Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/11792 Esas 2015/6690 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/11792
Karar No: 2015/6690
Karar Tarihi: 17.11.2015

Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/11792 Esas 2015/6690 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanıkların, boşandıktan sonra fiilen birlikte yaşarken, sanık K.. İ..\"nın ölüm aylığı alarak haksız menfaat sağladıkları ve S.. B..\"yi dolandırdıkları iddiasıyla yargılandığı ceza davasında, mahkeme boşanmanın hileli davranış kabul edilmediğini ve boşanma gerekçesinin doğruluğunu araştırma yetkisi vermediğini belirtmiştir. Ayrıca, 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesiyle bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, cezai müeyyide getirilmemiştir. Bu nedenle, suçun yasal unsurları oluştuğu kabul edilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi: Evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı belirtilmektedir.
- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 56. maddesi: Dolandırıcılık yoluyla gelir veya aylık alan kişilerin geliri ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanmaktadır. Ancak, cezai müeyyide getirilmemiştir.
23. Ceza Dairesi         2015/11792 E.  ,  2015/6690 K.
"İçtihat Metni"


Tebliğname No : 15 - 2013/118799
MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2013
NUMARASI : 2011/428 (E) ve 2013/12 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
SUÇ TARİHİ : 2010 yılı
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
16.07.2004 tarihinde mahkeme kararıyla resmen boşanan sanıkların, fiilen birlikte yaşamayı sürdürmelerine rağmen, sanık K.. İ.."nın 07.08.1997 tarihinde vefat eden babasından dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettikleri ve bu yolla katılan S.. B.."nı dolandırdıkları iddia edilen olayda;
Hukuken geçerliliği hususunda tereddüt bulunmayan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu"nun 166/3. maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır. Olaya bu açıdan bakıldığında zikredilen maddeye göre açılan boşanma davalarında Kanun, boşanma gerekçesinin doğruluğunu araştırma hususunda boşanma kararını verecek hakime araştırma yetkisi vermediğinden, maaş almak amacı ile yapılan boşanmalar dahi hileli davranış olarak vasıflandırılamaz.
Üstelik 5510 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, bu hususta cezai müeyyide getirilmemiş olması anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde kaldığını göstermektedir.
Bu açıklamalar, kanuni düzenlemeler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.11.2013 tarih ve 2012/15-1363 esas 2013/533 karar sayılı ilamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle sanıklar hakkındaki hükmün ONANMASINA, 17/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara