Esas No: 2021/1346
Karar No: 2022/990
Karar Tarihi: 14.09.2022
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/1346 Esas 2022/990 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1346 E. , 2022/990 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1346
Karar No : 2022/990
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Serbest muhasebeci mali müşavir olan davacı adına, muhasebe hizmeti verdiği … Turizm Organizasyon ve Animasyon Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi adına tarh edilen 2009 yılının Nisan dönemi gelir (stopaj) vergisi, kesilen vergi ziyaı cezası ve tarhiyata konu vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla müştereken ve müteselsilen sorumlu sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesinde öngörülen sorumluluk, beyannameleri imzalayan muhasebecilerin, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu durumda, meslek mensuplarının sorumlulukları imzaladıkları beyannamelerde ya da tasdik ettikleri raporlarda yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkacak vergi ve cezalara ilişkin olup davacının sahte fatura kullanılması nedeniyle herhangi bir maddi menfaati tespit edilemediğinden mükellef tarafından kullanılan sahte faturalar nedeniyle haksız indirilen ve ziyaa uğratılan vergiden davacının sorumlu tutulması mümkün bulunmamaktadır.
Dolayısıyla mali müşavir olan davacının sorumlu tutulması hukuken mümkün bulunmadığından, adına düzenlenen ödeme emrinde hukuki isabet görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle, ödeme emrini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 18/02/2019 tarih ve E:2015/6066, K:2019/1083 sayılı kararı:
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 1 ve 2. maddeleri, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesi ve bu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca yayımlanan (4) Sıra No'lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğ'deki düzenlemelere değinilmiştir.
Olayda, davacının resmi olarak muhasebecisi olduğu mükellefin defterlerinin davacı tarafından değil de bir başkası tarafından fiilen tutulması, şirket yetkilisinin sahte faturalarla ilgili bilgisinin olmadığını beyan etmesine karşılık bu faturaların davacı tarafından, fiilen defterleri tutan kişide olduğunun ifade edilmesi ve faturaların incelemeye ibraz edilmemiş olması hususları birlikte dikkate alındığında, davacının, muhasebe işlemlerini resmi olarak yürüttüğü mükellefle ilgili olarak mesleki özen ve sorumluluğunu göstermediği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle ödeme emrinin iptali yolundaki Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle mahkeme kararını bozmuş, davacının karar düzeltme istemini de reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesi ile (4) Sıra No'lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğ uyarınca müteselsilen sorumlu sıfatıyla takip edilen davacının, gerçek bir emtia teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan faturaları, mükellefin yasal defterlerine kaydederek beyannamelerine dahil ettiği tespit edildiğinden, adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: 213 sayılı Kanun'un mükerrer 227. maddesinde meslek mensuplarının sorumluluğunun vesikaların doğru olarak kaydedilmesi ve kayıtların doğru olarak beyannamelere intikal ettirilmesiyle sınırlı olduğu bu nedenle muhasebe hizmeti verdiği mükellefin eyleminden sorumlu olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Serbest muhasebeci mali müşavirlerin mali sorumluluğuna gidilebilmesinin şartları 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Buna göre serbest muhasebeci mali müşavir unvanına sahip meslek mensuplarının mali sorumluluğuna gidilebilmesinin birinci ve temel şartı, mükellef adına verilen beyannamelerin sorumluluğu öngörülen meslek mensubu tarafından imzalanmış olmasıdır. Birinci şart ile birlikte aranan ikinci şart ise imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin, defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasıdır.
Vergi inceleme raporu ve eki tutanakta, asıl borçlu mükellefe muhasebe hizmeti veren davacının mükellef adına verdiği ve imzaladığı beyannamelerin arasında 2009 yılının Nisan dönemine ait muhtasar beyanname sayılmamış, anılan beyannamenin davacı tarafından imzalandığına dair herhangi bir tespit yapılmamıştır.
Davacı tarafından imzalanmadığı anlaşılan beyannamenin ait olduğu vergi türü itibarıyla tarh edilen vergi, kesilen vergi ziyaı cezası ve tarhiyata konu vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinden davacının sorumlu tutulabilmesine imkan bulunmamaktadır. Bu durumda Kanun'da meslek mensuplarının mali sorumluluğu için öngörülen beyannamenin imzalanmış olması gerektiğine dair şartın olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığından davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu nedenle dava konusu ödeme emrinin iptali yolunda verilen ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Serbest muhasebeci mali müşavir olan davacının, muhasebe hizmeti verdiği … Turizm Organizasyon ve Animasyon Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda, değinilen şirketin, yasal defterine kaydettiği bir kısım faturaların gerçek bir emtia teslimine veya hizmet ifasına dayalı olmadığı tespit edilmiştir.
