Esas No: 2015/17463
Karar No: 2015/6470
Karar Tarihi: 11.11.2015
Kamu kurumu zararına dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/17463 Esas 2015/6470 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 15 - 2013/237437
MAHKEMESİ : Bolu Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2013/56 (E) ve 2013/96 (K)
SUÇ : Kamu kurumu zararına dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
18/02/2003 tarihinde mahkeme kararıyla resmen boşanan sanıkların, fiilen birlikte yaşamayı sürdürmelerine rağmen, sanık A.. Ş.."in vefat eden babasından dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettikleri ve bu yolla katılan S.. B.."nı dolandırdıkları iddia edilen olayda;
1-Sanık D.. Ş.. hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Hukuken geçerliliği hususunda tereddüt bulunmayan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu"nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır. Olaya bu açıdan bakıldığında zikredilen maddeye göre açılan boşanma davalarında yasa, boşanma gerekçesinin doğruluğunu araştırma hususunda boşanma kararını verecek hakime araştırma yetkisi vermediğinden, maaş almak amacı ile yapılan boşanmalar dahi hileli davranış olarak vasıflandırılamaz.
Üstelik 5510 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, bu hususta cezai müeyyide getirilmemiş olması anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde kaldığını göstermektedir.
Bu açıklamalar, kanuni düzenlemeler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.11.2013 tarih ve 2012/15-1363 esas 2013/533 karar sayılı ilamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık A.. Ş.. hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
UYAP"tan alınan 09/11/2015 tarihli nüfus kayıt örneğine göre sanığın, hüküm tarihinden sonra 04/09/2015 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, sanığın hukuki durumunun buna göre tayininde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince hükmün sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 11/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.