Esas No: 2019/6774
Karar No: 2022/5056
Karar Tarihi: 22.09.2022
Danıştay 8. Daire 2019/6774 Esas 2022/5056 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2019/6774 E. , 2022/5056 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/6774
Karar No : 2022/5056
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kaymakamlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi (Kapatılan) ... İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Mersin İli, Akdeniz İlçesi, Özel … Motorlu Taşıt Sürücü Kursunda direksiyon usta öğreticisi olarak görev yapan davacının, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanun'unun 9. maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile çalışamadığı süre boyunca mahrum kaldığı ücretine karşılık olarak 6.000,00-TL maddi ve 40.000,00-TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyada yer alan ses kayıtlarının davacıya isnat edilen fiiile ilişkin olarak duyulan şüphenin ötesinde hukuken kabul edilebilir somut bir delil oluşturduğunun açık olduğu; dolayısıyla davacının görev yaptığı sürücü kursunda öğrenim gören bir kursiyerden direksiyon eğitimi dersi sınavından geçirmeyi vaat ederek şahsına menfaat temin etmeye çalıştığından dolayı bu eylemi nedeniyle personel hukukunun ilkelerinden olan kamu görevlisine duyulması gereken güven ilkesine aykırı davrandığı, bu nedenle davacının görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti … Bölge İdare Mahkemesi (Kapatılan) ... İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava, Mersin İli, Akdeniz İlçesi, Özel … Motorlu Taşıt Sürücü Kursunda direksiyon usta öğreticisi olarak görev yapan davacının, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanun'unun 9. maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile çalışamadığı süre boyunca mahrum kaldığı ücretine karşılık olarak 6.000,00-TL maddi ve 40.000,00-TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Mersin İli, Akdeniz İlçesi, Özel … Motorlu Taşıt Sürücü Kursunda direksiyon usta öğreticisi olarak görev yapan davacı hakkında çalışmış olduğu sürücü kursunda kursiyer olarak öğrenim gören ... isimli kişiden rüşvet talep ettiği iddialarına ilişkin olarak başlatılan incelemeye istinaden Maarif Müfettişince hazırlanan … tarih ve … sayılı İnceleme Raporunda özetle; "Şikayetçi(Kursiyer) ... nin direksiyon öğreticisi olan davacı ile olay günü yapmış olduğu telefon görüşmesini ses kaydına aldığı, yapılan telefon görüşmesinde, davacının şikayetçiden direksiyon eğitimi dersi sınavında başarılı olmasını sağlayacağını belirttiği ve bunun karşılığı olarak da 2.000,00 TL para talep ettiğinin anlaşıldığı, bu kapsamda davacının sübuta eren fiilinin 657 sayılı Kanun'un 125/E-g maddesi kapsamına girdiğinden dolayı 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 9/b maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi gerektiği" yönünde teklifte bulunulduğu, getirilen teklif doğrultusunda konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın da görüşü alınarak 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 9. maddesi uyarınca Akdeniz Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemi ile davacının görevine son verildiği, bu hususun … tarih ve … sayılı Kaymakamlık işlemiyle davacının çalıştığı kuruma bildirildiği görülmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun "Kurumlarda Çalıştırılacak Personel başlıklı 8. maddesi uyarınca; kurumların eğitim-öğretim ve yönetim hizmetlerinin, asıl görevi bu kurumlarda olan yönetici ve eğitim-öğretim elemanları ile yürütülmesi esastır. Kurumların müdürleri, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticileri ise müdürlerince seçilir ve çalışma izinleri valiliğin iznine sunulur. Valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler işe başlatılamaz. Gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenlenir. Çalışma izninin iptali yine valilikçe yapılır. Yine aynı Kanun'un "Özlük hakları ve sorumluluklar" başlıklı 9. maddesi uyarınca; kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tâbidir. Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4'ü ile 1/2'si arasında maaş kesim cezası, çalışma izni veren makam tarafından verilir. Tekrarı hâlinde ise göreve son verilir. 1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilir.
