Esas No: 2021/1646
Karar No: 2022/1011
Karar Tarihi: 14.09.2022
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/1646 Esas 2022/1011 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1646 E. , 2022/1011 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1646
Karar No : 2022/1011
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Davacı adına, muhtelif amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
…Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı:
Ödeme emri içeriği katma değer vergileri ile bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları ve gecikme faizleri yönünden yapılan inceleme:
Araç alım ve satımı faaliyetinde bulunduğunun ve bu faaliyetten elde ettiği geliri beyan etmediğinin tespit edildiğinden bahisle davacı adına tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin ihbarnameler davacının bilinen adreslerine tebliğe gönderilmiş, ancak adreste bulunmadığının usulüne uygun olarak muhtar nezdinde tespiti üzerine ilanen tebliğ yoluna gidilmiştir. Bu şekilde kesinleştirilen amme alacağının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
Usulüne uygun olarak kesinleşmiş amme alacağına ilişkin olarak tarhiyat safhasına yönelik iddiaların ödeme emri safhasında incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Davacı tarafından da 6183 sayılı Kanun'da öngörülen itiraz sebeplerinin varlığı ortaya konulamamıştır.
Bu durumda, dava konusu ödeme emrinin katma değer vergileri ile bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları ve gecikme faizlerine ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ödeme emri içeriği geçici vergiler yönünden yapılan inceleme:
Vergi/ceza ihbarnamelerinde mahsup dönemi geçtiği için tahakkuk ettirilmeyeceği belirtilmesine rağmen tahakkuk ettirilerek cebren tahsil aşamasına geçildiği görüldüğünden ödeme emrinin geçici vergilere ilişkin kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Ödeme emri içeriği özel usulsüzlük cezaları yönünden yapılan inceleme:
Uyuşmazlık konusu dönemde vergi mükellefiyeti bulunmayan ve bu sebeple elektronik ortamda beyanname vermesi mümkün olmayan davacı adına geçmişe dönük mükellefiyet tesis edilmek suretiyle elektronik ortamda beyanname verilmediğinden bahisle özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceğinden, ödeme emrinin özel usulsüzlük cezalarına ilişkin kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Karar sonucu:
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu ödeme emrinin geçici vergiler ile özel usulsüzlük cezalarına ilişkin kısımlarını iptal etmiş; diğer kısımlarına ilişkin iptal istemini ise reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 24/04/2017 tarih ve E:2015/6998, K:2017/3930 sayılı kararı:
Daire, tarafların temyiz istemlerini reddederek kararı onamıştır.
Daire, davalının karar düzeltme istemini süre aşımı nedeniyle, davacının karar düzeltme istemini ise esastan reddetmiştir.
Davacı vekili tarafından, 02/05/2018 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (e) işaretli bentleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulmuştur.
Davacının yargılamanın yenilenmesi istemini değerlendiren …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı:
Davacı tarafından verilen ve 02/05/2018 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçede, dava konusu ödeme emri içeriği amme alacağına ilişkin vergi/ceza ihbarnameleri tebliğ edilmeden önce idareye adres bildiriminde bulunulduğu, yargılama devam ederken dilekçenin onaylı fotokopisinin ve evrak kayıt numarasının kendisine verilmediği, bu nedenle lehine olan bu belgenin yargılama devam ederken dosyaya sunulamadığı, ilk derece yargılaması sonuçlandıktan sonra vergi dairesindeki bir görevliden dilekçenin bilgilerini ve evrak kayıt numarasını gösteren belgenin alındığı belirtilmektedir.
Dilekçe ekinde vergi dairesine verildiği ileri sürülen 10/09/2013 tarihli "borcu yoktur, adres bildirimi" konulu dilekçe örneği ile davacının, …tarih ve …sayılı dilekçenin onaylı bir örneğinin istenilmesine ilişkin başvurusuna davalı idarece verilen cevaba ilişkin …tarih ve …sayılı yazı dava dosyasına sunulmuştur. Anılan yazıda "...…tarih ve …sayıyı elden takipli olarak dairemizin evrak kayıt servisinden, evrak kayıt numarası aldığı anlaşılan, borcu yoktur yazısı ve adres bildirimi hakkında dilekçeniz, evrak servisinden numara alınmasına rağmen gerek takip servisine gerekse sicil servisine ve vergilendirme servislerine teslim edilmemiştir." ifadesi yer almaktadır.
Davacının yargılamanın yenilenmesi dilekçesine cevaben idarece dosyaya sunulan dilekçede, …tarih ve …sayılı dilekçenin müdürlük kayıtlarına "Vergi Borcu Yoktur" talep belgesi olarak girdiği, evrakın kayıt numarası almış olmasına rağmen idarenin kayıtlarına intikal etmediği belirtilmektedir.
