 2012 yılından itibaren faiz başlatılmış olmasının bozmayı gerektirdiği, somut olayda kendilerine atfedilebilir bir kusur olmadığından zarardan sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu, manevi tazminata karar verilebilmesinin şartları bulunmadığından reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :
    1- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, davacının haksız ve dayanaksız temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
    2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
    3- Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
    4- Davacı tarafından savunma verilmemiştir.


    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ''Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır'' görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin (g) bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re'sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği anlaşılmaktadır.
    Yukarıda izah edilen sürecin sonunda, İstanbul İli, Avcılar İlçesi, ... Mahallesi, ... pafta, ... parselde bulunan 503,38 m² yüzölçümlü kat irtifakı kurulmuş "... " apartmanındaki 4 numaralı, (50/200) arsa paylı, çatı arası piyesli dairenin bulunduğu alanın Bakanlar Kurulunca alınan Afete Maruz Bölge Kararı gereğince yıkılması üzerine, söz konusu binanın yıkımı sebebiyle uğranıldığı öne sürülen 355.620,00-TL maddi, 30.00,00-TL manevi zararın müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Kusur oranlaması ve enkaz bedeli yönünden;
    Uyuşmazlıkta; İdare Mahkemesince dosya kapsamındaki aynı taşınmazla ilgili olarak davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz sürecinde sunulan (davacının eşine ait yapıya ilişkin) ... İdare Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasında mevcut bilirkişi raporunda %60 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, %30 Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, %10 Avcılar Belediye Başkanlığına olacak şekilde tüm kusurun davalı idarelere yüklenildiğinin görülerek bu kusur oranlamasına da itibar edilmeyerek yine dava konusu taşınmazda başka bir bağımsız bölüm malikine ait taşınmaza ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... esasına kayıtlı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda ise kusur oranları için davalı idarelerin her birinin %30'ar kusurlu olduğu, davacının ise iskan almadığı, kat irtifakından kat mülkiyetine geçmediğinden zararın %10 oranında artmasına sebebiyet verdiği yönünde görüş verildiği, anılan İdare Mahkemesince de aynı taşınmaz ile ilgili karar verilen dosyada esas alınan kusur oranının mevcut dosya için de esas alınmasının, raporlar arasındaki çelişki de gözetildiğinde uygun olacağı kanaatine varılarak %30 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, %30 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, %30 Avcılar Belediye Başkanlığının kusurlu olduğu, geriye kalan %10 kusurun ise taşınmazda iskan alınmaması, yapının kat irtifakında bırakılması ve kat mülkiyetine geçirilmemesinden dolayı zararın artmasına sebebiyet veren davacı üzerinde bırakılması gerektiği sonucuna ulaşılarak hüküm kurulduğu anlaşılmakta ise de; temyize konu kararda emsal alınan kararın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile; Mahkeme tarafından söz konusu bilirkişi raporundaki kusur oranlamasına ilişkin değerlendirmelere itibar edilerek davacının %10, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın %30, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın %30, Avcılar Belediye Başkanlığı'nın %30 oranında kusurlarının bulunduğu belirlemesi ile hüküm kurulduğu anlaşılmakta ise de olaya ilişkin sorumluluklar üzerinde aynı veriler değerlendirildiği halde, değişik kusur oranlamaları üzerinden birbiri ile çelişik kararlar verilmesini önlemek ve hüküm birlikteliğini sağlamak adına, emsal diğer dosyalardaki kusur oranlarına dair bilirkişi incelemeleri de dikkate alınmak suretiyle tamamen ruhsatsız olan davacıya ait yapı için davacının %30, denetim yapmayarak kaçak yapının yapımına sebebiyet veren Avcılar Belediye Başkanlığı'nın %30, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın %15, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın %25 oranında kusurlarının bulunduğu takdiren kabul edilerek hüküm kurulduğunun görüldüğü, bu kararın ise Danıştay Altıncı Dairesinin 19/04/2022 tarih ve E:2022/1123,2022/4922 sayılı kararı ile; temyize konu kararda emsal alınan dosyaların hangileri olduğunun belirtilmediği, dava konusu yapı özelinde tespit edilen ve dosya kapsamındaki 