Esas No: 2019/7408
Karar No: 2022/3260
Karar Tarihi: 20.09.2022
Danıştay 3. Daire 2019/7408 Esas 2022/3260 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/7408 E. , 2022/3260 K.Özet:
Danıştay 3. Dairesi, bir şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesinden sonra yapılan haciz işleminin hukuka aykırı olduğuna karar verdi. Tüzel kişiliğinin sona ermesinden sonra şirket adına düzenlenen ihbarname ve ödeme emirlerinin hukuki geçerliliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davacının adına haciz tatbik edilmesinin hukuken geçerli olmadığı belirtildi. Kararda, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 55, 58 ve 62. maddelerine atıfta bulunuldu. Bu maddelerde, ödeme emrinin tebliği ve kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla haciz işleminin usulüne uygun olarak yapılması gerektiği belirtiliyor.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/7408
Karar No : 2022/3260
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ortağı olduğu asıl borçlu ... Kimyevi Maddeler ve Nakliyat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2011 yılının muhtelif dönemlerine ait vergi borçlarının tahsili amacıyla uygulanan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 09/10/2014 tarihinden itibaren ticaret sicilinden terkin edildiği hususu 15/10/2014 tarih ve 8673 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen asıl borçlu şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesinden sonra şirket adına düzenlenen ihbarname ve ödeme emirlerinin hukuki geçerliliği bulunmadığından davacı adına ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmesinin ve buna istinaden adına haciz tatbik edilmesinin hukuken herhangi bir hüküm ifade etmeyeceği gerekçesiyle dava konusu haciz kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Ortak sıfatıyla tesis edilen haciz işleminin hukuki denetimi yapılırken ilk olarak, dava konusu işlemden önce kamu alacağı şahsileştirilip davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediğinin incelenmesi gerektiği, davacı adına düzenlenen altı adet ödeme emrinin bir kısmının posta yoluyla bir kısmının da vergi dairesinde memur eliyle tebliği edildiği ve bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, bu durumda, usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emirleriyle kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla haciz işleminde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tasfiye edilerek ticaret sicilinden kaydı silinen şirketlerin amme borçlarından dolayı kimlerin adına tarhiyat yapılacağı hususu 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrası ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinin 3. fıkrasında belirtildiği halde uygulanan haczin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 03/03/2011 tarihinden itibaren asıl borçlu şirketin %99 oranında ortağı olan davacı adına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35 ve 62. maddeleri uyarınca tahsil yoluna gidilmesinin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca 09/10/2014 tarihinden itibaren ticaret sicilinden terkin edildiği hususu 15/10/2014 tarih ve 8673 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen asıl Borçlu … Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında ihbarname ve ödeme emirlerinin tanzim edildiği, şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla takip edilen davacı adına haciz uygulandığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir "ödeme emri" ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği; 62. maddesinde borçlunun, mal bildirimde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairelerince haczolunacağı hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün olmayacaktır.
Asıl borçlu şirket adına ihbarnamelerin düzenlendiği tarihinden önce tüzel kişiliğin sona erdiği, dava konusu haczin dayanağı kamu alacağının, şirketin ticaret sicilinden kaydının silinmesinden sonra düzenlenen ihbarnameden kaynaklanan olayda, 15/10/2014 tarihi itibarıyla hukuk aleminden kalkmış olan şirket hakkında idari işlem tesisine ve bu işlemlerin hukuk düzeninde sonuçlar doğurmasına olanak bulunmadığından, davacının ortak olarak takibini gerektiren, usulüne uygun olarak tarh ve tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceğinden dava konusu haczi yazılı gerekçeyle kaldıran Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunu kabul ederek davayı reddeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının BOZULMASINA, 20/09/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.