Davacı tarafından örneği sunulan dilekçenin doğru olmadığı, dilekçenin sadece borcu yoktur yazısı ile ilgili olduğu hususları, bu konuda ispat külfeti kendisinde olan davalı idarece ispatlanamamış olduğundan davacı tarafından sunulan dilekçe örneğinin doğru olduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu olaya benzer bir olayda davacının kardeşi …'in yargılamanın yenilenmesi talebi de …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla kabul edilmiştir.
Bu durumda, davacı tarafından davalı idareye verilen …tarih ve …evrak kayıt numaralı dilekçenin, borcu yoktur belgesi alma istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla birlikte aynı zamanda yeni adres olarak "…Mahallesi …Caddesi …Çarşı No:…" adresinin de bildirimine yönelik olması ve bu dilekçenin kayıt ve sayısının kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş bulunması sebebiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendi uyarınca davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ve …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek esasa geçilmiştir.
Dava, davacı adına düzenlenen …tarih ve …sayılı ödeme emrinin, …Vergi Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında açılan davada kısmen iptal edilerek kesinleşen kısmı dışında kalan kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu ödeme emri içeriği amme alacağına ilişkin ihbarnamelerin davacı tarafından idareye verilen …tarih …evrak kayıt numaralı dilekçe ile bildirilen en son adres olan "…Mahallesi …Caddesi …Çarşı No:…" adresine tebliğe çıkarılmadığı, bu sebeple ilanen tebliğ şartları oluşmadan ilanen tebliğ yapıldığı anlaşıldığından kesinleşmiş kamu alacağından söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, anılan ödeme emrinin …Vergi Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında açılan davada kısmen iptal edilerek kesinleşen kısmı dışında kalan kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle davacının yargılamanın yenilenmesi istemini kabul ederek dava konusu ödeme emrinin …Vergi Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında açılan davada kısmen iptal edilerek kesinleşen kısmı dışında kalan kısmını iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 15/12/2020 tarih ve E:2018/6118, K:2020/5825 sayılı kararı:
Adres değişikliği bildirimi yapıldığı belirtilmesine rağmen bildirim dilekçesinin ilk karardan önce Mahkemeye sunulmamasında zorlayıcı sebeplerin bulunduğu veya bu durumun davalının eyleminden kaynaklandığı hususunda davacı tarafından tek taraflı düzenlenip Mahkemeye ibraz edilen dilekçe örneği dışında delil sunulamamış, adres değişikliği bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiği ispatlanamamıştır. Ayrıca …tarih ve …sayılı cevabı yazıda davalı idarece söz konusu dilekçenin, "vergi borcu yoktur yazısı" verilmesi istemine ilişkin olduğunun belirtilmesi karşısında anılan durumun 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebi oluşturmayacağı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, aynı maddenin (e) işaretli bendindeki "lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması" durumunun olayda ne suretle gerçekleştiği davacı tarafça açıklanamadığı gibi bu konuda bir ispat vasıtası da sunulamamıştır.
Bu durumda, yargılanmanın yenilenmesi talebine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığından Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
…Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararı:
Vergi Mahkemesi aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle önceki kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Uyuşmazlıkta, davacı tarafından iddia olunan zorlayıcı sebeplerle veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen belgenin kararın verilmesinden sonra elde edilmiş olması şartının, böyle bir belgenin bulunmaması nedeniyle gerçekleşmediği, lehine karar verilen tarafın karara etkisi olan bir hile kullanmış olduğu hususunun ispatı noktasında da davacı tarafından herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ: 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendinde zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması gerektiği belirtilmişse de buradaki "kararın verilmesi" ibaresi "kararın kesinleşmesi" olarak anlaşılmalıdır. Zira, olağan kanun yolu incelemesi devam ederken, kanunda sayılan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden birinin gerçekleştiğinin iddia edilmesi halinde bu durumun, bozma sebebi olarak değerlendirilmek üzere kanun yolu incelemesi yapan mercie bildirilmesi gerekmektedir. Nitekim uyuşmazlıkta da davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak ileri sürülen husus, temyiz kanun yolu aşamasında temyiz merciinin bilgisine sunulmuştur. Ancak, Dairenin 24/04/2017 tarihli kararında bu husus bir bozma nedeni olarak değerlendirilmemiştir.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebinin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davacı vekili tarafından 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) işaretli bendi uyarınca da yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuşsa da, bu hususun hangi suretle gerçekleştiğine dair herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır.
Açıklanan nedenlerle ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı adına, muhtelif amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen …tarih ve …sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararının, olağan kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşmesinin akabinde davacı vekili tarafından, 02/05/2018 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (e) işaretli bentleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulmuştur.
Anılan dilekçede, dava konusu ödeme emri içeriği amme alacağına ilişkin vergi/ceza ihbarnameleri tebliğ edilmeden önce idareye adres bildiriminde bulunulduğu, yargılama devam ederken adres bildirimine ilişkin dilekçenin onaylı fotokopisinin ve evrak kayıt numarasının kendisine verilmediği, bu nedenle lehine olan bu belgenin dosyaya sunulamadığı, ilk derece yargılaması sonuçlandıktan sonra vergi dairesindeki bir görevliden dilekçenin bilgilerini ve evrak kayıt numarasını gösteren belgenin alındığı belirtilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Yargılamanın yenilenmesi" başlıklı 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında fıkrada sekiz bent halinde sayılan sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesinin istenebileceği belirtilmiştir.
