Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/714 Esas 2022/1019 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/714
Karar No: 2022/1019
Karar Tarihi: 14.09.2022

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/714 Esas 2022/1019 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/714 E.  ,  2022/1019 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/714
    Karar No : 2022/1019

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı - ...
    (...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. ...

    İSTEMİN KONUSU : ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, Fayda Yapı Denetim Limited Şirketine ait 2007 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin kurumlar, gelir (stopaj), katma değer ve damga vergilerinin tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...ve ...takip numaralı ödeme emirleri ile aynı şirketin 2007, 2008 ve 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kurumlar, gelir (stopaj), katma değer, damga vergileri ile usulsüzlük, özel usulsüzlük ve vergi ziyaı cezaları, gecikme zammı ile gecikme faizlerinin tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ..., ...takip numaralı ve ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
    .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararı:
    ...Yapı Denetim Limited Şirketi adına tahakkuk eden vergi borçlarının tahsili amacı ile şirket adına düzenlenen ödeme emirleri anılan şirkete 16/10/2009, 22/03/2011, 17/06/2011 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Asıl borçlu şirket tarafından söz konusu vergilerin ödenmemesi üzerine yapılan malvarlığı araştırması neticesinde amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine şirketin bir dönem ortağı ve kanuni temsilcisi olan davacı adına dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.
    Davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 10/10/2013 tarih ve 1 takip numaralı ödeme emri yönünden yapılan inceleme:
    ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emrinin dayanağı olan asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emri asıl borçlu şirkete 10/12/2007 tarihinde tebliğ edilmiştir. Söz konusu ödeme emri içeriği amme alacakları için 2008 yılından itibaren işlemeye başlayan tahsil zamanaşımı süresi 31/12/2012 tarihi itibarıyla sona ermektedir.
    Davalı tarafından, asıl borçlu şirketin 6111 sayılı Kanun kapsamında yaptığı yapılandırma başvurusu nedeniyle zamanaşımının kesildiği belirtilmiştir. Mahkemece, 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuruya ilişkin başvuru evrakı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi incelemesi sonucunda başvuru evrakındaki imzanın şirketi temsile yetkili kişiye ait olmadığı ve başvuru evrakında şirket kaşesi bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda söz konusu başvurunun şirketi temsile yetkili kişi tarafından yapıldığının kabulü mümkün olmadığından olayda zamanaşımını kesen herhangi bir sebep bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle 31/12/2012 tarihi itibarıyla zamanaşımına uğrayan amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
    Davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emri yönünden yapılan inceleme:
    ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emri ile davacıdan asıl borçlu şirkete ait 2007 yılına ilişkin kurumlar vergisi (ve damga vergisinin) tahsili talep edilmektedir. 12/12/2007 tarihinde asıl borçlu şirketteki kanuni temsilcilik görevinden ayrılan davacı, bu tarihten sonraki kanuni temsilciler tarafından beyan edilerek ödenmesi gereken vergi borçlarından kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulamayacaktır. Bu nedenle anılan ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Diğer taraftan, bu döneme ilişkin olarak davacının şirket ortağı sıfatıyla sorumlu olduğu da açıktır.
    Davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...ilâ ...takip numaralı ödeme emirleri yönünden yapılan inceleme:
    ...tarih ve ...ilâ ...takip numaralı ödeme emirlerinin dayanağı olan ve asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ödeme emirleri, posta memurunun tebliğ imkansızlığı bulunduğu yönündeki şerhine istinaden asıl borçlu şirkete ilanen tebliğ edilmiştir. Ayrıca şirketin ortak ve müdürlerine de tebliğe çıkarılmamıştır. Bu haliyle olayda ilanen tebliğin şartları oluşmamış olduğundan usulüne uygun kesinleşmeyen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
    Davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri yönünden yapılan inceleme:
    ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri ile şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili talep edilen vergi borçlarına ait vergilendirme dönemleri sonunda davacının asıl borçlu şirketin ortağı olduğu anlaşıldığından asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen bu borçların tahsili amacıyla davacı adına şirket ortağı sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Karar sonucu:
    Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle ...tarih ve ...takip numaralı, ...tarih ve ...ilâ ...takip numaralı ödeme emirleri yönünden davanın kabulüne, ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri yönünden davanın reddine karar vermiştir.
    Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 20/11/2018 tarih ve E:2015/13267, K:2018/7688 sayılı kararı:
    Asıl borçludan tahsil imkanı kalmayan amme alacağının takip ve tahsilinde kanuni temsilci ve ortağa gidilebilmesi için borcun şirketin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi gerekmektedir. Bunun için de borcun asıl mükelleften tahsiline yönelik tüm tespit ve araştırmaların yapılmış olması icap etmektedir.
    Olayda, davacının ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu şirket tarafından vergi borçlarının yapılandırılması nedeniyle 6111 sayılı Kanun'a göre belirlenen ve ödenmeyen tutarlar üzerinden amme alacağının takip ve tahsil edilmesi için öncelikle şirket adına ödeme emri düzenlenmesi gerekmektedir.
    Bu durumda, davacının bir dönem ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu şirket tarafından 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuru üzerine söz konusu vergi borçlarının ödenip ödenmediği, ödenmeyen taksit var ise söz konusu miktar için (kanuni temsilci ve ortak adına ödeme emri düzenlenmeden önce) şirket adına ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği, usulüne uygun malvarlığı araştırması yapılıp yapılmadığı hususlarının araştırılması ve söz konusu belgelerin örneklerinin dosyada bulundurulmak suretiyle Vergi Mahkemesince yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Daire bu gerekçeyle ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrası yönünden kararı bozmuş, davalının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
    .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararı:
    Mahkeme kararının temyiz edilmeksizin kesinleşen kabule ilişkin kısmı incelendiğinde asıl borçlu şirket tarafından verilmiş görünen ve bozma kararında belirtilen yapılandırma başvurusuna dair dilekçe üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda evrakta bulunan imzanın şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Şirketi temsile yetkili kişi tarafından yapıldığı saptanamayan yapılandırma başvurusu muteber olmadığından ve ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emrine konu alacaklar için de zamanaşımını kesen bir hal bulunmadığından anılan ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
    Buna göre, ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emrine ilişkin olarak yapılan inceleme sırasında muteber kabul edilmeyerek sonuç doğurmadığı kabul edilen yapılandırma başvurusunun, ihtilaf konusu ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirlerine ilişkin yapılacak inceleme sırasında muteber kabul edilerek doğuracağı sonuçların araştırılması ve buna göre bir karar verilmesi çelişki oluşturacağından ilk kararda ısrar edilmesine karar verilmiştir.
    Vergi Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra asıl borçlu şirket tarafından yapılandırılan borçların tahsili amacıyla adına düzenlenen ödeme emirlerinin hukuka aykırı olduğu, asıl borçlu şirket adına 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya başvuran kişi hakkında herhangi bir takip işleminin yapılmadığı, ödeme emri içeriği amme alacağının öncelikle asıl borçlu şirketin malvarlığından tahsili gerekirken asıl borçlu şirket hakkında yapılan malvarlığı araştırmasının eksik olduğu, davalı idarece şirketin üçüncü kişilerde bulunan alacaklarının tespit edilerek haczedilmediği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 4369 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle değişik 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlenmiştir.
    Davacı adına, ...Yapı Denetim Limited Şirketine ait 2007, 2008 ve 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kurumlar, gelir (stopaj), katma değer, damga vergileri ve usulsüzlük cezası ile gecikme zammının asıl borçlu şirketten tahsil imkanının bulunmadığından bahisle şirket ortağı sıfatıyla ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri düzenlenmiştir.
    Davacı, 21/09/2007 tarihli ortaklar kurulu kararı ile asıl borçlu şirkete ortak olmuş, 07/05/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile de şirket ortaklığından ayrılmıştır.
    Davalı idarece, asıl borçlu şirket tarafından dava konusu ödeme emirleri içeriği borçların 07/03/2011 tarihli dilekçe ile 6111 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca yapılandırıldığı belirtilmiş ve buna ilişkin belgeler dava dosyasına sunulmuştur.
