Danıştay 8. Daire 2021/664 Esas 2022/5114 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2021/664
Karar No: 2022/5114
Karar Tarihi: 23.09.2022

Danıştay 8. Daire 2021/664 Esas 2022/5114 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/664 E.  ,  2022/5114 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2021/664
    Karar No : 2022/5114


    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. … - Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Van ili, Başkale ilçesi, … köyünde geçici köy korucusu olarak görev yapan davacı tarafından, görevine son verilmesine ilişkin Van Valiliği'nin 26/04/2016 olur tarihli işleminin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın, dava açma süresi yönünden değerlendirilmesine ilişkin olarak; Mahkemenin 17/10/2019 tarihli ara kararıyla; davacı tarafından, görevine son verilmesinin ardından göreve iade istemiyle herhangi bir başvuru yapılıp yapılmadığı sorularak varsa bu başvuru dilekçesinin bir örneğinin gönderilmesinin istenildiği, ara karara cevaben gönderilen belgeden; davacı adına herhangi herhangi bir başvuru yapılmadığı, davacı adına yapıldığı ileri sürülen başvurunun ise "…" adlı kişiye ait olduğu, davacının adının "…" olduğu ve … adına atılmış imza ile vekaletname suretinde yer alan davacıya ait imzanın şekli dikkate alındığında, hem isim hem de imza yönünden söz konusu başvurunun davacıya ait olmadığı, bu durumda; davacının göreve iade edilme istemiyle başvuruda bulunduğu 19/03/2018 tarihine göre davanın süresinde açıldığı, davalı idarenin süre hususuna ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek işin esasının incelenmesi gerektiğine, davanın, dava konusu işlemin hukuka uygunluğu yönünden değerlendirilmesine ilişkin olarak; bakılan uyuşmazlıkta; davacıya isnat olunan fiillerle ilgili olarak herhangi bir soruşturma yapılmadığı, ayrıca davacının usulüne uygun savunmasının da alınmadığı; davacıya isnat edilen suç ile ilgili olarak usulüne uygun olarak soruşturma yapılmadan, usulüne uygun savunması alınmaksızın davacının görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, öte yandan; Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olduğu, yapılan yargılama neticesinde hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı maaş farklarının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının davanın açıldığı 12/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; İstinafa konu Mahkeme kararında, davacının isminin … olduğu halde 17/11/2016 tarihli başvurunun ... tarafından imzalandığı, imzanın da vekaletnamedeki imzaya benzemediği gerekçesiyle süre hususu geçilmiş ise de; dava dilekçesinde ve 19/03/2018 tarihli başvuru dilekçesinde de davacının isminin ... olarak yazıldığı, imzanın davacıya ait olmadığının ancak inceleme sonucu ortaya konulabileceği, kaldı ki söz konusu 17/11/2016 tarihli başvuruda isimleri yazılı korucuların davacı ile birlikte aynı tarihli tutanak nedeniyle görevine son verilen korucular olduğunun görüldüğü, bu nedenle davacının 17/11/2016 tarihinde idareye başvurduğu sonucuna varıldığı, bu durumda; davacı tarafından görevine son verilmesine dair dava konusu işlemin davacıya tebliğ edilmediği görülmekle birlikte davacı tarafından işlemin geri alınması talebiyle 17/11/2016 tarihinde Kaymakamlığa başvuruda bulunduğu, en geç bu tarihte işlemden haberdar olduğunun kabulü gerektiği, davacının başvurusu üzerine idare tarafından davacıya tebliğ edilmiş bir ret işlemi bulunmadığından zımnen reddedildiği 16/01/2017 tarihinden itibaren dava açma süresi olan 60 gün içerisinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 25/05/2018 tarihinde açılan işbu davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, Van 2. İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkilinin idareye başvuruda bulunmadığı, idare tarafından dosyaya sunulan belgedeki imzanın müvekkiline ait olmadığı, müvekkiline dava konusu işlemin Anayasaya ve hukuka uygun şekilde tebliğ edilmediği, bu nedenle dava açma sürelerinin işlemeyeceği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince, davacı vekili tarafından müvekkilince yapıldığı kabul edilmeyen, idareye başvuru tarihinden itibaren dava açma süresinin başladığı kabul edilerek davanın süre aşımı yönünden reddine karar verildiği, Bölge İdare Mahkemesince de, ilgili karara ilişkin istinaf isteminin reddine karar verildiği, söz konusu kararlarda dayanılan idareye başvuru dilekçesindeki davacı asıla ilişkin imzaya itiraz edildiği, idareye başvuru yapılmadığı iddialarının ileri sürüldüğü görülmüştür.
    Davacının geçici güvenlik korucu olarak görev yaptığı, yaptığı vazifenin gereği olarak operasyona katılma, nöbet tutma gibi sorumluluklarının bulunduğu, yaptığı koruculuk hizmeti karşılığı aylık maaş aldığı, vazifelerini yerine getirmemesi halinde soruşturma ve idari yaptırımla karşılaştığı hususları göz önüne alındığında; 26/04/2016 tarihinde görevine son verilen davacı geçici güvenlik korucusunun, kendisine dava konusu işlem tebliğ edilmese dahi, görevine son verilmesi işleminden en geç maaş alamadığı 15/05/2016 tarihinde haberdar olduğunun kabul edilmesi, bu tarihten itibaren davacı tarafından idareye başvuru yapılması veya dava açılması gerektiği, bu tarihlerden çok sonra 25/05/2018 tarihinde açılan davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu durumda temyizen incelenen Bölge İdare Mahkemesi kararı neticesi itibarıyla usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle,
    1. Temyiz isteminin reddine,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, davacının adli yardım istemi Mahkeme aşamasında kabul edildiğinden, temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin davacıdan tahsili için Mahkemesince ilgili merciine müzekkere yazılmasına, varsa posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından ilgili tarafa iadesine,
    4. Kesin olarak, 23/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara