Danıştay 13. Daire 2022/2912 Esas 2022/3587 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2022/2912
Karar No: 2022/3587
Karar Tarihi: 10.10.2022

Danıştay 13. Daire 2022/2912 Esas 2022/3587 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/2912 E.  ,  2022/3587 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2022/2912
    Karar No:2022/3587


    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … A.Ş.
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1. … Bakanlığı
    VEKİLİ : …
    2. ….A.Ş. (…) Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2009 yılı Aydınlatma Bedellerinin Dağıtım Şirketlerine Ödenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Genelgesi'nin 8. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemenin yargı kararı ile iptal edildiğinden bahisle anılan dönemde yapılan ödemelerin gecikme faizine karşılık olarak toplam 3.157.103,76-TL'nin 1.157.103,76-TL'lik kısmının (ıslah dilekçesiyle 3.250.114,25-TL olarak artırılmıştır.) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 51. maddesi uyarınca hesaplanacak gecikme zammıyla birlikte davalı idarelerce ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; olayda, idari işlemden doğan bir zararın söz konusu olduğu, bu zararın, şirketlerce kesilmiş faturaların son ödeme tarihlerinin aşılması hâlinde herhangi bir kurum/kuruluşa gecikme faizi tahakkuk ettirilmeyeceğine yönelik genelge hükmünün yargı kararı ile iptal edilmesi neticesinde, zamanında yapılmayan aydınlatma bedeli ödemelerinin faiz hesaplanmaksızın yapılması nedeniyle davacının uğradığı değer kaybı eksikliğinden, başka bir ifadeyle faizden ibaret olduğu; davacının aydınlatma bedellerinin zamanında ödenmemesi dolayısıyla uğradığı maddi zararının karşılanması gerektiği, bu nedenle, davacının geç ödenen aydınlatma bedeline faiz ödenmesi gerektiği; uyuşmazlığın çözümü, hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, Mahkemelerinin 20/10/2020 tarihli ara kararıyla dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen 22/03/2021 tarihli raporun taraflara tebliğ edildiği, bilirkişi raporunda özetle, geç ödenen üç adet faturanın üçer aylık periyotlarda 45 günlük makul süre eklenerek yapılan hesaplamalara göre gecikme faizi ve KDV toplamından oluşan alacak tutarının, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'a göre ticari temerrüt faiz oranları üzerinden hesaplandığında 3.171.560,49-TL; 6183 sayılı Kanun'a göre gecikme zammı oranları üzerinden hesaplandığında ise 5.250.114,25-TL olduğu yönünde görüş belirtildiği, davacı vekili tarafından sunulan 05/04/2021 kayıt tarihli dilekçe ile de talep edilen miktarın 3.250.114,25-TL'ye yükseltildiği, davalı idareler tarafından bilirkişi raporuna yapılan itirazlar yerinde görülmeyerek raporun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu sonucuna varıldığı, bu durumda, aydınlatma bedeli ödemesinin geç yapılması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 3.157.103,76-TL'nin 2.000.000,00-TL'sinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle … İdare Mahkemesi'nde dava açıldığı, anılan Mahkemenin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla, davacının talebiyle bağlı kalınarak toplam 2.000.000,00-TL'nin davalı idarelerce ödenmesine karar verildiği, bilirkişinin hesaplamış olduğu 45 günlük makul süre de hesaba katılarak 6183 sayılı Kanun'a göre gecikme zammı oranları uygulandığında, 3.171.560,49-TL olarak belirlenen miktarın, … İdare Mahkemesi kararı ile hükmolunan 2.000.000,00-TL'nin düşülmesiyle kalan 1.171.560,49-TL'nin davalı idarelerce davacıya ödenmesi gerektiği;
