Esas No: 2022/5799
Karar No: 2022/7605
Karar Tarihi: 13.09.2022
Danıştay 6. Daire 2022/5799 Esas 2022/7605 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/5799 E. , 2022/7605 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/5799
Karar No : 2022/7605
DAVACI : ... Grup Enerji İnşaat Turizm Telekomünikasyon Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ... Bakanlığı
DAVANIN ÖZETİ : 31/12/2012 tarih ve 28514 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, İzmir ili, Karabağlar ilçesinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 07/12/2012 tarih ve 2012/4048 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ: Davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı şirket tarafından, İzmir ili, Karabağlar ilçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın riskli alan içinde bulunması nedeniyle taşınmaz üzerindeki jeolojik riskli alan şerhinin kaldırılması istemiyle ... tarih ve ... kayıt numarası ile yapılan başvuruya, İzmir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen ... tarih ve ... sayılı yazı üzerine, usulüne uygun cevap verilmediğinden bahisle riskli alan ilanına ilişkin 31/12/2012 tarih ve 28514 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (dava dilekçesinde sehven 2013 yazılan) 07/12/2012 tarih ve 2012/4048 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
31/05/2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 6. maddesinin 9. fıkrasında; "Bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde 06/01/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabilir." düzenlemesi yer almıştır.
2577 sayılı Kanunun, "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; yine aynı maddenin 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği; 8. maddesinin 1. fıkrasında, sürelerin tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı; 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği; yapılan başvurunun, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı; otuz gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmiş veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı kurala bağlanmıştır.
28/06/2014 günlü, 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6545 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 2577 sayılı Kanuna 20. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 20/A maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde; 16/05/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca alınan Bakanlar Kurulu kararlarından doğan uyuşmazlıklar hakkında ivedi yargılama usulünün uygulanacağı hüküm altına alınmış, 2. fıkrasının (a) bendinde; ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu, (b) bendinde ise bu Kanunun 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan hükümler uyarınca; idari davalarda dava açma süresinin başlangıç tarihi; idari işlemin tebliğ, yayım veya ilân tarihidir. Ancak yasada öngörülen bu durumların söz konusu olmadığı hallerde, davacının dava konusu işlemi öğrenme tarihinin iyiniyet kuralları çerçevesinde, olayın özelliği ve niteliği gözönünde tutulmak suretiyle yargı organınca belirleneceği kuşkusuzdur.
Öte yandan; Anayasanın 2.maddesinde hukuk devleti ilkesi düzenlenmiş olup, Hukuk devletinin korumakla yükümlü olduğu evrensel ilkelerden biri hukuk güvenliği ilkesidir. Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere, idari işlemlerin belirli bir süre sınırlaması olmaksızın, süreklilik arz edecek şekilde veya makul olmayacak ölçüde uzun bir süre dava konusu edilebilme olasılığının bulunmasının, kamu hizmetlerinin işleyişini aksatacağı ve idarede bulunması gereken istikrarı bozacağı, dolayısıyla, hukuki güvenlik ve idari istikrarın sağlanabilmesi amacıyla dava açma sürelerinin, idarenin işlem ve eylemlerinin özelliklerine göre belli bir süre ile sınırlandırılabileceği tabiidir.
Anayasa Mahkemesinin bir yasa hükmünü iptal etmesi ya da idari yargı mercilerince düzenleyici nitelikteki bir işlemin iptali üzerine oluşan yeni hukuki durum nedeniyle, yargı kararıyla ortaya çıkan bu hukuki sonuçtan yararlanmak amacıyla ilgililer tarafından idarelere yapılan başvuruların, ilgililerin haklarında bir idari işlem tesis edilmiş olup olmamasından bağımsız olarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında yapılmış başvurular olduğuna ilişkin Danıştay kararları, yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Bununla birlikte, belirtilen kapsamda değerlendirilmesi mümkün olmayan, diğer bir ifadeyle yukarıda belirtilen nitelikte yeni bir hukuki durumun söz konusu olmadığı durumlarda yapılan başvuruların, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılmış başvurular olarak kabulüne olanak bulunmamakta olup, aynı Kanunun 11. maddesinde öngörülen süre geçirildikten sonra işlemin geri alınması, kaldırılması veya değiştirilmesi istemiyle idareye yapılan başvuruların da sona eren dava açma süresini ihya etmeyeceği, kaldı ki, ivedi yargılama usulüne tabi olan olayda 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin (b) bendi uyarınca 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu riskli alan ilanına ilişkin 07/12/2012 tarih ve 2012/4048 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 31/12/2012 tarih ve 28514 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandığı, davacı tarafından taşınmaz üzerindeki jeolojik riskli alan şerhinin kaldırılması istemiyle ... tarih ve ... kayıt numarası ile yapılan başvuruya, İzmir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen ... tarih ve ... sayılı yazı üzerine, usulüne uygun cevap verilmediğinden bahisle 12/05/2022 tarihli dilekçe ile dava açıldığı; dava dilekçesinde, İzmir ili, Karabağlar ilçesi,... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin açılan kamulaştırma (bedel tespiti ve tescil) davasından bahsedilerek mahkeme kararları sunulmuş ise de dava konusu işlemin ne zaman öğrenildiğinin belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacının dava konusu işlemi en geç taşınmaz üzerindeki jeolojik riskli alan şerhinin kaldırılması istemiyle yaptığı başvuru tarihi olan 08/02/2022 tarihinde öğrenmiş olduğu, ivedi yargılama usulüne tabi olan uyuşmazlıkta, 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin (b) bendi uyarınca 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, Yasa hükmü gereğince öğrenme tarihi olan 08/02/2022 tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 12/05/2022 günü açılan davada süre aşımı bulunduğundan, işin esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE
2. Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-g maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 13/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.