20/03/2012 Tarih ve 28239 Sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanarak Yürürlüğe Giren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nin "Görevlendirme" başlıklı 26. maddesinde de; kurum müdürlüğünce, çalışma izni verilmesi istenen eğitim personelinin ve diğer personelin bu izne esas olan belgelerinin eksiksiz olarak tamamlamak suretiyle evrakı kurumun doğrudan bağlı bulunduğu millî eğitim müdürlüğüne teslim ediliceği, nitelik ve şartları uygun bulunanlara müracaattan itibaren 10 gün içinde çalışma izninin valilikçe düzenleneceği, valilikten çalışma izni alınmadan personelin işe başlatılamayacağı düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer alan düzenlemelerden anlaşılacağı üzere; özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin, disiplin yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabii olduğu ve bu çerçecede ilgillilerce, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilerin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4'ü ile 1/2'si arasında maaş kesim cezası tecziyesine yönelik işlemler ile Devlet memurluğundan çıkarılmasına gerektirir fiillerin işlenmesi halinde, Devlet memurluğundan çıkarılmasına yönelik tesis edilen işlemleri tesis etmeye yetkili makamın, 5580 sayılı Kanun'da yer alan açık düzenleme uyarınca çalışma izni veren "valilik" makamı olduğu görülmektedir.
Uyuşmazlığa konu işlemin 5580 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca disiplin hükümleri dikkate alınarak tesis edildiği hususunda duraksama bulunmamakta olup; uyuşmazlığa konu olayın bu çerçevede incelenmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer alan hükümlerden de anlaşıldığı üzere; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verileceği açık olup; Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemiyle, Mersin Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı yazısında getirilen teklifin uygun olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece yapılan hukuki inceleme neticesinde; davacı ile kendisinden şikayetçi ... ve aynı motorlu taşıtlar sürücü kursundaki 2 erkek kursiyer ile aralarında gerçekleşen telefon görüşmesine ait ses dökümü ve bilirkişi raporu dikkate alınarak, davacıya isnat edilen fiillerin sübuta erdiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği görülmekte olup; ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarih ve Dosya No:… Esas, Karar No:… C.Savcılığı Esas No:… sayılı kararında müştekinin hukuka aykırı olarak elde ettiği telefon kayıtları ve müştekinin soyut beyanı dışında başkaca delil bulunmadığı gerekçesiyle davacının beraatine karar verilmiştir.
... Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan değerlendirmede, dosyaya sunulan delilin, hükme esas niteliği haiz olmadığından bahisle (hukuka uygun elde edilmediği) dikkate alınmadığından, anılan yargılamada, davacının üzerine atılı suçu işleyip işlemediği yolunda bir tespitin de yapılmadığı görülmektedir.
Dosyada yer alan bilgi belgenin değerlendirilmesinden, davacı hakkında başlatılan soruşturma çerçevesinde; şikayetçi kursiyer ... ile yapmış olduğu telefon görüşmesine ait ses kaydı soruşturma dosyasına eklenerek bu çerçevede sadece şikayetçinin, davacının ve kurum müdürü ...'nin ifadelerine başvurulmuş ve soruşturma tamamlanmıştır.
Ancak; … Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Araştırma Bürosu'nca Soruşturma No: … nolu soruşturma kapsamında alınan ifadeler incelendiğinde; ifadelerin bir kısmının şikayetçi ...'nin iddialarını; bir kısmının ise, davacının iddialarını destekler nitelikte olduğu görülmüştür.
Bu itibarla; davacının üzerine atılı fiili işleyerek 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin E fıkrasının (g) bendi uyarınca, "memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derece yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" disiplin suçunu işlediğinin kesin, inandırıcı, hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması için gerekli ve yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hazırlanan soruşturma raporuna dayanılarak işlem tesis edildiği anlaşılmakta olup; bu haliyle eksik incelemeye dayalı işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan; görülmekte olan davanın iptal ile sonuçlanmasının, davalı idarenin 5580 ve 657 sayılı Yasalarda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yeniden gerekli inceleme ve araştırma yaparak, davacıya isnat edilen fiilin işlendiğini her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ortaya koyması halinde işlem tesis etmesine engel olmadığı açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi (Kapatılan) ... İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Konya Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 22/09/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun "Kurumlarda Çalıştırılacak Personel başlıklı 8. maddesi uyarınca; kurumların eğitim-öğretim ve yönetim hizmetlerinin, asıl görevi bu kurumlarda olan yönetici ve eğitim-öğretim elemanları ile yürütülmesi esastır. Kurumların müdürleri, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticileri ise müdürlerince seçilir ve çalışma izinleri valiliğin iznine sunulur. Valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler işe başlatılamaz. Gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenlenir. Çalışma izninin iptali yine valilikçe yapılır. Yine aynı Kanun'un "özlük hakları ve sorumluluklar" başlıklı 9. maddesi uyarınca; kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tâbidir. Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4'ü ile 1/2'si arasında maaş kesim cezası, çalışma izni veren makam tarafından verilir. Tekrarı hâlinde ise göreve son verilir. 1702 sayılı Kanun'a göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilir.