    Davalı idarelerce ödenmesine karar verilen bu tutara faiz yürütülüp yürütülemeyeceği ve yürütülecek ise bu faizin oranına ve başlangıç tarihine gelince, davacının zararının, vadesinde ödenmeyen aydınlatma bedelinden kaynaklandığı ve talep edilenin faiz alacağı olduğu; nitekim, dava dilekçesinde açıkça ödenmesi talep edilen bu zararın geç ödemeden kaynaklı faiz alacağı olduğunun belirtildiği, faizin, asıl alacağa bağlı fer'i nitelikte bir hak olduğu, kişilerin hak etmiş oldukları alacakları zamanında alamamaları nedeniyle söz konusu paradan mahrum kaldığı süreye ve belli bir orana bağlı olarak hesaplanan bir karşılık olduğu; ancak, faize faiz yürütülmesinin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 121. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca mümkün olmadığı, dolayısıyla, açıkça faiz alacağından kaynaklanan bu tazminat için tekrar işletilecek faizin de hukuka aykırı olacağı sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle, 1.171.560,49-TL tutarındaki tazminatın ödenmesi isteminin kabulüne, 2.078.553,76-TL tutarındaki tazminatın ödenmesi istemi yönünden davanın reddine, ödenmesine karar verilen tutara faiz işletilmesi talebinin ise reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; davacı tarafından, İdare Mahkemesi'nce ödenmesine karar verilen tutara faiz işletilmesi isteminin reddine ilişkin kısım yönünden, davalı idarelerce ise davanın kabulüne ilişkin kısım yönünden istinaf başvurusunda bulunulduğu; TEDAŞ'ın toplulaştırılmış faturaları takip eden ay içinde Hazine Müsteşarlığı'na ilettiği, Hazine Müsteşarlığı'nın da fatura tutarlarını en geç on sekiz gün sonra TEDAŞ hesabına aktardığı dikkate alındığında, mevzuatta herhangi bir süre şartı yer almaması ve genel aydınlatma bedellerinin ödenmesine ilişkin uygulamanın ilk kez yapılıyor olması da göz önünde bulundurulduğunda, somut olayda Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 16/04/2013 tarih ve E:2009/7202, K:2013/1086 sayılı kararında belirtildiği şekilde bir belirsizlik ve gecikmeye sebebiyet verildiğinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla TEDAŞ'ın toplulaştırılmış faturaları Hazine Müsteşarlığı'na iletmesinde ve Hazine Müsteşarlığı'nca fatura bedellerinin davacı adına tahakkuk ettirilip TEDAŞ hesabına aktarılmasında geçen sürelerin makul olduğu sonucuna varıldığı, Hazine Müsteşarlığı'nca TEDAŞ hesabına aktarıldıktan sonra TEDAŞ tarafından davacı hesabına yapılan ödemelerin ise Genelge'de öngörüldüğü üzere üç iş günü içinde gerçekleştiği hususunda herhangi bir tartışma bulunmadığı, bu itibarla, Genelge'nin çıkarılmasından önce davalı idarelerce davacıya herhangi bir ödeme yapılmasının hukuken mümkün olmadığı, bu süreçte idarelere atfedilebilecek bir gecikmeden de söz edilemeyeceği, Genelge'nin çıkarılmasının ardından 2009 yılı genel aydınlatma bedellerine ilişkin davacı ve davalı idareler arasında yürütülen sürecin de makul sürelerde gerçekleştiği ve Hazine Müsteşarlığı'nca TEDAŞ hesabına aktarılan genel aydınlatma bedellerinin TEDAŞ tarafından Genelge hükmü doğrultusunda üç iş günü içinde davacının hesabına yatırıldığı hususları dikkate alındığında, 2009 yılına ilişkin genel aydınlatma bedellerinin davacıya geç ödenmiş olması durumundan ve dolayısıyla söz konusu bedellerin geç ödendiğinden bahisle davacının gecikme faizi alacağının bulunduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda, davacının, aydınlatma bedellerinin zamanında ödenmemesi dolayısıyla uğradığını ileri sürdüğü maddi zararının (gecikme faizi niteliğinde) 1.157.103,76-TL'lik (ıslah dilekçesiyle 3.250.114,25-TL olarak