Esas No: 2022/514
Karar No: 2022/7450
Karar Tarihi: 23.06.2022
Danıştay 6. Daire 2022/514 Esas 2022/7450 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/514 E. , 2022/7450 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/514
Karar No : 2022/7450
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACI) … mirasçıları;
1- … 2- …
3- … 4- … VEKİLLERİ : Av. …
II- (DAVALILAR)
1-… Bakanlığı-…
VEKİLİ : Av. … 2- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
3- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
2- … Belediye Başkanlığı
3- … Belediye Başkanlığı
4- … mirasçıları;
I- … II- … III- … IV- …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi, … Mevkii, … sayılı parsel üzerinde davacıların maliki olduğu … numaralı bağımsız bölümün yer aldığı taşınmazın … tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması ve bilahare yıkımı sürecinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen 199.043,48-TL maddi ve 30.000,00 TL manevi zararın yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı istinafa başvurulması üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … . İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla, tarafların istinaf başvurusunun kabulü, mahkeme kararının kaldırılması, dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi üzerine, … . İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; 82.553,48-TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın yıkım tarihinden (15/08/2015) itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalı idarelerden alınıp davacıya ödenmesine, maddi ve manevi tazminat isteminin fazlaya ilişkin kısmının reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; İdare Mahkemesi kararının, kusur oranlaması, faiz başlangıcı dışındaki maddi ve manevi tazminat miktarlarına ilişkin kısımları hukuka uygun olup, tarafların istinaf başvuru dilekçelerinde belirttiği hususların kararın bu kısımlarının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı; olaya ilişkin sorumluluklar üzerinde aynı veriler değerlendirildiği halde, değişik kusur oranlamaları üzerinden birbiri ile çelişik kararlar verilmesini önlemek ve hüküm birlikteliğini sağlamak adına ruhsatlı ve iskanlı binalar için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının %60, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının %30, Avcılar Belediye Başkanlığının %10 oranında kusurlarının bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerektiğinden, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporundaki kusur oranları üzerinden hüküm kurulmasına yönelik istinafa konu idare mahkemesi kararının bu kısmında isabet bulunmamakla birlikte, davalı idarelerin tazminat istemine konu zararın oluşmasındaki kusurları yönünden istinaf taleplerinin belirtilen gerekçeyle reddi gerektiği; davacı tarafından maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, ödemeye konu miktarın, dava açma tarihi itibarıyla talep edilen miktar için dava tarihinden itibaren, miktar artırım (ıslah) dilekçesiyle artırılan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren hesaplanması gerekmekte olup, ilk derece Mahkemesince bu ayrım yapılmadan tazminine karar verilen miktarın yıkım tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığ sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca davacının istinaf başvurusunun reddine, faiz başlangıcı dışındaki kısımlarına yönelik davalı idarelerin istinaf başvurularının yukarıda belirtilen gerekçeyle reddine, davalı idarelerin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile davanın kısmen reddi, kısmen iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının faiz başlangıcına ilişkin kısmının kaldırılmasına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1-Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından; davaya konu edilen heyelan nedeniyle oluşan zararda herhangi bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı, müterafik kusurun değerlendirilmesi gerektiği, yüksek miktarda hükmedilen manevi tazminatın kabulüne karar verilmesinin de bozmayı gerektirdiği ileri sürülmektedir.
2-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; kusurlarının bulunmadığı, işlem ve eylemlerle idareleri arasında illiyet bağının bulunmadığından bahisle zarardan sorumlu tutulamayacakları belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından; Bakanlığın kusur oranının %60 olarak değiştirilerek onanmış olmasının hukuka uygun olmadığı, davaya konu edilen heyelan nedeniyle herhangi bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
4-Davacılar tarafından; … 'ın 20/12/2020 tarihinde vefat etmesi nedeniyle mirasçısı olan davacıların davaya devam etmek istedikleri, murisin tüm hayatı boyunca edindiği birikimle aldığı taşınmazın haksız ve hukuka aykırı bir karar ile yıkılması neticesinde sıkıntılı bir sürece girdiği; evinin yıkılması esnasında beyin kanaması geçirip, kısmi felç olduğu, hükmedilen 10.000-TL manevi tazminatın yaşanan üzüntüler karşısında çok düşük bir miktar olduğu, murislerin zararının sadece yapının maliyet bedeline indirgenerek bağımsız bölüm ve arsanın rayiç değeri hususunda değerlendirme yapılmaksızın hesaplanan yapı maliyet bedeline arsanın 2015 yılına ilişkin değer kaybı eklendikten sonra enkaz bedeli de düşülerek tazminata esas bedel olarak belirlenen 82.553,48 TL'nin taşınmazın esas maliyet bedeli olmaktan dahi uzak