Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2021/266 Esas 2021/4218 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/266
Karar No: 2021/4218
Karar Tarihi: 22.06.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2021/266 Esas 2021/4218 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2021/266 E.  ,  2021/4218 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11/12/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26/11/2020 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 22/06/2021 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... karşı taraf davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KA R A R
    Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, 11.12.2015 tarihli dilekçesi ile 1350 ada 4 parselde kayıtlı bulunan 43.934,00 m2 taşınmazın 1/6 hissesinin davacıya ait olduğunu, davacının 30/10/2015 tarihinde söz konusu taşınmazdaki diğer payın davalı tarafından 1.800.000,00TL bedelle satın alındığını öğrendiğini, davacının bu satıştan hiçbir şekilde haberinin olmadığını ileri sürerek önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemiştir. Resmi senet satış bedeli 1.800.000,00TL ve 72.187,50TL masraf olmak üzere toplam 1.872.187,50TL önalım bedeli 21.06.2016 tarihli makbuz ile mahkeme veznesine depo edilmiştir.
    Davalı vekili, davacının hakkını kötüye kullandığını, davacının önalım bedelini ödeyecek maddi gücü olmadığını, üçüncü şahısların bu taşınmazı alabilmek için davacıya önalım davası açtırdıklarını, üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra ve Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralına aykırı hareket eden davacının davasının reddini savunmuştur.

    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 12.07.2016 tarihli, 2015/922-2016/361 Karar sayılı ilamı ile "...davacının dava konusu 1350 ada 4 sayılı parselde dayandığı 1/6 pay kendi adına değil muristen intikalen dava dışı mirasçılar Kemal oğlu Abdurrahman Atılgan ve Kemal oğlu Mehmet Ali Atılgan ile birlikte tapuda kayıtlı olup elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabidir. Ancak, dosyada dava dışı bu mirasçıların açılan davaya muvafakat ettiklerine dair beyanlarına ve imzası noterce onaylı muvafakat belgesine rastlanmamıştır. Bu durumda yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda öncelikle taraf teşkili üzerinde durulması ve daha sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediği gibi; davalı vekili, taşınmaz üzerinde fiili taksim bulunduğunu, temyiz aşamasında taşınmazın paydaşlar arasında taksim edilip edilmediği konusunun araştırılmadığını ileri sürmüştür. Yargılama aşamasında dava konusu önalıma konu payın bulunduğu taşınmazın başında keşif yapılmamış, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Yukarıdaki ilkede açıklandığı üzere, fiili taksim savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu nedenle, davalının ileri sürdüğü fiili taksim savunmasının araştırılması, yerinde keşif yapılarak HMK 259/2 maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek tüm taraf delilleri toplanıp özellikle zeminde davacının ve davalıya pay satan ..."nin kullandığı yer olup olmadığı bu bölümlerin kullanımına itirazın bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durularak çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda taşınmazın hisse satışından başından beri davacı tarafın bilgi ve haberinin olup haberdar edildiği, davacı tarafın kendi hissesini davalıya daha yüksek bedel ile satma teklifinin kabul edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 09.04.2019 tarihli kararıyla".... Somut olayda; mahkemece bozma ilamından sonra keşif yapılmış, keşif sonucu düzenlenen 16.03.2018 tarihli fen bilirkişisi raporunda dava konusu 1350 ada 4 parselin A, B, C harfleriyle gösterildiği şekilde üç parça halinde kullanıldığı, dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan 1346 ada 65 parsel arasında kadastro haritasına göre boşluk bulunsa da C harfi ile gösterilen kısmın 1346 ada 65 parsel ile birlikte kullanıldığı; C harfi ile gösterilen kısmın 7368 m2 olduğu belirtilmiştir. Dava konusu taşınmazda bozma ilamında belirtildiği gibi davacının ve davalının fiilen kullandığı yerlerin bulunup bulunmadığı tespit edilmediği gibi, A ve B harfi ile gösterilen kısım ile C harfi ile gösterilip 1346 ada 65 parsel ile birlikte kullanıldığı belirtilen kısmın davacı ya da davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken, önceki bozma ilamında da belirtildiği gibi; davalının ileri sürdüğü fiili taksim savunmasının araştırılması, yerinde tekrar keşif yapılarak HMK 259/2 maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek tüm taraf delilleri toplanıp özellikle zeminde davacının ve davalıya pay satan ..."nin kullandığı yer olup olmadığı A, B harfi ve 1346 ada 65 parsel ile birlikte kullanıldığı belirtilen C harfi ile gösterilen bölümlerin kim tarafından kullanıldığı, 1346 ada 65 parselin maliklerinin kimler olduğu, bu bölümlerin kullanımına itirazın bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durularak çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece; taşınmazın hisse satışında başından beri davacı tarafın bilgi ve haberinde olup haberdar edildiği, bilahire davacı tarafın kendi hissesine aynı şahsa daha yüksek bedel ile satma teklifini kabul etmemesi nedeniyle iş bu davanın açılmış olduğu anlaşıldığı belirtilerek yanılgılı gerekçeyle TMK"nin 733/3 maddesine aykırı hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Somut olayda; Mahkemece 22.02.2018 ve 11.09.2020 tarihli keşifler sonucu düzenlenen 16.03.2018 ve 23.09.2020 tarihli fen bilirkişisi raporlarında dava konusu 1350 ada 4 parselin A, B, C harfleriyle gösterildiği şekilde üç parça halinde kullanıldığı, dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan 1346 ada 65 parsel arasında kadastro haritasına göre boşluk bulunsa da C harfi ile gösterilen kısmın 1346 ada 65 parsel ile birlikte dava dışı ... tarafından kullanıldığı; 1346 ada 65 parselde davacının eşi Mehmet Bülbül"ün paydaş olduğu, yargılama sırasında ölümü nedeniyle, davacı ..."ün 1350 ada 4 nolu parselde C harfi ile gösterilen ve birlikte kullanıldığı söylenen 1346 ada 65 nolu parselin paydaşı haline geldiği anlaşılmıştır. Keşif sonucu alınan fen bilirkişileri raporlarından ve tanık beyanlarından dava konusu 1350 ada 4 parselin C harfi ile gösterilen kısmının davacınında paydaş bulunduğu 1346 ada 65 parsel ile birlikte kullanıldığı, A ve B harfi ile gösterilen kısmın ise satıcı tarafından kiraya verilerek kullanıldığı anlaşıldığından, dava konusu 1350 ada 4 parsel sayılı taşınmazda fiili taksim bulunduğu gözetilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.



    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 3.050,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Hemen Ara