    Olayda, davacının şirket ortağı olduğu dönemlere ilişkin asıl borçlu şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarının ödenmesinden 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi uyarınca sermaye hissesi oranında sorumluluğu bulunduğu açıktır. Davacının ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonraki bir dönemde seçilen kanuni temsilci tarafından asıl borçlu şirkete ait geçmiş dönemlere ilişkin vergi borçlarının yapılandırılmış olması da davacının ortak olduğu dönemlere ilişkin şirket ortağı sıfatıyla doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
    Bununla birlikte yapılandırma başvurusu üzerine asıl borçlu şirket tarafından vadesi gelen yapılandırma taksitlerinden bir kısmının ödenmiş olması durumunda amme alacağının miktarı değişmiş olacağından yapılandırma işleminin iptali üzerine kalan borç tutarının tahsili amacıyla öncelikle asıl borçlu şirket adına ödeme emri düzenlenerek kalan borcun öncelikle asıl borçludan tahsili yollarının tüketilmesi gerekmektedir.

    Bu durumda asıl borçlu şirketi temsile yetkili kişi tarafından yapılmadığı tespit edilen yapılandırma başvurusunun Mahkemece geçersiz olduğu sonucuna varılmış olsa da asıl borçlu şirket tarafından söz konusu başvuru uyarınca vadesi gelen yapılandırma taksitlerinden bir kısmının ödenmiş olması durumunda başvurunun birtakım hukuki sonuçlar doğuracağı açıktır.
    Bu nedenle asıl borçlu şirket adına yapılan yapılandırma başvurusu üzerine oluşturulan ödeme tablosu uyarınca asıl borçlu şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı Mahkemece araştırılmak ve belirtilen hususlar dikkate alınmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY:
    Davacı adına, ...Yapı Denetim Limited Şirketine ait muhtelif vergi ve cezaların tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla ...tarih ve ...ve ...takip numaralı ödeme emirleri ile şirket ortağı sıfatıyla ...tarih ve ...takip numaralı ve ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri düzenlenmiştir. Söz konusu ödeme emirlerinin dava konusu edilmesi üzerine davanın kısmen kabulü kısmen reddi yolunda verilen Mahkeme kararının davanın kabulüne ilişkin hüküm fıkrası temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının davacının temyiz istemi üzerine bozulması üzerine Mahkemece ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri yönünden bozulan hüküm fıkrasında ısrar edilmiştir.
    Davacı adına ...Yapı Denetim Limited Şirketine ait 2007, 2008 ve 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kurumlar, gelir (stopaj), katma değer, damga vergileri ve usulsüzlük cezası ile gecikme zammının asıl borçlu şirketten tahsil imkanının bulunmadığından bahisle şirket ortağı sıfatıyla ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri düzenlenmiştir.
    Davacı, 21/09/2007 tarihli ortaklar kurulu kararı ile asıl borçlu şirkete ortak olmuş, 07/05/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile de şirket ortaklığından ayrılmıştır.
    Davalı idarece, asıl borçlu şirket tarafından dava konusu ödeme emirleri içeriği borçların 07/03/2011 tarihli dilekçe ile 6111 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca yapılandırıldığı belirtilmiş ve buna ilişkin belgeler dava dosyasına sunulmuştur.
    Mahkeme bozma kararından önceki ilk kararında asıl borçlu şirket adına yapılmış görünen yapılandırma başvurusunda şirket kaşesinin bulunmaması, yapılandırma başvurusunda bulunan şirket yetkilisinin kimlik bilgilerinin idarece kimlik belgeleri alınarak teyit edilmemesi ve şirket yetkilisi tarafından imzalanan diğer belgeler ile yapılandırma başvurusunda yer alan imza arasında gözle görülür bir benzerlik kurulamaması nedeniyle yapılandırma başvurusuna dair dilekçede yer alan imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırmıştır.
    Bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda asıl borçlu şirket adına yapılan yapılandırma başvurusuna ilişkin dilekçede yer alan imzanın şirket yetkilisi tarafından imzalanan noterlikçe düzenlenen muhtelif belgelerde yer alan mukayese imzalara kıyasen şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 4369 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle değişik 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları hükme bağlanmıştır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Asıl borçlu ...Yapı Denetim Limited Şirketi tarafından şirketin kesinleşmiş tüm borçlarının 6111 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca yapılandırılmış olması halinde yeni bir hukuki durum ortaya çıkacak olup yapılandırma sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının yapılandırılan borçlar nedeniyle sorumlu tutulması mümkün olmayacaktır.
    Mahkemece asıl borçlu şirket tarafından yapılan yapılandırma başvurusundaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle söz konusu başvurunun geçersiz olduğu sonucuna varılarak karar verilmiş olsa da asıl borçlu şirket tarafından söz konusu başvurunun kabul edilmesi, uygun bulunması veya bu başvuru kapsamında oluşturulan ödeme tablosu uyarınca ödeme yapılmış olması halinde şirket adına yapılan yapılandırma başvurusunun yeni bir hukuki durum meydana getirerek birtakım hukuki sonuçlar doğuracağı açıktır.
    Olayda, davacının şirket ortaklığından ayrıldığı tarihten sonra asıl borçlu şirket tarafından 6111 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca yapılan başvurunun geçersiz olduğu yönünde herhangi bir iddiası bulunmadığı gibi Mahkemece bu başvuru kapsamında idarenin hangi işlemleri tesis ettiği, asıl borçlu şirketin yapılandırma başvurusu üzerine oluşturulan ödeme tablosu uyarınca herhangi bir ödeme yapıp yapmadığı veya yapılan başvuruya ilişkin herhangi bir itirazının bulunup bulunmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
    UYAP sistemi üzerinde yapılan incelemede asıl borçlu şirket adına yapılan yapılandırma başvuru üzerine oluşturulan ödeme tablosunun iptali istemiyle açılan herhangi bir dava bulunmadığı ve asıl borçlu şirketin tüzel kişiliğinin devam etmekte olduğu dikkate alındığında söz konusu yapılandırma başvurusu üzerine davalı idarece hangi işlemlerin tesis edildiği, asıl borçlu şirketin yapılandırma başvurusundan haberdar edilip edilmediği ve yapılandırma başvurusu kapsamında asıl borçlu şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmak ve belirtilen hususlar dikkate alınmak suretiyle Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
    2- .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
    3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
    2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    X - KARŞI OY:
    Davacı adına ...Yapı Denetim Limited Şirketine ait 2007, 2008 ve 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kurumlar, gelir (stopaj), katma değer, damga vergileri ve usulsüzlük cezası ile gecikme zammının asıl borçlu şirketten tahsil imkanının bulunmadığından bahisle şirket ortağı sıfatıyla ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri düzenlenmiştir.
    Davacı, 21/09/2007 tarihli ortaklar kurulu kararı ile asıl borçlu şirkete ortak olmuş, 07/05/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile de şirket ortaklığından ayrılmıştır.
    Davalı idarece, asıl borçlu şirket tarafından dava konusu ödeme emirleri içeriği borçların 07/03/2011 tarihli dilekçe ile 6111 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca yapılandırıldığı belirtilmiş ve buna ilişkin belgeler dava dosyasına sunulmuştur.
    Olayda, davacının şirket ortağı olduğu dönemlere ilişkin asıl borçlu şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarının ödenmesinden 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi uyarınca sermaye hissesi oranında sorumluluğu bulunduğu açıktır. Davacının ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonraki bir dönemde seçilen kanuni temsilci tarafından asıl borçlu şirkete ait geçmiş dönemlere ilişkin vergi borçlarının yapılandırılmış olması da davacının ortak olduğu dönemlere ilişkin şirket ortağı sıfatıyla doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
    Bu nedenle Mahkemece asıl borçlu adına yapılan yapılandırma başvurusunun hukuken sonuç doğurup doğurmadığının araştırılmasına gerek olmadığından davacının temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile diğer yönlerden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.


    Hemen Ara