Esas No: 2020/3209
Karar No: 2022/5768
Karar Tarihi: 04.07.2022
Danıştay 5. Daire 2020/3209 Esas 2022/5768 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2020/3209 E. , 2022/5768 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3209
Karar No : 2022/5768
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf (Davalı) : …Bakanlığı / …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davalı idare bünyesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararına karşı yapılan istinaf isteminin reddine ilişkin …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: FETÖ ile irtibatı ve iltisakının bulunduğuna dair kendisi hakkında ceza hukuku anlamında bir suçlama bulunduğu için ceza hukukuna ilişkin tüm ilkelerin, insan haklarının ve adil yargılanma hakkının tüm gereklerinin uygulanması gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24 Haziran 2008 tarihli kararında ''hizmet hareketi'' olarak bilinen oluşumun bir terör örgütü veya suç örgütü olmadığı kesin hükümle saptandığı ve yeni bir yargı kararıyla aynı oluşumun terör örgütü olduğu saptanıncaya kadar yasal olduğu, FETÖ/PDY'nin 26 Mayıs 2016 tarihinde terör örgütü olarak ilan edildiği, bu tarihten önceki yasal faaliyetlerin terör örgütü üyeliği suçlamasına dayanak yapılamayacağı, kimsenin işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı, aynı suçtan iki kez yargılanmama hakkının mutlak haklardan olduğu, kamu görevinden çıkarma işleminin geçici nitelikte bir tedbir olmadığı, irtibat ve iltisak kavramlarının muğlak terimler olduğu, suç ve cezaların ancak kanunla ihdas edilebileceği, TBMM Meclis Araştırma Komisyonu Raporu'nda yer alan Bank Asya'ya ilişkin tespitlerin dava konusu işleme dayanak alınamayacağı, Bank Asya'nın yasal olarak kurulan ve faaliyet gösteren bir kurum olduğu, gerçekleştirildiği tarihte yasal olan bankacılık faaliyetlerinin suç teşkil etmediği, örgüt liderinin talimatıyla bir işlem gerçekleştirmediği, Bank Asya'ya dair kişisel verilerinin hiçbir mahkeme kararı olmaksızın yasa dışı şekilde ele geçirilerek kullanıldığı, Cihan Medya A.Ş.'ye yaptığı ödemelerin abonesi olduğu gazete ve dergi bedelini ödemekten ibaret olduğu, alınan tarihlerde Cihan Medya A.Ş.'nin terör örgütünün yayın organı olduğu yönünde verilmiş ve kesinleşmiş herhangi bir yargı kararının olmadığı, Digitürk veya benzeri yayın platformlarına aboneliğin ifade ve medya özgürlüğü kapsamında olduğu, bir an için geçmişte bazı dini sohbetlere katılmış olma iddiasının doğru olduğu kabul edilse dahi bu hususun barışçıl toplanma ve din ile vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, yasal bir eseri evinde bulundurmanın suç olduğunu gösteren hiç bir kanun hükmünün bulunmadığı, kesinleşmemiş mahkumiyet hükmünün kamu görevinden çıkarılmasına dair işleme dayanak olmayacağı, sigortalı olarak çalıştığı kurumların yasalara uygun olarak kurulduğu ve faaliyette bulunduğu, bu kurumlarda çalışmasının suç delili teşkil etmediği, terör örgütü ilan edilmeden yıllarca veya aylarca öncesine ait bir iletişim kaydının terör örgütü üyeliğine ve dolayısıyla sadakat yükümlüğünün ihlal ettiğine delil olamayacağı, ByLock'un münhasıran FETÖ/PDY'nin bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olduğu iddiasının temelsiz olduğu, bu uygulamanın herkese açık telefon uygulama marketlerinden indirilebilindiği, ByLock'a ilişkin verilerin MİT tarafından istihbari çalışmalar çerçevesinde ele geçirildiği, bu nedenle yasa dışı delil olduğu ve hiçbir yargılamada kullanılamayacağı, talep dahi olmadan ByLock'a ilişkin hard disk ve flaş belleğin birer kopyasının mutlak şekilde kendisine verilmesi gerektiği, olağan bir iletişim uygulamasını kullanması sebebiyle bir kişinin terör örgütü üyesi olarak kabul edilemeyeceği, olağanüstü hal dönemlerinde çıkarılan KHK'lar ile yalnızca OHAL süresince ve OHAL'in gerekli kıldığı konularda düzenlemelerin yapılabileceği, Devlete karşı olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediği, kamu görevinden çıkarılmasına dair işlemin ölçülü bir tedbir olmadığı, mahkeme kararında dayanılan bilgi, belge ve delillerinin büyük çoğunluğunun hiç bir mahkeme kararı olmadan elde edilip kullanıldığı için yasa dışı delil niteliğinde olduğu, dava konusu işleme dayanak olarak gösterilen delillerin kamu görevinden çıkarıldığı tarihte mevcut olmadığı, Milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere uyulmadığı ve çekirdek haklara müdahale edildiği, savunma, adil yargılanma, özel hayata ve aile hayatına saygı, mülkiyet, eğitim, gerekçeli karar, şeref ve itibara saygı haklarının, non in bis idem, suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, suçta ve cezada kanunilik, öngörülebilirlik, ölçülülük, hukuk devleti, silahların eşitliği, çelişmeli yargılama, bağımsızlık ilkelerinin, ifade ve basın özgürlüğünün, masumiyet karinesinin ihlal edildiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Bölge İdare Mahkemesi kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının temyiz iddialarının 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığı halinde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.
