Danıştay 3. Daire 2021/4007 Esas 2022/3100 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Daire
Esas No: 2021/4007
Karar No: 2022/3100
Karar Tarihi: 12.09.2022

Danıştay 3. Daire 2021/4007 Esas 2022/3100 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2021/4007 E.  ,  2022/3100 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2021/4007
    Karar No : 2022/3100

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : .. Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusunu, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca yeniden inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Deri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan 2006 ila 2014 yıllarına ait muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen … tarihli …, …, … ila … ile … tarih ve … ila … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu şirket adına kayıtlı olan taşıtlar ve tarla vasıflı gayrimenkul haczedilmesine karşın satışlarının gerçekleşmediği, haczedilen malların satış süreçleri tamamlanarak satıştan sonra kalan vergi borcu tutarı kadar davacının sorumluluğuna gidilmesi gerektiği halde asıl borçlu şirketten tahsil edilememe ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması şartının gerçekleştiğinden bahsetmeye olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emirleri iptal edilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davalı idarece dava dosyasına sunulan belgeler incelendiğinde, asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında … ve … plaka nolu iki adet aracıyla, Organize Deri Sanayi Bölgesi Tuzla adresindeki 2834 m² arazisi üzerinde banka rehni ve haciz bulunduğu, dolayısıyla 3.266.442,22 TL vadesi geçmiş borcun şirketten tahsil olanağının bulunmadığının ortaya konulduğunun görüldüğü, öte yandan, davalı idarenin savunma dilekçesinde belirttiği üzere asıl borçlu şirketin 6736 sayılı Kanun kapsamında vergi borçlarını yapılandırdığı, sonrasında 19/04/2017 tarih ve 9309 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'ndeki ilana göre 08/02/2017 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirketin tüm aktif ve pasifleriyle … İthalat ve İhracat Limited Şirketiyle devrolunmak suretiyle birleştiği ve birleşme nedeniyle infisah ederek sicilden kaydının silindiği, 08/06/2017 tarih ve 9343 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'ndeki ilana göre birleşilen şirketin … Deri San ve Ticaret Anonim Şirket olarak tür değişikliğine giderek ve ünvanını da değiştirerek faaliyetine devam ettiği, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 6736 sayılı Kanun uyarınca yapılan yapılandırmadan önce 2012 ve 2013 yıllarında düzenlenerek tebliğ edildiği, yapılandırmanın iptali üzerine asıl borçlu şirkete ya da birleşilen şirkete yönelik yeniden takip yapılmadığının anlaşıldığı olayda, asıl borçlu şirket tarafından yapılandırılan ve ödenmeyen amme alacaklarının tahsili için asıl borçlu şirketin birleşme nedeniyle sicilden silinmiş olması göz önünde bulundurulduğunda birleşilen şirketin takibi yapılmadan, kanuni temsilci sıfatıyla davacının takibi için adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emirleri iptal edilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin 14/10/215 tarihli olduğu, dolayısıyla asıl borçlu şirketin devir yoluyla birleşme tarihi olan 08/06/2017 tarihinden önce şirket hakkında kamu alacağının kesinleştirildiği, her ne kadar idarelerince bir kısım malvarlığına haciz konulmuş ise de şirketin malvarlığının borcu karşılamayacağının açık olduğu, asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Şirketin iki adet aracı ile arazisi üzerine konulan haczin borcu karşılamaya yeteceği, yapılandırmanın ihlali ile vade tarihleri değişeceğinden faaliyeti devam eden şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmesi gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Asıl borçlu şirket tarafından ödeme emri içeriği borcun vadesinde ödenmemesi üzerine yapılan malvarlığı araştırması sonucunda şirket tüzel kişiliği adına kayıtlı olduğu tespit edilen taşıtların ve taşınmaz üzerinde birden fazla haciz ve rehin şerhleri bulunduğunun tespiti üzerine şirketin borcunu karşılayacak başka malvarlığına rastlanmadığından bahisle amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, asıl borçlu şirketin … İthalat ve İhracat Limited Şirketine aktif ve pasifiyle birlikte bir kül halinde devrolunmak suretiyle birleştiği ve birleşme nedeniyle infisah ederek sicilden kaydının silindiği, 08/06/2017 tarih ve 9343 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'ndeki ilana göre birleşilen şirketin … Deri San ve Ticaret Anonim Şirket olarak tür değişikliğine giderek ve ünvanını da değiştirerek faaliyetine devam ettiği, davacının birleşilen kurumda müdürlük sıfatının bulunduğu anlaşılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
    5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2. maddesinde, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş sermaye şirketlerinin bu verginin mükellefi olduğu, aynı Kanun'un 20. maddesinin 1. fıkrasının (a/2-b) bendinde, birleşilen kurumun, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini, münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt edeceği hüküm altına alınmıştır.
    Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 136. maddesinde, birleşmenin çeşitlerine yer verilerek, birleşmeyle devralan şirketin devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün halinde devralacağı, birleşmeyle devrolunan şirketin sona ereceği ve ticaret sicilinden silineceği düzenlenmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergi ve buna bağlı alacaklarda kanuni temsilcilerin 213 sayılı Yasanın 10. maddesine göre takibi gerekmekte olup, bir tüzel kişinin kanuni temsilcisinin sorumlu tutularak, sözü edilen hüküm uyarınca takip edilebilmesi için kamu alacağının sorumlu sıfatıyla kendisinden tahsil edileceğinin temsilciye duyurulmasından önce borcun tüzel kişiye usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesi, uyuşmazlık yaratılmak suretiyle ya da uyuşmazlık yaratılmaksızın kesinleşmiş bulunmasına rağmen vadesinde ödenmemiş olması, bu nedenlerle tüzel kişinin 6183 sayılı Kanun'un 54, 55 ve müteakip maddeleri uyarınca takip edilmesi ve bütün bunlara rağmen kamu alacağının tüzel kişinin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememiş olmalıdır.
    Şirket tüzel kişiliklerine ait vergi borçlarıyla ilgili olarak af kanunları kapsamındaki yapılandırma sonucunda ortaya yeni bir hukuki durum çıkmasına karşın, bu durumun; şirket tüzel kişiliği nezdinde yapılandırma öncesinde usulüne uygun biçimde tamamlanmış olan takibin yeniden başlatılmasını başka bir ifadeyle yapılandırmanın ihlalinden sonra asıl borçlu adına yeniden ödeme emri düzenlenerek malvarlığı araştırması yapılmasını gerektirdiğinden söz edilemeyeceği gibi birleşilen kurum, birleşen kurumun külli halefi haline geldiğinden birleşen şirket hakkında kesinleşen kamu alacakları için davalı idarece birleşilen şirket adına yeniden bir ödeme emri düzenlenmesi de gerekmediğinden, yapılandırma tarihinde birleşen kurumda ve yapılandırma sonrasında ise birleşilen kurumda kanuni temsilcilik görevi devam eden davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının sorumlu olduğu dönemler ve 213 sayılı Kanun'un 10.maddesindeki sorumluluğu da dikkate alınarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ulaştığı aksi yöndeki yargıyı hükme esas alarak dava konusu ödeme emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kabulüne,
    2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının BOZULMASINA, 12/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara