Esas No: 2019/4028
Karar No: 2022/3085
Karar Tarihi: 12.09.2022
Danıştay 3. Daire 2019/4028 Esas 2022/3085 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/4028 E. , 2022/3085 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4028
Karar No : 2022/3085
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan 2008 ila 2010 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila …; … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emirleriyle istenen kamu alacağının asıl borçlusu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, usulüne uygun biçimde tebliğ edilerek söz konusu alacağın davacıdan tahsil edilebilir safhaya geldiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle ödeme emirleri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Esasa etkili olan iddia ve itirazların değerlendirilmediği, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, … İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan 2008 ila 2010 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla … tarih ve … ila … ; … tarih ve … takip numaralı ödeme emirleri düzenlenmiştir.
Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ve dava konusu … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin dayanağını oluşturan … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin posta yoluyla tebliğ edilemediğine dair tebliğ alındısının dosyaya sunulmadığı; dava konusu … tarih ve … takip numaralı ödeme emirleri içeriği alacağın şirketten tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … ; … tarih ve … ; … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin ise şirket müdürünün ikametgah adresinde annesine tebliğ edildiği görülmüştür.
Öte yandan 21/11/2017 tarih ve 3 takip numaralı ödeme emri ile … tarih … takip numaralı ödeme emrine konu alacağın, 19/10/2015 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicil kaydı re'sen terkin edilen asıl borçlu şirket adına bu tarihten sonra yapılan tarhiyattan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Kanun'un Limited Şirketlerin Amme Borçları başlıklı 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlendiği, 55. maddesinde, Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, anılan Kanunun 58. maddesinde de, kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği, hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı Kanun'un 93.maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirmeyle ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edileceği, 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenlere veya temsilcilere yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılacağı, 102. maddesinde, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, bu işlemlerin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyetin taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz'edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde muhatabın adresi hiç bilinmezse, bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilanen yapılacağı kurala bağlanmış, 104. maddesinde, ilan yazısının bir örneğinin muhatabın bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderileceği belirtilmiş olup, 101. maddesinde ise bilinen adresler sayılmak suretiyle gösterilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesine göre limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında takip edilebilmesi için kamu alacağının ortak sıfatıyla kendisinden tahsil edileceğinin kendisine duyurulmasından önce borcun tüzel kişi adına usulüne uygun tarh ve tahakkuk edip yine tüzel kişiye usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesi, uyuşmazlık yaratılmak suretiyle ya da uyuşmazlık yaratılmaksızın kesinleşip vadesinde ödenmemiş olması, bu nedenlerle tüzel kişinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54, 55 ve müteakip maddeleri uyarınca takip edilmesi ve bütün bunlara rağmen kamu alacağının tüzel kişiliğin mal varlığından tamamen ya da kısmen tahsil edilememiş olması gerekmektedir.
Diğer taraftan, bir şirketin borçlu kılınabilmesi ise ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün olmayacaktır.
Bu durumda, … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinde yer alan kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine ilişkin tebliğ alındısının dosyaya sunulmadığı; … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinde yer alan kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin ise şirket müdürünün ikametgah adresinde annesine tebliğ edilmesinin 213 sayılı Yasa'da yer alan tebligatla ilgili düzenlemelere uygun düşmediği dolayısıyla şirket nezdindeki takibin söz konusu kamu alacakları yönünden usulüne uygun biçimde sonuçlandırılarak ortağın takibi aşamasına gelindiğinden söz edilemeyeceği; … tarih ve … ile … tarih ve … takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacağının ise şirketin, ticaret sicilinden kaydının silinmesinden sonra düzenlenen ihbarnamelerle duyurulan vergi ve cezalara ilişkin olduğu, 19/10/2015 tarihi itibarıyla hukuk aleminden kalkmış olan şirket hakkında idari işlem tesisine ve bu işlemlerin hukuk düzeninde sonuçlar doğurmasına olanak bulunmadığından, davacının ortak olarak takibini gerektiren, usulüne uygun olarak tarh ve tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından bahsedilemeyeceği dikkate alındığında, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından, dava konusu ödeme emirlerini yazılı gerekçeyle iptal eden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 12/09/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.