Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/6514 Esas 2015/5664 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/6514
Karar No: 2015/5664
Karar Tarihi: 26.10.2015

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/6514 Esas 2015/5664 Karar Sayılı İlamı

23. Ceza Dairesi         2015/6514 E.  ,  2015/5664 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanık ...’ın şirket ortağı, sanık ...’in fabrikada çalışan tekstil mühendisi, diğer sanık ...’in ise ön muhasebe çalışanı olarak görev yaptığı, sanıkların katılanların da ortağı olduğu tekstil şirketinde üretilen malları birlikte kayıt dışı satarak elde edilen gelirle kendi adlarına taşınmaz mallar aldıkları; ayrıca, sanık ...’in ortağı olduğu ... adlı işyerinden, şirkete herhangi bir gıda ve kırtasiye ürünü satmadığı halde bu ürünler teslim edilmiş gibi fatura düzenleyip kendi şirketine ödeme yaptırmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda;
    ve sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Sanık ...’ın, taşınmazların katılanların bilgisi dâhilinde yıllar önce alındığını, ortaklara yıllarca kar dağıtmak yerine örtülü biçimde elden verilen paralarla taşınmaz alındığını, aynı şekilde katılanların da örtülü biçimde şirketten çektikleri paralarla taşınmaz edindiklerini, para çıkışını açık çek ve şirket çalışanları üzerinden yaptıklarını, nitekim şirket çalışanı ... tarafından gönderilen belgeler ve listelerde, faturasız veya eksik fatura ile satılan malların bedellerinin açık çek denilen herhangi bir fatura karşılığı olmadan dışarıdan temin edilen çekler ile kullanılmak suretiyle tahsil edildiğinin belirtildiğini, bizzat şirket kayıtlarında böyle verilen çeklere ait kayıtlar bulunduğu ve katılanların bu tür işlemleri yapmaları nedeniyle vergi kaçakçılığı suçundan yargılanıp hapis cezaları aldıklarını; kayıt dışı satılan malların bir kısmının bedellerinin şirket çalışanları ..., ... ve ...’nın banka hesapları üzerinden şirket ortağı olan katılanlara aktarıldığını, kısaca, şirketin bu ortaklara dağıtılacak karları ve vergi dışı kazançlarının açık çekler ve çalışanların hesapları üzerinden şirket ortaklarına aktarıldığını, şirketteki iddia edilen stok açığının –gerçekten varsa- tüm tekstil sektöründe var olduğunu, çünkü işlenecek pamuğun kilogram bazında alınıp metretül birimiyle kumaş haline getirildiğini ve ölçü birimlerinin farklılığı nedeniyle her zaman stok açıkları oluştuğunu, bunun da yıl sonunda muhasebe kayıtlarında düzeltildiğini, kaldı ki, bizzat tarafından tanık gösterilen şirketin yeminli mali müşaviri tanık ...’in bilgisi dâhilinde yıllar boyunca ve sürekli biçimde bu tür stok açıklarının meydana geldiğini ve bu konunun, yeminli mali müşavir tanık ... tarafından da duruşmadaki ifadesinde açıkça dile getirildiğini, vergi dairesinden gelen yazıdan da anlaşılacağı üzere şirketin daha önceki yıllarda bu nedenle stok affından yararlanıldığının belirtildiğini savunması, sanık ...’in, diğer sanık ...’ın İstanbul’da bulunduğu zaman suça konu bir adet taşınmazı geçici olarak kendi üzerine almasını ve dört beş gün sonra döndüğünde malı kendisinden devralacağını söylediğini, bu malın bizzat sanık ...’ın şahsına alındığını sandığını, çünkü bizzat sanık ...’ın şahsi çekleriyle ödeme yapıldığını, kaldı ki, husumetli olduğu katılanların avukatı tanık Muhammet’in bile bu hususu tüm aşamalarda dile getirdiğini, sanık ...’ın da savunmasını bu biçimde doğruladığını; sanık ...’ın birkaç gün sonra diğer ortaklar olan katılanlarla arasının ticari ve mali konular nedeniyle bozulduğunu ve daha sonra ortakların kendi aralarındaki anlaştıkları biçimde malın devrini istediklerini kendisinin de bunun üzerine malı devrettiğini, o ana dek katılanların kendisini hiçbir nedenle suçlamadığını ancak katılanlara karşı ödenmeyen maaşlar ve tazminatlar nedeniyle açtığı ve daha sonra kazandığı iş davası yüzünden kendisini bu suçlamaya dâhil ettiklerini savunması, bu malın daha sonra tarafından devralındığının dosya kapsamındaki belgelerle anlaşılması; sanık ...’in, şirketten para çıkışı yapma, şirket adına bankalardan para çekme ve benzeri hiçbir yetkisi olmadığını, yalnızca ön muhasebe elemanı olarak çalıştığını, tüm belgelerin şirketin asıl muhasebecisi ...’