05/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen inşaat ruhsatı verildiği ve daha sonra temel üstü ruhsatı için başvuru yapılmadığı ve iskan ruhsatının bulunmadığı bilgileri de dikkate alınmak suretiyle, hüküm birlikteliğini sağlamak adına, mümkün olması halinde aynı yapıya ilişkin, aksi takdirde benzer durumda olan (ruhsata aykırılığı sebebi ile hakkında yapı tatil tutanağı düzenlenmemiş ve yıkıma yönelik encümen kararı alınmamış bulunan, 2981 sayılı Yasa kapsamında iskan ruhsatı da bulunmayan) binalara ilişkin açılan davalardaki kusur oranlamaları da dikkate alınmak, gerekli görülmesi halinde bu hususta ek rapor da alınması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, farklı parsellerde yer alan veya davaya konu yapı ile benzer durumda bulunmayan yapılara ilişkin kusur oranlamasına dair tespitler bu dosya içinde de emsal kabul edilerek, maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden kararda belirtilen kusur oranı ile hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; İdare Mahkemesince davaya konu binada bulunan bağımsız bölümü olan başka davacılar tarafından açılan ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı dosyasında verilen kararın kusur oranlamasına ilişkin kısmının, Dairemizin 12/05/2020 tarih ve E:2019/19301, K:2020/4187 sayılı kararı ile onandığı (davaya konu taşınmaz ile her yönüyle aynı özelliğe sahip, aynı binada aynı katta bulunan, aynı arsa payına (50/200) ve aynı inşaat alanına (190 m²) sahip olan davacının eşine ait taşınmaza ilişkin dosya), yine ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararın kusur oranlamasına ilişkin kısmının Dairemizin 19/04/2022 tarihli E:2022/1560, K:2022/4938 sayılı kararı ile onandığı da dikkate alınarak, gerekli görülmesi halinde bu hususta ek rapor da alınması suretiyle hüküm kurulması gerektiğinden maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden, kararda belirtilen kusur oranı ile hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Diğer taraftan enkaz bedelinin ise; enkazın davacının uhdesinde kalıp kalmadığına göre hesaplarda dikkate alınacağı tabiidir.
    Manevi tazminat yönünden;
    Manevi tazminatın, niteliği gereği zenginleşmeye yol açmayacak ve aynı binada diğer bağımsız bölüm maliklerince açılan yukarıda numaraları da belirtilen dosyalarda verilen miktardan farklı olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte olup, İdare Mahkemesince kabul edilen manevi tazminat miktarına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmadığı anlaşılmış olup yeniden bir manevi tazminat takdiri yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, maddi tazminata esas bedelin, yapının 23/12/2015 tarihinde yıkılmış olası sebebiyle, 2015 tarihi itibarıyla hesaplandığı halde, faiz başlangıcı olarak 05/12/2012 yılı olan dava tarihinin belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada; maddi tazminata uygulanacak faiz başlangıcı olarak değer tespitinde esas alınan 23/12/2015 olan yıkım tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
    2.Davanın kabulüne ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23/06/2022 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY (X) :
    Bir maddi zararın giderilmesine yönelik açılan tam yargı davalarında, tazminat kişinin mal varlığındaki zararın oluştuğu an itibariyle karşılanması gerektiğinden, istenilecek olan tazminatın gecikerek ödenmesi nedeniyle para değerinde enflasyondan dolayı meydana gelebilecek azalmayı karşılamaya yönelik olarak faize hükmedilmelidir.
    Maddi zararlar, mal varlığında meydana gelen ve para ile değerlendirilebilen bir azalmayı ifade ettiklerinden, bu azalma miktarının idare tarafından telafi edilmediği süre içinde ayrıca enflasyon nedeni ile de kayba uğrayacağı açıktır. Manevi zararlar ise, mal varlığında meydana gelen somut bir azalma olmayıp, kişinin manevi varlığında ortaya çıkan olumsuzluklar olduğundan, manevi tazminat değerinin yargılama sonucu para olarak belirlenmesi zarara uğrayanı tatmin ve de bu zararın meydana getireni cezalandırma aracı olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
    Bu itibarla, ilk defa yargı kararıyla para olarak değerlendirilebilen bir manevi tazminatın önceden davalı idarece belirlenmesi ve de ödenmesinin mümkün olmaması nedeniyle, ödemede gecikmeden bahsedilemeyeceği gibi, manevi tazminat, esasen bütün hususlar dikkate alınarak "takdiren" belirlendiğinden, temyize konu kararın, manevi tazminata faiz uygulanmaması gerekçesi ile de bozulması gerektiği oyuyla kararın bu kısmına katılmıyorum.

    Hemen Ara