arttırılmıştır.) kısmının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davada, 1.171.560,49-TL tutarındaki zararın ödenmesine hükmedilmesi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Öte yandan, İdare Mahkemesi'nce, 2.078.553,76-TL tutarındaki tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de anılan tutarın bakılan davada davacı tarafından talep konusu edilmediği görüldüğünden bu kısım yönünden davanın reddine yönelik olarak kurulan hükmün kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun reddine, davalı idarelerinin istinaf başvurularının ise kabulüne, anılan Mahkeme kararının davanın kabulüne ilişkin kısmının kaldırılmasına, esastan incelenen davada, davanın reddine, Mahkeme kararının 2.078.553,76-TL tutarındaki dava konusu edilmeyen tazminat istemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılmasına karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, genel aydınlatmanın dağıtım faaliyetine bağlanmış bir kamu hizmeti olduğu, genel aydınlatma bedelinin bir para borcu olduğu, talebinin ve ödenmesinin mevzuata bağlı olduğu, para borçlarında faiz borcunun, borcun ifa edilmemesi ve borçlunun temerrüde düşmesinden kaynaklandığı, ifası mümkün olan borcun muaccel olmasına rağmen zamanında ödenmemesi durumunda alacaklının ihtarıyla borçlunun temerrüde düştüğü, somut olayda genel aydınlatma faturalarının yerel idareye gönderilmesi ile başlayan süreçte 2009 yılına ilişkin yayımlanan Genelge hükümlerine uygun taleplerle ihtar sonuçlarını doğurduğu, borçluların temerrüde düşürüldüğü, istinaf kararında son ödeme tarihlerinin aşılması ve geç ödeme durumuna ilişkin tespit yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen, ödemenin hangi tarihte veya tarihlerde yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığı gerekçesinde hukukî isabet bulunmadığı, istinaf kararındaki, Genelge çıkarılmadan önce davalı idarelerce herhangi bir ödeme yapılmasının mümkün olmadığı yönündeki gerekçenin borçlar ve sorumluluk hukuku ilkelerini zedelediği, şirketlerine geç ödenen genel aydınlatma bedelleri nedeniyle uğranılan zarara faiz yürütülemeyeceği yönündeki gerekçede hukukî isabet bulunmadığı ileri sürülmüştür.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, davacıya ödemelerin makul sürelerde gerçekleştirildiği, başvuruya dayanak Danıştay kararının, dağıtım şirketlerine yapılacak ödemelerde gecikilmesi durumunda gecikme faizini yasaklayan Genelge kuralının iptaline ilişkin olduğu, davaya konu ödemelerde herhangi bir gecikme olduğuna ilişkin tespit olmadığı, düzenleyici idari işlemlerin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili yıl Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na dayanılarak tesis edildiği, bu nedenle borçlar hukuku ve sorumluluk hukuku ilkelerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
    TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından, geç ödemeler nedeniyle idarelerinin sorumlu tutulamayacağı, Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    ESAS YÖNÜNDEN:
    MADDİ OLAY:
    Hazine Müsteşarlığı'nca 2009 yılına ilişkin olarak hazırlanan Aydınlatma Bedellerinin Dağıtım Şirketlerine Ödenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Genelgesi'nin 8. maddesinin ikinci fıkrası, davacı tarafından açılan dava sonucunda Dairemizin 16/04/2013 tarih ve E:2009/7202, K:2013/1086 sayılı kararı ile iptal edilmiş, bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun (Kurul) 30/12/2015 tarih ve E:2013/4111, K:2015/5683 sayılı kararı ile onanmış, karar düzeltme istemi de Kurul'un 21/03/2018 tarih ve E:2016/4915, K:2018/1120 sayılı kararı ile reddedilerek karar kesinleşmiştir.