Anılan fıkranın (a) işaretli bendinde, zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması; (e) işaretli bendinde ise lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması durumları yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kesin hüküm mahkemelerce verilen, kanun yolları izlenerek ya da izlenmesi gerekli görülmeyerek sonuçlanan, uyulması ve yerine getirilmesi zorunlu, itirazı ve konusunun yeniden ele alınması kural olarak mümkün olmayan kararları ifade etmektedir. Anlaşmazlıkların sürüp gitmesini önleyerek kamu düzenine katkıda bulunma düşüncesine bağlanan kesin hüküm ilkesi, yürürlükteki kurallara göre çözümlenen bir konunun, o konunun ilgilileri arasında yeniden incelenmesine engeldir. Değişik kanunlarda yer alan bu hukuksal kurum, yargı alanında kararlılık sağlamak amacına bağlanmaktadır. Biçimsel ve nesnel anlamda tanımları yapılan bu kurumun ögeleri; yargı kararlarına tanınan bir nitelik olması, bu niteliğin kanunlarla tanınması ve yargı kararına uyulması zorunluluğudur (AYM, E.1988/36, K.1989/24, 2/6/1989).
Kesin hükme saygı, uluslararası hukuk düzenine özgü hukukun genel ilkelerinden biri olarak kabul görmektedir. Anayasa'nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen yargı kararlarının geciktirilmeksizin uygulanması yükümlülüğü, hukukun genel ilkelerinden biri olarak da kabul edilen kesin hükme saygı ilkesinin de bir gereğidir. Ne var ki uyulması beklenen kesin hükmün de hukukun temel esasları, hakkaniyet ve adalet ilkelerine aykırı verilmemiş olması gerekir. Bu kapsamda bazı istisnai durumlarda kesin hükme müdahale edilmesine hukuk sistemleri izin verebilir. Nitekim usul hukukunda sınırlı hâllerde uygulanmak üzere buna yönelik bazı kurumlar (hükmün tavzihi, tashihi, tamamlanması, yargılamanın iadesi, kanun yararına temyiz gibi) öngörülmüştür (AYM, E.2022/7, K.2022/79, 21/06/2022, §12) .
Kesin hükmün istisnalarından olan yargılamanın yenilenmesi, asıl yargılamanın sonucunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra kanunda belirtilen sebeplerin bulunması hâlinde kararı veren mahkemece yargılamanın tekrarlanarak yeniden karar verilmesini sağlayan bir yoldur.
Bu bağlamda 2755 sayılı Kanun'un 53. maddesinde de tadadi olarak belirtilen durumların varlığı halinde yargılamanın yenilenmesinin istenebileceği düzenlenmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacı vekili tarafından yukarıda "MADDİ OLAY" başlıklı kısımda özetlenen durum gerekçe gösterilerek 2755 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (e) işaretli bentleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş ve Vergi Mahkemesince bu durumun (a) işaretli bent uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirdiği yolunda ısrar kararı verilmiştir.
Davacı vekili tarafından, yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak ileri sürülen adres bildirimine ilişkin dilekçenin idare kayıtlarına girdiğinin ispatına yönelik evrak kayıt numarası aldığına ilişkin belge, Vergi Mahkemesinin ilk kararının taraflarca temyiz edilmesi üzerine henüz temyiz istemleri hakkında karar verilmeden, davacı tarafından sunulan ve 23/06/2016 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren, "Davanın neticesine direkt etki edecek kesin somut deliller" hakkında olduğu belirtilen dilekçe ekinde de yer almaktadır.
2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendinde zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması gerektiği belirtilmişse de buradaki "kararın verilmesi" ibaresi "kararın kesinleşmesi" olarak anlaşılmalıdır. Zira, olağan kanun yolu incelemesi devam ederken, kanunda sayılan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden birinin gerçekleştiğinin iddia edilmesi halinde bu durumun, bozma sebebi olarak değerlendirilmek üzere kanun yolu incelemesi yapan mercie bildirilmesi gerekmektedir. Nitekim uyuşmazlıkta da davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak ileri sürülen husus, temyiz kanun yolu aşamasında temyiz merciinin bilgisine sunulmuştur. Ancak, Dairenin 24/04/2017 tarihli kararında bu husus bir bozma nedeni olarak değerlendirilmemiştir.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebinin gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, davacı vekili tarafından 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) işaretli bendi uyarınca da yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuşsa da, bu hususun hangi suretle gerçekleştiğine dair herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır.
Yukarıda ifade edilen hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- Denizli Vergi Mahkemesinin 15/09/2021 tarih ve E:2021/529, K:2021/696 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.