Bununla birlikte, davacı hakkında yürütülen ceza yargılaması neticesinde verilen …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararında yer alan; "...Tanık C.C.'nin kollukta alınan beyanlarında özetle; sanığın Zaman gazetesinde yapılan yöneticilerin katıldığı toplantılara katıldığını, büyük bölge sorumlusu olduğunu beyan ettiği, tanık S.D.'nin mahkememizde alınan beyanlarında özetle; 2010-2012 yılları arasında sanığın esnaf sorumlusu olarak çalıştığını hatırladığını, sanığın esnaflardan himmet, burs topladığını, onlara sohbet yaptığını, bölge sorumlusu olduğunu beyan ettiği, tanık K.Y. sonrada döndüğü kolluk beyanında özetle; kendisinin asker olduğunu, asker olarak Adana'ya atandığında ismini bilmediği bir şahısla ile görüştüklerini, bu şahıs ibadet etme bahanesiyle bir arada tutmak istediğini, bir eve götürdüğünü, namaz kıldıklarını, Adana'da kendilerinden sorumlu olan kişinin sanık olduğunu beyan ettiği ve fotoğraftan sanığı teşhis ettiği, tanık F.B. sonradan döndüğü kolluk beyanında özetle; sanığın Seyhan'da bölgecilik yaptığını beyan ettiği, tanık M.A.H. sonradan döndüğü kolluk beyanlarında özetle; sanığın 2009-2011 yıllarında Seyhan eyaleti büyük bölgecilerinden biri olduğunu beyan ettiği, yine tanık K.D. sonradan döndüğü kolluk beyanlarında özetle: sanığı teşhis ederek, sanığın 2008-2009 yıllarında büyük bölge imamı olduğunu beyan ettiği, yine tanık R.E. ve tanık K.A.'nın kolluk beyanlarında özetle: sanığın teşhis ederek, büyük bölge imamı olduğunu beyan ettikleri, tanık M.Y.'nin beyanında: sanığın örgütle iltisaklı …yurdunun müdürü olduğunu beyan ettiği, bozma öncesi yapılan yargılamada sanığın tanık M.Y.'nin beyanında belirtilmiş olduğu gibi …yurdunda müdürlük yaptığını doğruladığı, tanıklardan S.D.'nin soruşturma ve kovuşturma aşamasında beyanlarının tutarlı olduğu, her ne kadar tanıklardan F., M., K., K. ve K. önceki beyanlarından dönmüşse de tanıkların kollukta vermiş oldukları beyanlarının birbiriyle uyumlu olduğu göz önüne alındığında mahkememizce tanıkların önceki beyanlarına itibar edilerek sanığın örgüt içerisinde büyük bölge imamı olarak görev yaptığı, örgüte ait yurtta müdürlük yaptığı, tanık K.'nin kolluk beyanına göre askerlerden sorumlu olduğu, 2009-2012 yılları arasında örgüt hiyerarşisi içerisinde hareket etiği, tanık S.'nin aşamalardaki birbiriyle uyumlu beyanına göre esnaf sorumlusu olarak görev aldığı, esnaflardan burs ve himmet topladığı, sohbet yaptığı bu hali ile örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer aldığı..." şeklindeki tespitler bakılmakta olan dava dosyasında yer alan diğer tespitler ile birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
…Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin eklenmesi suretiyle ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 04/07/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.