    Karar düzeltme isteminin reddi yolundaki Kurul kararının 12/06/2018 tarihinde davacıya tebliğ edilmesi üzerine, 26/07/2018 tarihli dava dilekçesiyle, söz konusu Genelge'nin 8. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemenin yargı kararı ile iptal edildiğinden bahisle anılan dönemde yapılan ödemelerin gecikme faizine karşılık olarak toplam 3.157.103,76-TL'nin 1.157.103,76-TL'lik kısmının (ıslah dilekçesiyle 3.250.114,25-TL olarak artırılmıştır.) 6183 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca hesaplanacak gecikme zammıyla birlikte davalı idarelerce ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." kuralına yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idarî dava türleri; idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; 12. maddesinde, "İlgililer haklarını ihlâl eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay'a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması hâlinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu hâlde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır." kuralına yer verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Taleple bağlılık ilkesi" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında, "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." kuralı yer almıştır.
    26/07/2008 tarih ve 26948 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5784 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 9. maddesi ile mülga 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na Geçici 17. madde eklenmiş olup anılan maddede, dağıtım şirketinin, dağıtım bölgesinde ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde otoyollar hariç, kamunun genel kulanımına yönelik cadde ve sokak aydınlatmasından ve bunlara ait gerekli ölçüm sistemlerinin tesis edilmesi ve işletilmesinden sorumlu olduğu, bu tür aydınlatmaya ve trafik sinyalizasyonlarına ait tüketim giderlerinin 01/01/2009 ilâ 31/12/2015 tarihleri arasındaki dönem için Hazine Müsteşarlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanacağı belirtilmiş, aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı, aydınlatma payının belirlenmesi, ölçüme ilişkin teknik esaslar ile ödemeye, kesinti yapılmasına, uygulamaya ve denetime ilişkin esas ve usullerin Bakanlık ve Hazine Müsteşarlığı'nın görüşleri alınmak suretiyle Kurul tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
    2009 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu'nun E Cetvelinin 10. maddesinde, 20/02/2001 tarih ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun Geçici 17. maddesi gereğince Hazine Müsteşarlığı tarafından ödenecek genel aydınlatma giderlerinin, gider tahakkukunu izleyen ay içerisinde elektrik dağıtım şirketlerince TEDAŞ'a gönderilecek faturaların TEDAŞ tarafından onaylanmış icmallerinin Hazine Müsteşarlığı'na ulaşmasını takiben, Hazine Müsteşarlığı bütçesinin 07.82.31.00-06.4.0.00-1-05-1 tertibindeki ödenekten, anılan Kanun uyarınca yürürlüğe konulacak Yönetmelik ile belirlenecek usul ve esaslar dahilinde, ilgili dağıtım şirketlerine aktarılmak üzere TEDAŞ'a ödeneceği öngörülmüştür.
    10/07/2009 tarih ve 27284 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Aydınlatma Yönetmeliği'nin Geçici 1. maddesinde, kamunun genel kullanımına yönelik meydan, bulvar, cadde ve sokakların aydınlatılması ile trafik sinyalizasyonlarına ait tüketim giderlerinin, ödemeye ilişkin Hazine Müsteşarlığı'nca belirlenecek esaslar çerçevesinde, 01/01/2009 ilâ 31/12/2015 tarihleri arasındaki dönem için Hazine Müsteşarlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanacağı, 01/01/2016 tarihinden itibaren aydınlatma giderlerinin ilgili mevzuat hükümlerine göre tahakkuk ve tahsil edileceği kuralına yer verilmiş, 01/01/2009 ilâ 31/12/2015 tarihleri arasında Hazine Müsteşarlığı'nın, gerekli görmesi hâlinde, aydınlatma giderlerinin tespitine yönelik denetim yapabileceği veya yaptırabileceği, bu dönem zarfında dağıtım şirketlerinin, istenen bilgi ve belgeleri Hazine Müsteşarlığı'na vermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.