ın denetiminden geçtiğini, o dönem şirkette kendisi dışında diğer ön muhasebe çalışanları ..., ... ve ...’ ın da işlemlerin gecikmemesi için sanık ...’ın bilgisi dâhilinde faturalara imza attığını, bunun rutin bir uygulama olduğunu, bu kişilerin dinlenmediğini ve bu kişilerin de imzalarının bulunduğu faturaların getirilip incelenmediğini; ayrıca, 1-1,5 yıl boyunca şirketin gıda ve kırtasiye ihtiyacının, katılanların bilgisi ve oluru dâhilinde, kendisinin de ortağı olduğu ... adlı işyerinden 117 adet fatura ile karşılandığını, suça konu 13 adet faturadaki tüm malların diğer faturalarda olduğu gibi teslim edildiğini, nitekim, malların teslim edildiğine ilişkin işaretler konulduğunu ve kime teslim edildiğinin ilgili mal kaleminin sonuna yazıldığını, malları şirket adına teslim alıp dağıtımını yapan şirket çalışanı ...’ün bu hususta dinlenmediğini savunması; dosya kapsamındaki delil tespiti kapsamında düzenlenen tek kişilik bilirkişi raporunda, bağımsız bilirkişilerce herhangi bir fiili mal sayımı yapılmadığı, daha önce delil tespiti talebinde bulunan tarafından yapılan mal sayım verilerine göre hesaplama yapıldığı, daha sonra vergi uzmanı tarafından sunulan vergi denetim raporunda, şirket defterlerinin vergi denetimine olanak tanımayacak biçimde tutulduğu, ayrıca, şirkette faturasız satışlar yapıldığı tespit edilerek şirkete vergi cezası kesildiği; kovuşturma evresinde aldırılan ve daha önceki raporları da değerlendirmeye alan yeminli mali müşavir bilirkişi raporunda, delil tespiti için gidildiğinde bağımsız bilirkişilerce herhangi bir fiili mal sayımı yapılmadığı, daha önce sanıklarla husumetli olan tarafından yapılan mal sayım verilerine göre hesaplama yapılması sonucu bulunan stok açığının şüpheli bulunduğunu, ilgili döneme ilişkin defterlerin yöntemine uygun biçimde tutulmadığı, aynı döneme ilişkin defterler üzerindeki verilere dayanarak yapılan üç farklı stok hesaplaması ve miktarı olduğu, farklı hesaplama ve miktarlar nedeniyle yapılan hesaplamaların şüpheli olduğu ve bu haliyle gerçeği yansıtmadığının belirtilmesi karşısında,
    Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle suç işlendiğinin belirtildiği döneme ilişkin katılanların şirketi ile ... adlı işyerine ait bilgisayar, muhasebe ve diğer tüm kayıtları, tüm defterler, faturalar ve belgelerin asılları, şirket bünyesinde açık çekle işlem yapıldığına ilişkin listeler, diğer şirket çalışanlarının banka hesaplarındaki ilgili döneme ilişkin hesap hareketleri getirtilerek tüm iddia ve savunmalar ile daha önceki bilirkişi raporları dikkate alınarak şirkette tam ve kesin olarak bir stok açığı olup olmadığı, stok açığı belirlenmesi durumunda bunun yıllara yaygın biçimde şirket politikası olarak sürdürülüp sürdürülmediği, katılanların benzer eylemleri yapıp yapmadıkları ve bu nedenle ceza alıp almadıkları; yine, sanıklar ... ve ...’in katılanların ortağı olduğu şirkete karşı iş dava dosyalarının getirtilerek incelenmesi, belirtilen tüm tanıkların yöntemince çağrılıp dinlenmesi, tüm defterler, faturalar ve belge asılları temin edildikten ve tanıklar dinlendikten sonra konusunda uzman serbest muhasebeci, mali müşavir, Sayıştay denetçisi, şirketler hukuku ve gayrimenkul hukuku ile tekstil uzmanının bulunduğu bilirkişi kurulundan tüm iddia ve savunmaları karşılayacak ve çelişkileri giderecek biçimde kapsamlı raporlar ve gerekmesi halinde ek raporlar ile farklı bilirkişilerden raporlar aldırılması ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, sanıkların nasıl birlikte hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri yöntemince tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/10/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.












    Hemen Ara