Esas No: 2019/5551
Karar No: 2021/4682
Karar Tarihi: 23.06.2021
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/5551 Esas 2021/4682 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.10.2018 tarih ve 2017/58 - 2018/239 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : 1-Sanıklar ..., ..TCK"nın314/2, 3713 s. yasanın 5/1,TCK 62, 53/1-2-3, 58/9
delaletiyle 58/6-7, 63 maddeleri uyarınca 7"şer yıl 6"şaray hapis cezasına,
2-Sanıklar ..., .TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1,TCK"nın 62, 53/1-2-3, 58/9 delaletiyle 58/6-7, 63
maddeleri uyarınca 8’er yıl 9’ar ay hapis cezasına,
3-Sanıklar ..., ....’ın TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 221/4-son, 62, 53/1-2-3,
58/9, 63 maddeleri gereğince 3’er yıl 9’ar ay hapiscezasına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine,
Bölge Adliye Mahkemesince sanıklar ..., ..., ..., ..., hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin kesin olarak verilen hükümlerin, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde, diğer sanıklar hakkındaki hükümler olağan süresinde temyiz edilmekle,
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
I-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
İstinaf Mahkemelerinin Türk yargı sistemine dahil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucunun, hem maddi olay hem de hukuki denetim yapacak olan istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken (5271 sy. CMK madde 273/4), incelemesi hukuki denetimle sınırlı (CMK madde 294/2) olan temyiz yolunda; mülga 1412 sayılı CMUK"tan (madde 305.) da farklı şekilde, re"sen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde/layihasında temyiz edenin hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini/temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu (CMK madde 294/1) şart koşmuş ve temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermemesi durumunda; tıpkı başvurunun süresi içinde yapılmaması, hükmün temyiz edilemez olması ya da
temyiz edenin buna hakkı bulunmaması hallerinde olduğu gibi usulüne uygun açılmış bir temyiz davasından bahsedilemeyeceğinden temyiz isteminin reddedilmesini (CMK madde 298) emretmiş (F.Yenisey-A.Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 923, Centel-Zafer Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 826, C.Şahin-N.Göktürk Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 278) olmasına, anılan Kanunun 289. maddesinin, usulüne uygun açılmış bir temyiz davasının "sınırlı inceleme ilkesinin" bir istisnasını teşkil etmesine (F. Yenisey-A. Nuhoğlu, age sh. 905), şartları ve usulü açık bir şekilde ortaya konulmak şartıyla (AİHM Galstyan/Ermenistan Başvuru No; 26986/03 15.01.2007 t.) öngörülen usul şartlarına uyulmaması sebebiyle kanun yolu başvurusunun reddedilmesinin bu hakkın ihlali sonucunu doğurmayacağının (AİHM Sjöö/İsveç Başvuru No; 37604/97) da istikrar kazanmış yargısal kararlarla kabul edilmesine nazaran; sanık ve müdafiinin 25.10.2019 tarihli temyiz dilekçelerinin temyiz sebeplerini içermediği anlaşılmakla; temyiz isteminin 5271 sayılı CMK"nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
Diğer sanıklar yönünden temyizin reddi sebepleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Bir kısım sanıklar ve müdafilerinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK"nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
II-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olarak;
Toplanan deliller suçun sübuta erdiği hususunda vicdani kanaatin oluşması için yeterli olup şüpheye yer bırakmamış olması karşısında; sanıklar ..., ..., ..., ... ve ..."ın ByLock kullandıklarına ilişkin ayrıntılı ByLock tespit değerlendirme raporunun beklenmemesi sonuca etkili görülmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği, kanunda öngörülen suç tipine uyduğu ve yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar ve müdafilerin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine. Ancak;
Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanıklar hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak sadece TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6-7 maddeleri gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmede bu hususun CMK"nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki "delaletiyle 58/6-7 maddesi" ibaresinin çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin olarak:
a- Sanık ... yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/970 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock iletişim sisteminin Fetö/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının kabul edildiği gözetilmekle;
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, buna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporunun getirtilmesi, tespit ve değerlendirme raporunun temin edilememesi halinde sanığkların teknik olarak bu programı kullandığının tespiti açısından HIS (CGNAT) ve HTS kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, örgütlü suçlar bilgi havuzunda sanıkla ilgili bilgi ya da beyan bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa temin edilerek 5271 sayılı CMK"nın 217. maddesi gereğince duruşmada okunup tartışılması, gerekirse ifade sahiplerinin tanık olarak dinlenilmesi ile yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken yetersiz belgelere dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-Sanık ... yönünden;
Toplanan deliller suçun sübuta erdiği hususunda vicdani kanaatin oluşması için yeterli olup, şüpheye yer bırakmamış olması karşısında; sanığın ByLock kullandığına ilişkin ayrıntılı ByLock tespit değerlendirme raporunun beklenmemesi sonuca etkili görülmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak
nitelendirildiği, kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 08.06.2020 tarih, 2019/12181 E. 2020/2904 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı dosya kapsamına uygun olarak kabul edilen sanığa verilen cezadan, yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldıkları süre ve konumları itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdikleri bilgilerin, niteliği ve faydalılık derecesi ile yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunulan aşama gözetilerek dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun azami hadde yakın bir indirim yapılması gerekirken dosya kapsamı ile uyuşmayan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
c-Sanıklar ..., ... ve ... yönünden;
Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde; suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik, örgütteki konumu ve faaliyetleri göz önünde bulundurularak; hukuka, vicdana, dosya kapsamına uygun makul bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yetersiz gerekçe ile teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,
d-Kabul ve uygulamaya göre de; Örgüt mensubu olduğuna karar verilen sanıklara hakkında sadece TCK"nın 58/9 maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeyerek, uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6-7 maddesinin de uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.