Çocuğun nitelikli cinsel istismarı - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2020/2934 Esas 2021/4327 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/2934
Karar No: 2021/4327

Çocuğun nitelikli cinsel istismarı - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2020/2934 Esas 2021/4327 Karar Sayılı İlamı

14. Ceza Dairesi         2020/2934 E.  ,  2021/4327 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
    HÜKÜM: Mahkumiyet

    İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
    Muhakeme safahatını yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, iddia ve savunma ile tüm delillerin eksiksiz olarak kararda gösterildiği, hükmedilen cezanın nevi ve miktarı itibarıyla kanuni sınırlar içinde tayin edildiği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk müdafisinin yerinde görülmeyen temyiz talebinin reddiyle hükmün ONANMASINA, 16.06.2021 tarihinde üye ..."ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Tashih edilen yaşı itibariyle suç tarihinde 15 yaşından küçük mağdurenin 2006-2009 yılları arasında ağabeyi sanık ... tarafından kimsenin bulunmadığı zamanlarda evlerinde, diğer zamanlarda ise evlerinin yakınında bulunan tandır evine götürülerek zorla ve birden fazla surette nitelikli cinsel istismara maruz kaldığı iddiasıyla,
    Yine mağdur ile aralarında gönül ilişkisi bulunan ..."ın ise 2009 yılı Ekim-Kasım aylarında ve 2010 yılı Nisan-Mayıs aylarında mağdureye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla açılan ve birleştirilerek görülen dava konusu olayda;
    Mağdure ..."ın 03/05/2010 günü İstanbul ilinde çalışmaya giden ağabeyi sanık ..."ün köye döneceğini öğrenmesi üzerine aynı tarihli dilekçe ile Çatak C. Başsavcılığına müracaat ederek sanığın kendisini ilkokul yıllarından beri nitelikli istismarda bulunduğunu, eylemlerin zorla gerçekleştiğini, eylem sırasında iple bağladığını, karşı koyduğunda dövdüğünü, hatta bundan dolayı sağ bacağının üst kısmında yara izi kaldığını, korkusundan kimseye anlatamadığını, psikolojisinin bozulduğunu bundan dolayı tedavi de gördüğünü ifade ettiği,
    Mağdurenin anne ve babasının aynı gün alınan beyanlarında mağdurenin ... isimli bir kişiyle görüştüğünü, kızlığının bu kişi tarafından bozulmuş olabileceğini söylemeleri üzerine alınan aynı tarihli ek beyanında ise; ... ile bir yıldır sosyal anlamda arkadaşlık yaptığını, iddia ettiği eylemlerle ..."in ilgisinin bulunmadığını söylediği,
    Bu kez mağdurenin 20/12/2010 günlü dilekçesi ve aynı tarihli beyanında ise özetle; ... ile babasının verdiği ikinci el telefonda numarası kayıtlı olan sanık ..."e çağrı atarak konuşmaya başladıklarını, sonraki dönemlerde psikolojik rahatsızlığı nedeniyle Van iline geldiği zamanlarda ilki 2009 yılı nisan-mayıs ayları olmak üzere yüz yüze de görüşmeye başladığını, sanık ..."i başlarda bekar olarak bildiğini, evli olduğunu sonradan öğrendiğini, ... isimli bir arkadaşına ait evinde cinsel ilişkide bulunduklarını, sanığın kendisine ... numaralı GSM hattını aldığı ve o tarihten sonra bu hat üzerinden görüşmelerini sürdürdüklerini, kendi karısından boşanmasa bile kendisi ile evlenmek istediğini, ara ara kendisine para da verdiğini, karısından boşanmasını sağlayacak muska yazması için tanık ... ile görüştüğünü, ilerleyen zamanda sanık ..."ın telkinleri ile ağabeyi ... hakkında iftiralarda bulunduğunu, gerçekte sanık ..."ün kendisine karşı bir eyleminin bulunmadığını söylemiş, duruşmalardaki ifadelerinde ise 20/12/2010 günlü beyanını tekrar ettiği görülmüştür.
    Ailenin diğer fertleri olan tanıklarca mağdurenin ilkokul yıllarında duvardan düşerek yaralandığını, bacağındaki yaralanmanın bu esnada meydana geldiğini ifade etmişler, ayrıca bu olaydan sonra depresif ve anksiyete belirtileri ile psikolojik tedavi görmeye başladığı belirli dönemlerde yatarak tedavisinin yapıldığı da ifade edilmiştir.
    Mağdurenin 03/05/2010 günü alınan raporunda kendisinde darp ve cebir izi bulunmadığı, hymen perfore, vajen ve çevresinde taze skar, yara veya lezyon bulunmadığı belirtilmiş, 07/06/2010 ve 06/04/2011 günlü raporlarda ise "Depresif Anksiyete belirtileri nedeniyle ayakta ve yatarak tedavi gördüğü, beyanlarına itibar edilebileceği belirtilmiştir.
    Öte yandan; beş kişilik uzman hekimlerce hazırlanan raporda ise; "hastanın kendisi ile yapılan görüşmede abisi tarafından cinsel istismara uğramadığını ..."ı korumak amacıyla daha önceden bu şekilde ifade vermiş olduğunu, hastanın yapılan ruhsal muayenesinde; öz bakımının iyi olduğu rahat görünümde olduğu, görüşme sırasında çelişkili ifadeler kullandığının tespit edildiği, hastada ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede psikopatolojiye rastlanmadığı gerekçesiyle şahsın mağduru olduğu iddia edilen olay nedeniyle TCK 103/6 maddesi kapsamında beden veya ruh sağlığını bozacak derecede psikopatolojiye rastlanmadığı belirtilmiştir.
    Mağdurenin 03/05/2010 tarihinde adli makamlara yaptığı müracaat üzerine alınan beyanından sonra tüm aşamalardaki ifadelerinin bu beyanı ile çeliştiği, sanık ... aleyhindeki ilk beyanını doğrular nitelikte delil bulunmadığı gibi, bir kısım olayların gerçekleştiği ileri sürülen tandır evinin evlerine 100-200 metre mesafede değil 3-4 metre mesafede olup bağrılmakla kısık sesle de olsa evlerinden duyulabileceğinin tespit edildiği, mağdurun maruz kaldığı istismarın intikalinin ilk eylemden yaklaşık 4 yıl sonra gerçekleştiği, sanık ..."ün eylemlerin gerçekleştiği söylenen zaman diliminin büyük bir kısmında İstanbul ilinde çalışmakta olup sadece bir kez seçimler dolayısıyla köye geldiği, mağdurun sanık ..."in karısından ayrılıp kendisi ile evlenmesi için tanık ..."dan muska yazmasını istediği ve ... aleyhine tanıklık yapması için de talepte bulunduğu, mağdurun beden veya ruh sağlığını bozacak derecede psikopatolojiye rastlanmadığına dair heyet rapor içeriğine göre;
    Olayın intikal tarzı ve süresi, savunma, tanık anlatımları ile tüm dosya içeriği nazara alındığında mağdurenin aşamalardaki soyut ve çelişkili beyanları dışında sanık ..."ün üzerine atılı suçu işlediğine dair, cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, somut ve ispata elverişle delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine mahkumiyetine yönelik ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken onanmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum.





    Hemen Ara