20/03/2012 Tarih ve 28239 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nin "Görevlendirme" başlıklı 26. maddesinde de; kurum müdürlüğünce, çalışma izni verilmesi istenen eğitim personelinin ve diğer personelin bu izne esas olan belgelerini eksiksiz olarak tamamlamak suretiyle evrakı kurumun doğrudan bağlı bulunduğu millî eğitim müdürlüğüne teslim ediliceği, nitelik ve şartları uygun bulunanlara müracaattan itibaren 10 gün içinde çalışma izninin valilikçe düzenleneceği, valilikten çalışma izni alınmadan personel işe başlatılamayacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Mersin İli, Akdeniz İlçesi, Özel … Motorlu Taşıt Sürücü Kursunda direksiyon usta öğreticisi olarak görev yapan davacı hakkında çalışmış olduğu sürücü kursunda kursiyer olarak öğrenim gören ... isimli kişiden rüşvet talep ettiği iddialarına ilişkin olarak başlatılan incelemeye istinaden Maarif Müfettişince hazırlanan 15/01/2018 tarih ve 663.05.04 sayılı İnceleme Raporunda özetle; "Şikayetçi(Kursiyer) ... nin direksiyon öğreticisi olan davacı ile olay günü yapmış olduğu telefon görüşmesini ses kaydına aldığı, yapılan telefon görüşmesinde, davacının şikayetçiden direksiyon eğitimi dersi sınavında başarılı olmasını sağlayacağını belirttiği ve bunun karşılığı olarak da 2.000,00 TL para talep ettiğinin anlaşıldığı, bu kapsamda davacının sübuta eren fiilinin 657 sayılı Kanun'un 125/E-g maddesi kapsamına girdiğinden dolayı 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 9/b maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi gerektiği" yönünde teklifte bulunulduğu, getirilen teklif doğrultusunda konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın da görüşü alınarak 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 9. maddesi uyarınca Akdeniz Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemi ile davacının görevine son verildiği, bu hususun … tarih ve … sayılı Kaymakamlık işlemiyle davacının çalıştığı kuruma bildirildiği görülmektedir.
2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdarî Dava Türleri ve İdarî Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, idarî dava türlerinin a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar (...) olarak sayılmıştır.
Yukarıda yer alan yasal düzenlemeden de anlaşıldığı üzere; 2577 sayılı Kanun'da bir işlemin hukuka aykırı olduğu yolundaki iddiaların denetimi yapılırken, idari yargı yerlerince yapılacak hukuki denetimin sınırları tahdidi olarak sayılmak suretiyle belirtilmiş olup, buna göre; bu denetim ancak, işlemin yetki, şekil, sebep, konu, maksat unsurları yönünden yapılacaktır.
Ayrıca; kanun koyucu, idari işlemlerin idari yargı yerlerince hukuki denetiminin yapılmasına yönelik belirlediği unsurları sıralarken bir sitematik gözeterek; öncellikle işlemlerin usul yönünden hukuka uygun olup olmadığının denetiminin, ardından işin esasına yönelik hukuki denetimin yapılmasını amaçlamıştır.
Bu bağlamda; her ne kadar Mahkemece, işin esasının değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmiş ise de; dava konusu işlemin, 5580 sayılı Kanun'da yer alan özel düzenleme nedeniyle yetkili makamca tesis edilip edilmediğinin denetiminin yapılması gerekmektedir.
Bilindiği üzere; İdare Hukuku'nda 'yetki', idareye Anayasa ve yasalarla tanınmış olan karar alma gücünü ifade eder ve idari işlemlerin en temel öğesini oluşturur. Bir kamu düzeni sorunu olan yetki, yasa koyucu tarafından hangi makam veya merciye verilmiş ise, ancak o makam veya merci tarafından kullanılabilir. Bu bakımdan, yasanın açık izni olmadıkça yetkili makam veya mercinin yetkisini devretmesi olanaklı değildir. Aktarılan nitelikleri gereği, idare hukukunda yetkisizlik kural, yetkili olmak istisnadır. Bu itibarla, yetki hükümlerinin sınır ve çerçevesinin yasayla açıkça çizilmesi gerekir ve genişletici yoruma tabi tutulamaz.
Ancak; yukarıda ifade edilen duruma rağmen, kamu idaresinin hızlı çalışabilmesi ve çeşitli sebeplere binaen Kanun'da yetkili kılınan makam tarfından başka bir makama yetkinin devredilmesi gerekli olabilir. Yetkinin bizzat yetkili makamca kullanılması esasına bir istisna olarak ifade edilen "yetki devri" müessesi; yasayla bir makama verilen karar alma yetkisinin, diğer bir makama aktarılması olup; doktrin ve yargısal içtihatlarla, yetki unsurunun nitelikleri dikkate alınarak geliştirilen bir takım koşul ve kurallara tabidir.
Öncelikle; Kanun'da açıkça yetkili kılanan bir makam tarafından yetki devri yapılırken bazı geçerlilik şartlarına uyulması gerekir. Bu kriterlere uyulmadan yapılan yetki devri hukuki bakımdan geçerli sayılmayacak ve dolayısıyla bu yetki devrine dayanılarak tesis edilen idari işlemleri de geçersiz hale getirebilecektir. Yetki devrinin kanunilik, aynı tüzel kişilik içinde yapılması, kısmilik, açıklık, yazılılık, yasaklanmamış olma ve ilgililere duyurulması gibi geçerlilik şartları vardır.
Anayasa, yürütme görev ve yetkisinin, yasalar çerçevesinde yerine getirileceğini açıklamakla yetinmeyip; idare kuruluşunun her bir öğesinin de yasayla düzenlenmesini emretmektedir. İdare teşkilatı ile görev ve yetkilerinin yasayla düzenlenmesi öngörüldüğü gibi; ajanlara, vergilere ve mallara ilişkin statülerin de yasal nitelikte olması gerekmektedir. Bu bakımdan, idare onu yetkili kılan 'Yasa'ya dayanarak hizmette bulunabilir. Bu nedenledir ki, idare hukukunda yetkisizlik kural, yetkili olmak istisnadır. Dolayısıyla, yetki devri de istisnai niteliktedir. (A.Y.M. 08/11/2012 tarih ve E:2012/27, K:2012/173)
Öte yandan; yetki kurallarının kamu düzeninden sayılmasının, bu çerçevede istisnai nitelik taşıyıp genişletici yoruma tabi tutulamamasının en pratik sonucu da; idari işlemin yetki unsuru üzerinde idarenin takdir yetkisine sahip olmamasında görülmektedir. Bu sebepledir ki; Kanun hükmü ile bir işi yapmaya yetkili kılınan idarenin kanunda açıkça öngörülmediği sürece bu yetkisinin başka bir idareye devredilmesi söz konusu olamaz. Bu durum doktrinde ve yargı kararlarında "kanunilik kriteri" olarak ifade edilmektedir.