    Hazine Müsteşarlığı'nca bu kapsamda 2009 yılına ilişkin olarak hazırlanan Aydınlatma Bedellerinin Dağıtım Şirketlerine Ödenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Genelgesi'nin 5. maddesinde, dağıtım şirketlerinin belediye veya il özel idaresine muhatap usulüne uygun olarak üç aylık periyotlarla düzenledikleri faturaları, faturanın düzenlendiği ayı takip eden ay içerisinde TEDAŞ'a iletecekleri; 6. maddesinde, TEDAŞ'ın bu faturalara ilişkin olarak gerekli fiyat ve miktar denetimini ve genel fatura düzenleme esasları çerçevesindeki denetimi 01/01/2009 tarihinden önce genel aydınlatma bedeline esas olarak düzenlenmiş faturaları da dikkate alarak gerçekleştireceği, bu kapsamda eksik ya da hatalı bildirim tespiti hâlinde faturanın gerekçesi ile birlikte ilgili dağıtım şirketine iade edileceği, faturası iade edilen dağıtım şirketinin TEDAŞ'ın itirazı kapsamında gerekli fiyat ve miktar düzeltmesini 5 iş günü içinde tamamlayarak düzeltilmiş faturayı TEDAŞ'a göndereceği; 7. maddesinde, TEDAŞ'ın dağıtım şirketi tarafından kendisine gönderilen faturaları toplulaştırarak Hazine Müsteşarlığı'na göndereceği; 8. maddesinde, Müsteşarlığın TEDAŞ tarafından kendisine iletilen miktarı esas alarak belgede yer alan tutarı ilgili TEDAŞ aracı hesabına aktaracağı; 9. maddesinin birinci fıkrasında, Müsteşarlık tarafından TEDAŞ'a aktarılan tutarın en geç 3 iş günü içinde genel aydınlatma bedellerinin ödenmesi amacıyla dağıtım şirketlerine kesilen faturalara eşit yüzdelerle paylaştırılacağı ve geçici maddede, ilk uygulama döneminin 01/01/2009-30/06/2009 dönemine ait tüketim bedellerini kapsayacağı kurala bağlanmıştır.
    HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
    İdarî yargı yerlerince verilen idarî işlemin iptali kararları, idarî davaya konu edilen idarî işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırarak, idarî işlemden önceki hukukî durumun geri gelmesini sağlar.

    Kamu idareleri, görmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerini yürütürken hukuka uygun biçimde hareket etmek zorunda olup, hukuka aykırı işlem veya eylemlerden dolayı kişilerin uğradıkları zararları Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca tazmin etmek zorundadırlar.
    Faizle para borçları arasında sıkı bir ilişki olup, faiz, hukukî niteliği itibarıyla alacaklının talep etmeye yetkili olduğu bir miktar parayı kullanmaktan belirli bir süre mahrum kalması nedeniyle, mahrum kaldığı zaman içinde meydana gelen zararına karşılık kendisine ödenmesi gereken ve asıl alacağa bağlı fer'i bir haktır. Talep etmeye yetkili olduğu bir miktar parayı kullanmaktan mahrum kalan ilgili mahrum kaldığı süre için faiz uygulanmasını isteme hakkına sahip olmakla birlikte, bu kaybın veya yoksun kalınan kazancın idareden istenebilmesi için idarenin doğrudan veya dolaylı bir kusurunun bulunması da kural olarak aranmaz.
    Hukuka aykırı işlem nedeniyle yoksun kalınan maddî hakların karşılanmasının zaman içinde gecikmesi ve bu gecikmeden doğan zararın karşılanması için 3095 sayılı Kanun uyarınca faiz uygulanması gerekmektedir.
