Esas No: 2020/2959
Karar No: 2022/3496
Karar Tarihi: 03.10.2022
Danıştay 3. Daire 2020/2959 Esas 2022/3496 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2020/2959 E. , 2022/3496 K.Özet:
Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, tüzel kişiliği sona eren bir şirketin kanuni temsilcisi olan davacıya vergi ve ceza ödemeleri için ödeme emirleri düzenlenmiştir. Ancak, tüzel kişiliği sona eren şirketin tasfiye işlemi tamamlanmadığı için vergi ve ceza ödemelerinin davacı tarafından yapılabileceği hukuki olarak mümkün değildir. Bu nedenle, Vergi Mahkemesi tarafından ödeme emirleri iptal edilmiştir ve Bölge İdare Mahkemesi de bu kararı onamıştır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesi ile tüzel kişi tasfiyesi konusu açıklanmıştır. Bu kanunun 9. fıkrası ise tasfiye edilmiş tüzel kişiliklerin önceden salınmış vergi ve cezalarının kanuni temsilci tarafından ödenebileceğini belirtmektedir. Ancak, davacının temsilcisi olduğu şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olduğu halde de tasfiye edilmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacı adına tarh edilen vergi ve cezalar hukuka uygun değildir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesine 7103 sayılı Kanun'un 9. maddesi ile eklenen 21/03/2018 tarihli fıkra, tüzel kişi tasfiyesi konusundaki düzenlemelerin eksikliğini gidermiştir.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2959
Karar No : 2022/3496
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca 19/10/2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliği sona eren … İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinin kanuni temsilcisi sıfatıyla 2011 ve 2014 yıllarının muhtelif dönemleri için re'sen salınan kurumlar vergisi, katma değer vergisi, geçici vergi ve kesilen vergi ziyaı cezası ile hesaplanan gecikme faizinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve …ile … tarih ve …, …, … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emri içeriği bir kısım vergi ve cezalara yönelik olarak düzenlenen ihbarnamelerin davacının adreste bulunmadığından bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'ndaki tebligatla ilgili düzenlemelere uyulmaksızın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre mahalle muhtarına imzalatılmak ve haber kağıdı kapıya yapıştırılmak suretiyle tebliğ edildiği dikkate alındığında, ortada usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligattan ve kamu alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceği, bazı ihbarnamelere ilişkin tebliğ alındılarının, Mahkemelerince verilen ara kararıyla istenilmesine karşın davalı idarece dosyaya ibraz edilmediği, diğer ihbarnamelere ilişkin olarak da 213 sayılı Kanun'un 102. maddesinde belirtilen usullere uygun biçimde düzenlenmiş bir tebliğ alındısı bulunmadığından ilanen tebliğin usulsüz olduğu dolayısıyla davacının kanuni temsilci sıfatıyla takibi için gerekli koşulların oluşmadığı gerekçesiyle ödeme emirleri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mükellefin adresini değiştirmiş olması nedeniyle bulunamamış olması halinde posta memuru tarafından yapılan tespitin tutanak haline getirilmesinin gerekli olmadığı, tebliğ evrakının aynı adrese tekrar tebligata çıkılmaksızın ilanen tebliği yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca 19/10/2015 tarihinde ticaret sicilinden re'sen kaydı silinen … İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinin kanuni temsilcisi olan davacı adına takdir komisyonu kararlarına istinaden 2011 ve 2014 yıllarının muhtelif dönemleri için salınan vergi ve kesilen cezaların tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Tasfiye" başlıklı 17. maddesinde tasfiyeye giren şirketler için tasfiye dönemleri, tasfiye beyannamelerinin verilmesi, tasfiye kararının tespiti ve tasfiye memurlarının sorumluluğu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş, maddeye 5904 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrayla, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona ermektedir. Ticaret silicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden koruma istemesi mümkün değildir. Bu nedenle tasfiye edilerek tüzel kişilikleri sona eren kurumlar vergisi mükellefleri adına, tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sona eren ve bu nedenle borçlandırılmasına hukuken imkan bulunmayan kurumların hukuksal varlığının devam ettiği dönemlere ait olup, ikmalen veya re'sen tarhı gereken vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulacaklar konusundaki hukuki boşluk, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine eklenen ve yukarıda kuralına yer verilen 9. fıkra ile giderilmiştir.
Buna göre; tüzel kişi kanuni temsilcisinin tasfiyesi tamamlanmış ve ticaret sicilinden kaydı silinmiş tüzel kişiler adına 03/07/2009 tarihinden itibaren yapılacak tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tarhiyatların muhatabı olabileceği, başka bir ifadeyle söz konusu tarhiyatların müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden biri adına yapılabileceği açıktır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, tarhiyatın doğrudan kanuni temsilciler adına yapılabilmesi, asıl mükellefin tasfiye edilmesi ve tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinmiş olması koşuluna bağlanmıştır.
Tasfiye ve iflas hallerinde ticaret şirketlerinin mükellefiyetlerinin sona erdirilmesinde süreç; Türk Ticaret Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunundaki işlemler yerine getirilerek, tasfiye edilme veya iflasın kapanması tescil ve ilan edildikten sonra, tüzel kişiliğin ticaret sicili kayıtlarından terkin edilmesiyle gerçekleşmektedir.
Ancak davacının kanuni temsilcisi olduğu … İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi 'nin tüzel kişiliğinin, 19/10/2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmek suretiyle 6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesine istinaden ticaret sicilinden re'sen kaydı silinerek sona erdiği, yani 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 9. fıkrasında yer verilen tasfiye süreci takip edilerek tasfiyesinin sonlandırılmadığı görülmektedir.
Bu durumda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi kapsamında ticaret sicil kaydının re'sen silinmesi nedeniyle 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen tasfiye koşulu gerçekleşmeden şirketin kanuni temsilcisi olan davacı adına tarh edilen vergiler ile kesilen cezaların hukuka aykırı olduğu dikkate alındığında, ortada ödeme emriyle takip edilebilecek kamu alacağının varlığından bahsedilemeyeceğinden yazılı gerekçeyle dava konusu ödeme emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
Nitekim Yasa Koyucu tarafından, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrası kapsamına girmeyen tüzel kişilerin tüzel kişiliklerinin veya tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin sona ermesi halinde, sona erme tarihinden önceki dönemlere ilişkin her türlü, vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminde uygulanacak düzenleme eksikliği, 213 sayılı Vergi Usul Kanun'nun 10. maddesine 7103 sayılı Kanun'un 9. maddesi ile eklenen 21/03/2018 tarihinde yürürlüğe giren fıkra ile giderilmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 03/10/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.