Anılan tespitten hareketle bulunan kazanç farkının bir kısmının şirket tarafından ortaklara kâr payı olarak dağıtılmasına rağmen tevkifat yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden bahisle şirket adına 2009 yılının Nisan dönemine ait gelir (stopaj) vergisi tarh edilmiş, vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Ayrıca tarhiyata konu edilen vergi üzerinden de gecikme faizi hesaplanmıştır.
Mükellef adına salınan vergi ve kesilen ceza ile vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinden, müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan hareketle davacı adına ödeme emri düzenlenmiş ve tebliğ edilmiştir.
Vergi inceleme raporu ve eki tutanakta, davacının mükellef adına verdiği ve imzaladığı beyannamelerin arasında 2009 yılının Nisan dönemine ait muhtasar beyanname sayılmamış, anılan beyannamenin davacı tarafından imzalandığına dair herhangi bir tespit yapılmamıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesinde, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanun'a göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirme, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatma ve söz konusu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirleme hususlarında Maliye Bakanlığına yetki verilmiş, bu suretle beyannameyi imzalayan meslek mensuplarının, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Serbest muhasebeci mali müşavirlerin mali sorumluluğuna gidilebilmesinin şartları 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Buna göre serbest muhasebeci mali müşavir unvanına sahip meslek mensuplarının mali sorumluluğuna gidilebilmesi için mükellef adına verilen beyannamenin sorumluluğu öngörülen meslek mensubu tarafından imzalanmış olması ve meslek mensubunun imzaladığı beyannamede yer alan bilgilerin, defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmaması şartları aranmaktadır. Bu durumda, serbest muhasebeci mali müşavirlerin mali sorumluluğuna gidilebilmesi ancak Kanun'da aranan bu şartların birlikte gerçekleşmesi halinde olanaklıdır.
Sorumluluğu öngörülen meslek mensubu tarafından vergi beyannamesinin imzalanmamış olması halinde bu beyannamede yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmaması nedeniyle ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak tarh edilen vergi, kesilen ceza ve hesaplanan gecikme faizi yönünden salt mükellefe muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri verilmesinden dolayı meslek mensubunun sorumluluğuna gidilebilmesine imkan bulunmamaktadır.
Vergi inceleme raporu ve eki tutanakta, asıl borçlu mükellefe muhasebe hizmeti veren davacının mükellef adına verdiği ve imzaladığı beyannamelerin arasında 2009 yılının Nisan dönemine ait muhtasar beyanname sayılmamış, anılan beyannamenin davacı tarafından imzalandığına dair herhangi bir tespit yapılmamıştır.
Bu durumda, 2009 yılının Nisan dönemine ait muhtasar beyannamenin davacı tarafından imzalanmadığı anlaşıldığından Kanun'da meslek mensuplarının mali sorumluluğu için öngörülen beyannamenin imzalanmış olması gerektiğine dair şartın olayda gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
Davacının, 2009 yılının Nisan dönemine ilişkin muhtasar beyanname ile dayanağı kayıt ve belgelerin uyumsuzluğu nedeniyle ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak tarh edilen vergi, kesilen vergi ziyaı cezası ve tarhiyata konu vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulabilmesine imkan bulunmadığından davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuki isabet görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ödeme emrinin iptali yolunda verilen ısrar kararının neticesi itibarıyla hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
XX - KARŞI OY:
Serbest muhasebeci mali müşavirlerin görevleri gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin, genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço, kâr, zarar tablosu ve beyannameleri ile ilgili diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmaktır. Bu görevlerinden dolayı meslek mensuplarının sorumluluğu imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygunluğuyla sınırlı olup meslek mensupları, mükellef tarafından kendilerine ibraz edilen belgelerin, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri ile genel muhasebe kurallarına uygun ve doğru olarak kanuni defterlere kaydedilmesinden ve mali tablolara aktarılmasından sorumludurlar.
Olayda, asıl borçlu mükellefe muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri sunan davacının sorumluluğuna gidilebilmesi için 213 sayılı Kanun'un mükerrer 227. maddesinde aranan şartların gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.