Danıştay 7. Daire 2021/78 Esas 2022/3349 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Daire
Esas No: 2021/78
Karar No: 2022/3349
Karar Tarihi: 19.09.2022

Danıştay 7. Daire 2021/78 Esas 2022/3349 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Danıştay Yedinci Dairesi, bir sigorta acentesi tarafından ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi talebiyle açılan davada, verginin anonim ortaklık şeklinde örgütlenen sigorta şirketleri tarafından ödenmesi gerektiği ve acentelerin verginin mükellefi sayılmayacağı kararını vermiştir. Davacının dava konusu işlemi iptal etme talebi kabul edilirken, ödenen vergilerin iadesi için yasal faiz oranı uygulanması gerektiği hükmedilmiştir. Ancak karardaki faizin başlangıcına ilişkin kısım hukuka aykırı olduğu için bu kısım bozulmuştur. Kararın gerekçesi olarak, Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun gösterilmiştir. Kanun maddeleri gereği, idarenin iade borcu faiziyle birlikte ödenmelidir.
Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2021/78 E.  ,  2022/3349 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    YEDİNCİ DAİRE
    Esas No : 2021/78
    Karar No : 2022/3349

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
    … Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2008 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin ödeme tarihinden itibaren işleyecek tecil faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararı üzerine yapılan inceleme neticesinde; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrası ve 30. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli ile olay tarihinde yürürlükte bulunan 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 2. maddesi hükümleri uyarınca, banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefinin anonim ortaklık şeklinde örgütlenen sigorta şirketleri olduğu; sigortacılık faaliyetinde bulunan bir hukuk sujesinin bu faaliyetinden dolayı banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olabilmesi için sigorta şirketi olması zorunlu bulunduğundan, sigorta şirketleri ile yaptıkları acentelik sözleşmesi ile sigorta sözleşmesi yapma ve prim tahsil etme konularında yetkili kılınan acentelerin verginin mükellefi sayılmalarını gerektirmeyeceği; olayda mükellefiyette hata halinin bulunduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile ödenen vergilerin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine, yasal faiz oranını aşan kısım yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Sigorta şirketlerince sigorta sözleşmesi yapmaya yetkili kılınan acentelerin bu yetkileri nedeniyle banka ve sigorta muameleleri vergisi açısından vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacağından dava konusu işlemde hukuka aykırılık olmadığı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2008 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin ödeme tarihinden itibaren işleyecek tecil faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır. İadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak, bir borç ilişkisine dönüşmüştür. Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararının, davaya konu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ve fazladan ödenen vergilerin idareye başvuru tarihi ile iade edildiği tarih arasında geçen süreye ilişkin yasal faiziyle iadesine dair hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
    Mahkeme kararının, ödenen vergilerin tahsil tarihi ile idareye başvuru tarihi arasında geçen süreye ilişkin olarak faize hükmedilmesine yönelik hüküm fıkrasına gelince;
    3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun'da yer alan düzenlemeler uyarınca, tahsil edilen tutarın, başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle iadesi gerektiğinden, kararın faize ilişkin hüküm fıkrasının faizin başlangıcı ile ilgili fazlaya ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamıştır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen de kabulüne,
    2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davaya konu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ve fazladan ödenen tutarların, idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
    3. Kararın ödenen vergilerin tahsil tarihi ile idareye başvuru tarihi arasında geçen süreye ilişkin olarak yasal faize hükmedilmesine yönelik hüküm fıkrasının ise BOZULMASINA,
    4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar vermek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    5. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
    6. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    (X) KARŞI OY :

    Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve temyize konu kararın onanması gerektiği oyu ile, kararın bozmaya ilişkin kısmına katılmıyoruz.

    Hemen Ara