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında; özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin, disiplin yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabii olduğu ve bu çerçecede ilgillilerce, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilerin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4'ü ile 1/2'si arasında maaş kesim cezası tecziyesine yönelik işlemler ile devlet memurluğundan çıkarılmasına gerektirir fiillerin işlenmesi halinde, devlet memurluğundan çıkarılmasına yönelik tesis edilen işlemler ile müdürlük, yöneticilik görevinin üzerinden alınmasına yönelik işlemleri tesis etmeye yetkili makamın, 5580 sayılı Kanun'da yer alan açık düzenleme uyarınca çalışma izni veren "valilik" makamı olduğu görülmekte olup; 5580 sayılı Kanun'da, özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin çalışma izni onay işlemleri ve atama yetkisine bağlı olarak disiplin cezası tesis etme yetkisine sahip "valilik" makamının, gerekli şartların oluşması halinde usulüne uygun olarak anılan yetkinin bir başka makama devrinin mümkün olduğuna ilişkin açıkça bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
18/6/1949 tarih ve 7236 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğü giren 5542 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinin işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan hali uyarınca; Vali, ilde Devletin ve Hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır. Bu sıfatla Valiler, ilin genel idaresinden her Bakana karşı ayrı ayrı sorumludur. Bakanlar, Bakanlıklarına ait işleri için valilere re'sen emir ve talimat verirler. Bakanlar, valiler hakkında Bakanlar Kuruluna taltif ve tecziye teklifinde bulunabilirler. Bakanlıklar ve tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler, il genel idare teşkilatına ait bütün işleri doğrudan doğruya valiliklere yazarlar. Valilikler de illere ait işler için ilgili Bakanlık veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlüklerle doğrudan doğruya muhaberede bulunurlar. Ancak valiler hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisi verebilirler.
Burada, 5580 sayılı Kanun'da, özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin çalışma izni onay işlemleri ve atama yetkisine bağlı olarak disiplin cezası tesis etme yetkisine sahip "valilik" makamının, gerekli şartların oluşması halinde usulüne uygun olarak anılan yetkinin bir başka makama devrinin mümkün olduğuna ilişkin açıkça bir düzenlemeye yer verilmediği hususu tartışmasız olup; 5542 sayılı İl İdaresi Kanunu'nda valilerin hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisi verebileceğine ilişkin düzenleme bulunmaktadır.
Yani; valilik makamının görev ve yetki alanına giren iş ve işlemleri tesis etme yetkisine ilişkin hizmet alanının düzenlendiği Kanun'da, bu yetkinin usulune uygun bir şekilde devredilebileceğine ilişkin hüküm varsa bu hüküm çerçevesinde; hüküm bulunmuyor ise; il idari teşkilatının genel Kanunu'nu niteliğinde olan 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinin 1. fıkrasının (B) bendinde yer alan genel hüküm çerçevesinde, sadece hesabata ve teknik hususlara ilişkin konularda il idare şube başkanlarına imza devri müessesesiyle yetkinin devri mümkün olacağının kabulü gerekmektedir.
Bir başka anlatımla; özel Kanun'da devire yönelik düzenlemenin bulunmadığı hallerde, genel Kanun niteliği haiz 5542 sayılı Kanun, devrin konu bakımından sınırını açıkça çizdiğinden, bu konular dışındaki yetkilerin devri mümkün olmayıp; aynı düzenleme, devredilecek makamı da açıkça belirlediğinden, -mefhum-i muhalefetinden- yetkinin hangi makamlara devredilemeyeceğini de belirlemektedir.
Öte yandan; hangi iş ve işlemlerin teknik ve hesabata ilişkin olduğu hususunun, mevcutta var olan bir imza devrinin hukuken geçerliliği yönünden ayrıca yapılacak hukuki inceleme neticesinde belirleneceği açıktır.
Kısacası; özel öğretim kurumlarında görevli personelin atanması ve bu personelin disiplin işlemleri yönünden, Kanun'da açıkça işlem tesis etmeye yetkili kılanan "valilik" makamının bu yetkisini -5580 sayılı Kanun'da açık hüküm bulunmaması nedeniyle- kaymakamlığa hiçbir şekilde devredemeyeceği; -5542 sayılı Kanun'un 9. maddesinde yer alan düzenleme nedeniyle- il idare şube başkanlıklarına imza devriyle devredilebelecek hususlar dikkate alındığında; söz konusu atama ve disiplin cezası tesis etme yetkisi teknik ve hesabata ilişkin hususlar kapsamında olmadığından Kaymakama da bu yetkinin devrinin mümkün olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Olayda, soruşturma raporunda davacı hakkında idari yönden görevine son verilmesi yolunda getirilen teklif doğrultusunda öğretmenlik ve yöneticilik görevine son verilmesine ilişkin işlemin Akdeniz Kaymakamlığı tarafından tesis edildiği görülmekte olup; Akdeniz Kaymakamı tarafından imzalanan işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.