    Genelge'nin 8. maddesinin, şirketlerce kesilmiş faturaların son ödeme tarihlerinin aşılması hâlinde herhangi bir kurum/kuruluşa gecikme faizi tahakkuk ettirilmeyeceği yönündeki ikinci fıkrasına yönelik davacı tarafından açılan dava sonucunda, Dairemizin 16/04/2013 tarih ve E:2009/7202, K:2013/1086 sayılı kararı ile anılan kural iptal edilmiş, Danıştay İdarî Dava Daireleri Kurulu'nun 30/12/2015 tarih ve E:2013/4111, K:2015/5683 sayılı kararı ile anılan karar onanmış, karar düzeltme istemi de Kurul'un 21/03/2018 tarih ve E:2016/4915, K:2018/1120 sayılı kararı ile reddedilerek karar kesinleşmiştir.
    Dairemizin mezkûr kararında da belirtildiği üzere, gecikme faizi, para borcunu vadesinde ödemeyerek temerrüde düşen borçlunun ödemesi gereken bedeldir. Borcun tarafı olan kişinin kamu kurumu veya özel kişi olması açısından herhangi bir fark bulunmamaktadır. Aydınlatma bedeli açısından da faturanın son ödeme tarihi, yani vadesi geçtikten sonra dağıtım şirketince faiz tahakkuk ettirilememesi, borcun zamanında ödenmesi ile ödenmemesi arasındaki farkın ortadan kalkmasına ve böylelikle geç ödemelere zemin hazırlayabilecektir. Ayrıca Bütçede bu hususta bir ödenek bulunmaması, kamu kurumlarını, taahhütlerini yerine getirmemekten dolayı hukukî müeyyidelerin uygulanmasından muaf hâle getirmemektedir. Son ödeme tarihinin aşılması nedeniyle temerrüde düşen borçlunun gecikme faizi ödemesi, alacaklının edime geç ulaşması nedeniyle öngörülebilir bir sonuçtur.
    Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 13/02/2009 tarihinden itibaren dağıtım bölgesinde, ilgili aylara ait otoyollar hariç kamunun genel kullanımına yönelik cadde ve sokak aydınlatmasına ve trafik sinyalizasyonuna ait ölçümü yapılmış tahakkukların fatura adetleri de belirtilerek Hazine Müsteşarlığı'ndan talep edildiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, 4628 sayılı Kanun'un Geçici 17. maddesi uyarınca mevzuat düzenlemelerinin 24/07/2009 tarihi itibarıyla tamamlanması üzerine, TEDAŞ Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı toplantısında, Genelge'de tanımlanan görevlere ilişkin kararlar alındığı ve bu kararların tüm ilgili birimlere gönderildiği, davacı tarafından TEDAŞ'a yapılan 28/08/2009 tarihli başvuru ile 2009 Ocak ayı itibarıyla düzenlenen genel aydınlatma faturalarına ait listelerin onaylanarak Hazine Müsteşarlığı'na iletilmesinin istendiği, TEDAŞ ve davacı arasında faturalarla ilgili uygulanacak yöntem hususundaki yazışmaların ardından TEDAŞ'ın 01/01/2009-30/06/2009 dönemine ilişkin tüm dağıtım şirketlerine ait toplulaştırılmış faturaları … tarih ve … sayılı yazı ile Hazine Müsteşarlığı'na ilettiği ve sürecin ilerlediği;
    Öte yandan, davacı tarafından, 2009 yılı Genelgesi'nin iptali istemiyle açılan davada, Dairemizce verilen 16/04/2013 tarih ve E:2009/7202, K:2013/1086 sayılı kararın, İdarî Dava Daireleri Kurulu'nca onanması sonrasında açılacak tam yargı davasına esas olmak üzere 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı'na 05/09/2016 tarihli yazıyla başvurularak, 2009 yılı Genelgesi uyarınca gecikme zammı alacağı olarak 3.157.103,76-TL tutarın banka hesabına yatırılmasının istenildiği; bu başvuruya cevap verilmeyerek reddedilmesi üzerine bu sefer 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 12. maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı'na 27/12/2016 tarihli yazıyla sulh olma talebiyle aynı konuda yeniden başvuruda bulunulduğu; Müsteşarlık'ça, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 12. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca sulh başvurusu 60 gün içinde sonuçlandırılmayarak başvurunun 25/02/2017 tarihinde reddedilmiş sayıldığından bahisle, geç ödenen aydınlatma bedelinin faizinin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile anılan dönemde yapılan ödemelerin gecikme faizine karşılık olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 2.000.000,00-TL'nin 6183 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca hesaplanacak gecikme zammıyla birlikte davalı idarelerce ödenmesine karar verilmesi istemiyle … İdare Mahkemesi'nde dava açıldığı; … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla, aydınlatma bedeli ödemesinin geç yapılması nedeniyle davacının talebiyle bağlı kalınarak toplam 2.000.000,00-TL tutarındaki zararın yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce ödenmesine karar verildiği; davalı idarelerce istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla, davalı idarelerin istinaf başvurularının kabulüne, anılan Mahkeme kararının kaldırılmasına, esastan incelenen davada, davanın reddine karar verildiği; davacının temyiz başvurusu üzerine Dairemizin 07/04/2022 tarih ve E:2022/482, K:2022/1549 sayılı kararıyla, davacının temyiz istemi kabul edilerek davanın reddi yolundaki anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilerek dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderildiği ve anılan İdari Dava Dairesi'nin 2022/790 esas sayılı dosyasına kaydedildiği anlaşılmaktadır.
    Aydınlatma bedellerinin ödenmesine ilişkin mevzuatın tamamlanmaması nedeniyle davacı şirkete ödenmesi gereken bedellerin zamanında ödenmemesinden kaynaklanan sorumluluğun ortadan kalktığı kabul edilemeyeceğinden ve aksi yaklaşım mevzuatın gecikmesinden kaynaklanan zararı davacıya yüklemek anlamına geleceğinden, davacı tarafından başvuruya dayanak alınan Dairemizin mezkûr karar gerekçesi ile bu davada davacı tarafından istinaf isteminde bulunulmayarak kesinleşen kısım (2.078.553,76-TL tutarındaki istem yönünden) ve davacı tarafından söz konusu zararın tazmini istemiyle açılan diğer davada Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi'nce verilecek karar da dikkate alınmak ve taleple bağlılık ilkesi gözetilmek suretiyle 2009 yılı aydınlatma bedellerinin davacıya ödenmesinin gecikmesinden kaynaklanan zararın hesaplanarak yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla, tazminat isteminin kısmen kabulü, davanın kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının, kabule ilişkin kısmına yönelik davalı idarelerin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısım yönünden de davanın reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.
    Bölge İdare Mahkemesi'nce, İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında 2.078.553,76-TL tutarındaki tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de anılan tutarın bakılan davada, davacı tarafından talep konusu edilmediği gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddine yönelik olarak kurulan hükmün kaldırılması gerektiği yönünde değerlendirmede bulunulmuşsa da, davacı tarafından 1.157.103,76-TL'nin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, 05/04/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle talep edilen miktarın 3.250.114,25-TL'ye yükseltildiği, İdare Mahkemesi'nce de bu miktar dikkate alınmak suretiyle 1.171.560,49-TL tutarındaki tazminatın ödenmesi isteminin kabulüne karar verildiği, kalan kısım yönünden (3.250.114,25-1.171.560,49=2.078.553,76-TL) ise davanın reddine karar verildiği görülmüştür.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
    2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle tazminat isteminin kısmen kabulü, davanın kısmen reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmına yönelik davalı idarelerin istinaf başvuruların kabulü ile kararın kabule ilişkin kısmının kaldırılması ve bu kısım yönünden de davanın reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    3. Kullanılmayan … -TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
    4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 10/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara