Esas No: 2018/910
Karar No: 2019/116
Karar Tarihi: 15.01.2019
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/910 Esas 2019/116 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, banka lehine taşınmazları üzerinde ipotekler konulduğunu, borçların tamamının ödendiği halde bankanın ipotekleri kaldırmadığını ve çekilen ihtardan sonuç alınamadığını ileri sürerek ipoteklerin kaldırılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının borcu olmadığını ve bazı talepleri reddederken, diğer taleplerinin kabul edilmesine karar vermiştir. İstinaf talebi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi, önceki karara ek olarak banka kayıtlarında daha kapsamlı inceleme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Ancak sonuç olarak, davacının talepleri kabul edilmiştir.
Kanun Maddeleri: 5941 sayılı Çek Kanunu (çeklerin ödeme süresi ve kayıtsız çeklerle ilgili düzenlemeler içermektedir).
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülmekte olan asıl ve birleşen ipoteğin kaldırılması davalarının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün asıl ve birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davalarda davacı vekili Av.... ile asıl ve birleşen davalarda davalı vekili Av. ...."nin geldiği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı banka lehine davacıya ait taşınmaz üzerinde 1.dereceden 2.000.000,00 TL ve 2.dereceden 172.643,22 EURO bedelli ipoteklerin konulduğunu, bankaya olan tüm borçlar ödenmesine rağmen banka tarafından ipoteğin kaldırılmadığını ve çekilen ihtardan da sonuç alınamadığını ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. (dava dilekçesi tebliğ tarihi: 21/05/2015)
Birleşen davada davacı vekili, davalı banka lehine davacıya ait taşınmaz üzerinde 2. dereceden 260.000 Euro bedelli bir ipotek tesis edildiğini, davacının bankaya olan tüm borçlarını ödeyip bankadan alacaklı duruma geçmesine rağmen davalı bankanın ipoteği kaldırmamak için direndiğini ileri sürerek davacıya ait taşınmaz üzerindeki 2. Derece 260.000 Euro bedelli ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, 2.000.000,00 TL bedelli 1. Derecede ipoteğin fekki isteminin 1.700.000,00 TL"sinin ve 2. Derece 260.000 Euro ipoteğin fek ve tenzilinin tapu müdürlüğüne bildirildiğini, davacının borcu ödenmediği için ...icra Müdürlüğü"nün 2007/21855 sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe giriştiğini, ayrıca müteselsil kefiller yönünden... İcra Müdürlüğü 2013/4956 sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davacının İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2007/21855 sayılı dosyasında .... İcra Hukuk Mahkemesine yaptığı itirazın 2007/957- 2007/200 E-K sayılı kararla reddedildiğini ve bu kararın Yargıtay"dan onanarak kesinleştiğini, davaya konu ipoteklerin üst limit ipoteği olup, tüm borç ödenmediğinden davalı bankanın ipoteği fekketme yükümlülüğü bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava tarihi itibariyle davacının davalı bankaya borçlu olmadığının anlaşıldığı, davalı banka tarafından davaya konu taşınmaz üzerindeki 1. derece 2.000.000,00 TL"lik taşınmaz yönünden 1.700.000,00 TL"lik kısmının terkini ve 2. Derece 260.000 €"luk ipoteğin terkini için dava açıldıktan sonra yazı yazıldığı için bu talepler yönünden asıl dava ile birleşen davanın konusuz kaldığı, davacının talep konusu yaptığı 172.643 €"luk bir ipotek bulunmadığı için bu talep yönünden hukuki yarar bulunmadığı gerekçeleriyle asıl davada, davacıya ait taşınmaz üzerindeki 1. Derece 2.000.000,00 TL bedelli ipoteğin 1.700.000,00 TL"lik kısmı yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, geriye kalan 300.000,00 TL"lik ipotek yönünden davanın kabulü ile ipoteğin fekkine, taşınmaz üzerinde 2. derece 172.643 €"luk bir ipotek bulunmadığından bu yöne ilişkin talebin hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, birleşen dava yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükme karşı asıl ve birleşen dosyada davalı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce, tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar yerel mahkemece alınan bilirkişi raporları hukuki ihtilafın çözümü için yeterli ise de banka kayıtlarında yerinde inceleme yaptırılmadığından, banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak ipoteğin teminat altına aldığı bir borç veya gayrinakti alacak kalıp kalmadığı hususunda ek rapor alındığı, davalı banka tarafından bir kısım alacakların kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olup bir kısım alacaklara ilişkin yargılamaların derdest olduğu itirazında bulunulmuş ise de kesinleştiği ileri sürülen ... İcra Hukuk Mahkemesi kararlarının kesin hüküm teşkil etmediği, davalı vekilinin derdest olduğunu ileri sürdüğü .... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/298-2009/379 E.-K., 2011/134-2013/338 E.-K., ve 2011/136-2013/337 E.-K. sayılı kararlarının davacı lehine kesinleşmiş, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve bu dava bakımından da davacı lehine kesin delil olduğu, 5941 sayılı Çek Kanunu"na göre baskı yılından itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmeyen çekler yönünden bankanın bir sorumluluğunun bulunmadığı düzenlemesi karşısında davacıya 02/10/2006 tarihinden önce verildiği ihtilafsız olan iki adet çek yönünden davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığının sabit olduğu, davalı vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü davaların derdest olduğu itirazlarının yerinde olmadığı, davacının davalı bankaya karşı her hangi bir kredi borcunun bulunmadığının ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nde açılan davalar sonucunda kesinleştiği buna göre yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hükme karşı asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmadan tahkikat yapılmış ve bu bağlamda ilk derece mahkemesinde rapor veren bilirkişilerden banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak rapor istenilmiş ve bilirkişilerin aynı doğrultuda rapor vermeleri üzerine davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi"nce ilk derece mahkemesince yapılan tahkikat yeterli görülmediğinde tahkikat yapılabilmesi için önce ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerektiği, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmadan tahkikat yapılmasının muhakeme hukukuna aykırı olduğu anlaşılmış ise de Bölge Adliye Mahkemesi"nin istinaf talebinin reddine yönelik kararı sonuç itibariyle doğru olduğundan, muhakeme hukukuna aykırı bu uygulamanın sadece eleştirilmesi ile yetinilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle, yukarıdaki eleştiri dışında muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden asıl ve birleşen dava davalısından alınmasına, 15/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.