Danıştay 7. Daire 2021/75 Esas 2022/3407 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Daire
Esas No: 2021/75
Karar No: 2022/3407
Karar Tarihi: 21.09.2022

Danıştay 7. Daire 2021/75 Esas 2022/3407 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2021/75 E.  ,  2022/3407 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    YEDİNCİ DAİRE
    Esas No : 2021/75
    Karar No : 2022/3407

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı
    … Başkanlığı
    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2007 yılının Ocak ilâ Aralık dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin kanuni veya ticari faizden yüksek olanı üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararı üzerine, sigortacılık faaliyetinde bulunan bir hukuk süjesinin bu faaliyetinden dolayı banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olabilmesi için, sigorta şirketi olması zorunlu bulunduğundan, sigorta acentelerinin verginin mükellefi olarak kabul edilmelerinin mümkün olmadığı, öte yandan; sigorta şirketleriyle yaptıkları acentelik sözleşmeleriyle, sigorta sözleşmesi yapma ve prim tahsil etme konularında yetkili kılınmaları da, sigorta acentelerinin tahsil ettikleri sigorta primleri dolayısıyla banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi sayılmalarını gerektirecek nitelik taşımadığından, sigorta şirketi olmayıp, sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacının düzeltme ve şikâyet başvurularına konu edilen verginin mükellefi olmadığı, bu bakımdan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 118. maddesinin 2. fıkrasında tanımlanan ve vergilendirme hatası olarak nitelendirilen "mükellefiyette hata" halinin bulunduğu, ödenen vergilerin ise tecil faiziyle birlikte iadesinin gerektiği gerekçesiyle, işlemin iptali ile tahsil edilen tutarın ödeme tarihinden itibaren tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle iadesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Açık vergi hatasının bulunmadığı, talebin sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Tahsil edilen verginin, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zarar ile birlikte iadesi gerektiğinden, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca ödeme tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faiz ile birlikte iadeye ilişkin mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından anılan hüküm fıkrasının onanması gerektiği, yasal faizi aşan tecil faizine ilişkin hüküm fıkrasında ise isabet görülmediğinden mahkeme kararının bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2007 yılının Ocak ilâ Aralık dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin kanuni veya ticari faizden yüksek olanı üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır. İadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak, bir borç ilişkisine dönüşmüştür. Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Anılan Kanun'un 50. maddesinin 4. fıkrasında, "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmü bulunmaktadır.
    Bu durumda, mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir.
    Temyiz istemine konu yapılan kararın, şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının Dairemizin 07/03/2019 tarih ve E:2014/882, K:2019/1190 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, anılan hüküm fıkrası usul ve hukuka uygun olup, davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    Mahkeme kararının, fazladan ödenen vergilerin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle iadesine ilişkin hüküm fıkrasına gelince:
    3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunda yer alan düzenlemeler uyarınca, tahsil edilen tutarın, başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle iadesi gerektiğinden, kararın faize ilişkin hüküm fıkrasının, idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faize hükmedilmesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık; faizin başlangıcı ve türü ile ilgili fazlaya ilişkin kısmında ise hukuka uyarlık bulunmamıştır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen de kabulüne,
    2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptaline ve faizin idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiz oranına isabet eden kısmına ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
    3. Kararın, faize ilişkin hüküm fıkrasının, yasal faizi aşan tecil faizine isabet eden kısmı ile ödeme tarihiyle idareye başvuru tarihi arasındaki dönem için faize hükmedilmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
    4.Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar vermek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    5. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
    6. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    (X) KARŞI OY :
    Davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının, ödeme tarihiyle idareye başvuru tarihi arasındaki dönem için yasal faize hükmedilmesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile kararın anılan hüküm fıkrasının da onanması gerektiği oyu ile Dairemiz kararının buna ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyoruz.

    Hemen Ara