Esas No: 2021/449
Karar No: 2021/5111
Karar Tarihi: 25.02.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/449 Esas 2021/5111 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 21. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2013- 2014 tarihleri arasında davalıya ait yurt dışı şantiyelerinde inşaat saha mühendisi olarak çalıştığını, son ücretinin 3.000,00 USD olduğunu, müvekkilinin haftada 3 üç gün saat 08:00-19:00 saatleri arasında çalıştığını, haftada ortalama 3 üç gün ise saat 21:00’ e kadar çalışmaya devam ettiğini, ayrıca ayda ortalama üç gün de saat 02:00’ ye kadar çalıştığını, ayda iki hafta tatili ile dini bayramların ilk günleri hariç dini ve resmi bayramların tamamında çalıştığını ve iş sözleşmesinin işverence haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, Mahkemenin davaya bakmaya yetkili olmadığını, davacının çalıştığı şirketi hasım göstermesi gerektiğini, ve çalıştığı ülke mevzuatına göre sosyal haklardan faydalanabileceğini, talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını ve davacının yurt dışında çalıştığını iddia ettiği dönemde Türkiye"de olup olmadığının araştırılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporu raporuna dayanılarak, davacının 04.06.2013-24.11.2014 tarihleri arasında 1 yıl 5 ay 21 gün süreyle son son 3.000,00 USD ücretle davalıya ait iş yerinde çalıştığı ve davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davalı temyizi ile incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
2- Davacının hizmet süresi hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Yıllık izinde geçen süreler işçinin belirli bir süre çalışmasına bağlı haklarının kullanılmasında dikkate alınırken, fiili çalışmasına bağlı fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil gibi alacakların hesabında dikkate alınmaz. Ücretsiz izin süreleri ise hem belirli bir süre çalışmaya bağlı hakların hesabında hem de fiili çalışmaya bağlı hakların hesaplanmasında dikkate alınamaz. İşçinin fiili çalışması bulunmayan dönemde ücretsiz izinde mi yoksa yıllık ücretli izinde mi olduğunun tespiti bu noktada önem arz etmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 52/1. maddesi gereğince, iş yerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. 4857 sayılı Kanun’un 57/1. maddesine göre ise, işveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık izin dönemine ilişkin ücretini ilgili işçinin izine başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorundadır.
İşçinin yıllık izin talebinde bulunmaması işverenin işçiye yıllık izin kullandırma yükümünü ortadan kaldırmaz. Yıllık iznin ne zaman kullanılacağını belirleme yetkisi işverene ait olduğu için, işçinin, işverenin yıllık izne çıkarma talebini kabul etmeme yetkisi bulunmamaktadır. (EKMEKÇİ, Ömer / YİĞİT, Esra, Bireysel İş Hukuku Dersleri, ... 2020, s. 395 ).
Ücretsiz izin ise iş hukuku mevzuatımızda açık olarak düzenlenmiş bir müessese değildir. Bunun tek istisnası ücretsiz analık iznidir. Bunun dışında Kanunda ücretsiz izin uygulamasına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Bununla birlikte uygulamada iş sözleşmesi taraflarınca anlaşılarak ücretsiz izin yoluna gidildiği görülmektedir.
Ücretsiz izin uygulaması bir tarafın talebini diğer tarafın kabulüyle yapılabilir. Bu hem işçi hem de işveren bakımından geçerlidir. Nitekim, işçinin de hangi nedene dayanırsa dayansın, ücretsiz izin talebi işverenin kabulü ile sonuç doğurur. İşçinin de tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkması mümkün değildir. Ücretsiz izin talebinin işçinin kabulüyle sonuç doğurduğundan söz edebilmek için talepte izin süresinin somut olarak belirtilmesi gerekir. (EKMEKÇİ, Ömer / YİĞİT, Esra, Bireysel İş Hukuku Dersleri, ... 2020, s. 406 vd. ).
Somut uyuşmazlıkta; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 04.06.2013-24.11.2014 tarihleri arasında 1 yıl 5 ay 21 gün hizmetinin bulunduğu kabul edilerek dava konusu alacaklar hesaplanmıştır. Ne var ki yut dışı giriş çıkış kayıtlarının incelenmesinde, davacının 21.08.2013-26.08.2013 ve 21.12.2013-04.01.2014 tarihleri arasında Türkiye’de olduğu anlaşılmaktadır. Dosyaya davacı tarafından sunulan puantaj kayıtları ve ücret bordrolarında belirtilen süreler için çalışma kaydı olmadığı gibi ücret tahakkuku da yapılmadığı görülmektedir. Davacının Türkiye’de olduğu süreler için ücretinin ödenip ödenmediği ve ücretli ya da ücretsiz izin talebi bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak belirtilen sürelerde ücretli izinde mi yoksa ücretsiz izinde mi olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır. Ücretli izinde olduğunun anlaşılması halinde bu süreler yalnızca fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacağı hesabından dışlanmalı, ücretsiz izinde olduğunun anlaşılması halinde ise dava konusu tüm alacaklardan dışlanarak sonuca gidilmelidir. Davacının Türkiye’de olduğu sürelerin doğrudan hizmet süresine eklenerek sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma alacağının hesaplanması hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının fazla çalışma alacağının tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dosyada yer alan ve puantaj ile birlikte düzenlenen Ekim 2014 bordrosunda 5.223,06 USD fazla çalışma tahakkuku yapıldığı ve bordronun imzasız olduğu anlaşılmaktadır. Davacıya ücret ödemelerinin yapıldığı banka hesap hareketlerine göre de fesihten sonra 28.11.2014 tarihinde davacının banka hesabına 12.099,71 USD yatırıldığı görülmektedir. Bordroda tahakkuk ettirilen toplam miktar ile banka hesabına yatırılan miktar tam uyumlu olmadığından, bordroda tahakkuk ettirilen miktarın ödenip ödenmediği denetlenememektedir. Belirtilen sebeple, Ekim 2014 bordrosunda tahakkuk ettirilen 5.223,06 USD fazla çalışma ücretinin ödenip ödenmediği araştırılarak tespit edilmeli ve ödendiğinin anlaşılması halinde hesaplanan fazla çalışma alacağından mahsup edilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç :Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.