olduğu, İstanbul'un göbeğinde denize nazır bir dairenin değerinin bu kadar düşük takdir edilmesinin izahı olamayacağı, kişilerin uğradığı gerçek zararlar tazmine esas olmalıyken davalı belediyenin alıp götürdüğü enkaz bedelinin dahi düşülmüş olmasının murislerin mağduriyetini artıran bir durum olduğu, afete maruz bölge şerhi işlenen arsanın değer kaybının başkaca hiçbir tasarrufa konu edilemeyecek olması nedeniyle rayiç değeri olarak alınması gerektiği, raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden dosyanın karara çıkarılmış olmasının yasal bir yaklaşım olmadığı, faiz başlangıcına ilişkin hükmün bozulmuş olmasının da usule ve esasa uygun düşmediği sonuç olarak hükme esas alınan ve takdir edilen gerek maddi gerek manevi tazminat tutarlarının çok düşük olduğu, hakkın tesisini temin etmekten uzak olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından, davalı idarelerin sebep olduğu gerçek zararın tam olarak tazmini gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, temyiz başvuru dilekçesinde ileri sürülen hususlar kararda etraflıca açıklanıp karşılanmış olduğundan bu iddialara itibar edilmemesi gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının tazminat tutarından enkaz bedelinin düşülmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ''Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır'' görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin g bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re'sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği görülmüştür. İstanbul İli, Avcılar İlçesi, … Mevkii, … sayılı parsel üzerinde davacıların maliki olduğu … numaralı bağımsız bölümün yer aldığı taşınmazın 28/06/2005 tarih ve 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması ve bilahare yıkımı sürecinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen 199.043,48-TL maddi ve 30.000,00 TL manevi zararın yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu kararın tazminata esas bedelden enkaz bedelinin düşülmesine ilişkin kısım dışındaki kısımlar yönünden;
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının tazminata esas bedelden enkaz bedelinin düşülmesine ilişkin kısımı dışındaki kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 2. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Temyize konu kararın, tazminata esas bedelden enkaz bedelinin düşülmesine ilişkin kısma gelince;
İdarenin sorumluluğunda tazminat miktarının saptanmasının, gerçek zararın tazmini bakımından büyük önem taşıdığı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; kararda, hükme esas alınan bilirkişi raporunun zararın hesaplanmasına ilişkin kullandığı formülde yapının maliyet bedelinden yıpranma payı ve enkaz bedelinin (3.850,00-TL) çıkarıldığı, buna bölgenin afete maruz bölge ilan edilmesi, zemin güvenliğinin bulunmaması ve kısıtlanan imar durumu sebebiyle 8 numaralı bağımsız bölümün arsa payındaki 2015 yılı için belirlenen değer kaybına ilişkin tutarın eklenmesi suretiyle tazminata esas bedelin 82.553,48-TL olarak belirlediği anlaşılmaktadır.
Olayda afete maruz bölgede kalan davacılara ait bağımsız bölümün tapu kaydına 17/08/2005 tarihinde afete maruz bölgede kaldığına dair şerhin işlendiği, yıkım işleminin ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ekiplerince gerçekleştirildiği açıktır.
Bu durumda davacının uhdesinde kalan bir enkaz söz konusu olmadığı için tazminata esas bedelden, enkaz bedelinin çıkarılmaması gerektiği sonucuna ulaşıldığından dava konusu kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kısmen reddi, kısmen değişik gerekçeyle reddi, kısmen kabulü ile anılan kararının faiz başlangıcına ilişkin kısmının kaldırılmasına ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, tazminata esas bedelden enkaz bedelinin düşülmesine ilişkin kısmı dışındaki kısmının ONANMASINA, tazminata esas bedelden enkaz bedelinin düşülmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 23/06/2022 tarihinde, kesin olarak, esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X) :
Bir maddi zararın giderilmesine yönelik açılan tam yargı davalarında, tazminat kişinin mal varlığındaki zararın oluştuğu an itibariyle karşılanması gerektiğinden, istenilecek olan tazminatın gecikerek ödenmesi nedeniyle para değerinde enflasyondan dolayı meydana gelebilecek azalmayı karşılamaya yönelik olarak faize hükmedilmelidir.
Maddi zararlar, mal varlığında meydana gelen ve para ile değerlendirilebilen bir azalmayı ifade ettiklerinden, bu azalma miktarının idare tarafından telafi edilmediği süre içinde ayrıca enflasyon nedeni ile de kayba uğrayacağı açıktır. Manevi zararlar ise, mal varlığında meydana gelen somut bir azalma olmayıp, kişinin manevi varlığında ortaya çıkan olumsuzluklar olduğundan, manevi tazminat değerinin yargılama sonucu para olarak belirlenmesi zarara uğrayanı tatmin ve de bu zararın meydana getireni cezalandırma aracı olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Bu itibarla, ilk defa yargı kararıyla para olarak değerlendirilebilen bir manevi tazminatın önceden davalı idarece belirlenmesi ve de ödenmesinin mümkün olmaması nedeniyle, ödemede gecikmeden bahsedilemeyeceği gibi, manevi tazminat, esasen bütün hususlar dikkate alınarak "takdiren" belirlendiğinden, temyize konu kararın, manevi tazminata faiz uygulanmaması gerekçesi ile de bozulması gerektiği oyuyla kararın bu kısmına katılmıyorum.