Esas No: 2019/30361
Karar No: 2021/4050
Karar Tarihi: 31.03.2021
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/30361 Esas 2021/4050 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na aykırı davranmak eyleminden dolayı ... Hakimi ... hakkında 235,00 Türk lirası idari para cezası uygulanmasına dair ... Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün 12/09/2018 tarihli ve MA 33601467 sayılı trafik idari para cezası karar tutanağına karşı yapılan başvurunun kabulü ile idari yaptırım kararının iptaline ilişkin ... 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 18/12/2018 tarihli ve 2018/7111 Değişik İş sayılı kararını müteakip, kabahatli hakkında 18/02/2019 tarihli trafik kural ihlali tespit tutanağına istinaden düzenlenen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 20/03/2019 tarihli ve 2019/307 idari yaptırım defteri, 2019/7 sayılı talepnamesi üzerine kabahatli hakkında idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına dair ... 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/03/2019 tarihli ve 2019/248 Değişik İş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/04/2019 tarihli ve 2019/429 Değişik İş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 23/05/2019 gün ve 6777 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının13/06/2019 gün ve KYB-2019-62311 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
... 8. Ağır Ceza Mahkemesince, 2802 sayılı Kanunda Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarının kabahat teşkil eden eylemlerine karşı idarî yaptırımın hangi merci tarafından verileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı, kıyas yoluyla ceza verecek merciinin belirlenmesine imkân bulunmadığı gerekçeleriyle idarî yaptırım uygulanmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18/09/2017 tarihli ve 2016/15714 esas, 2017/6945 karar sayılı ilâmında yer alan, "...5326 sayılı Kabahatler Kanunundan önce de yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu"nda "görev suçu" - "kişisel suç" ayrımına gidildiği, o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı (mülga) TCK"da "suç" kavramının ve tanımının "cürüm ve kabahatler"den oluştuğu, 2802 sayılı yasada kastedilen "kişisel suç" deyiminin, hakimlerin görevleri sırasında veya görevleriyle ilgili işledikleri suçlar dışındaki tüm "cürüm ve kabahatleri" kapsadığı, 5326 sayılı yasa ile kabahate konu fiillerin değil kabahat fiili karşılığında öngörülen yaptırımların değiştiği, keza 2802 sayılı Kanunda eskiden suç kapsamında olan ve kabahatten ayrı bir kavram olan cürümlere özgü bir soruşturma ve kovuşturma usulü getirilmediği gibi, bu hususta cürüm ve kabahat ayrımına da gidilmediği, dolayısıyla 2802 sayılı yasada bu tanımla eski yasadaki tüm suçlar yönünden, cürüm ve kabahat ayrımı yapılmaksızın ve her iki eylemi de içine alacak şekilde, hakimlerin işlediği iddia edilen kahabatlerin de "kişisel suç" tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle idari para cezasına karşı başvurunun usulden reddine, dosyanın incelemeyi yapmakla görevli ve yetkili merciiye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği..." şeklindeki açıklamalar ve idarî para cezasını gerektiren eylemin 2802 sayılı Kanun’un 93. maddesi kapsamında kişisel suç olduğunun anlaşılması halinde, anılan Kanun’un “kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” kenar başlıklı 93/1. maddesinde yer alan “Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları hakkındaki idarî para cezası karar tutanaklarının ilgilinin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki ağır ceza mahkemesince son soruşturma yapılması yönünden karara bağlanacağı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dairemizin kanun yararına bozma sebebinde atıf yapılan, 18/09/2017 tarihli ve 2016/15714 esas, 2017/6945 karar sayılı ilâmında;
Hakim ve savcıların kabahat oluşturan eylemlerinin, 2802 sayılı Kanun kapsamında "kişisel suç" olarak nitelendirilmesi gerektiği, dolayısıyla hakim ve savcılar hakkında uygulanması gereken idari yaptırım kararlarının, Kabahatler Kanunu"nun 22. maddesindeki genel kural gereği, kabahatin ve yaptırımın düzenlendiği Kanunda öngörülen idari yaptırım kararını vermekle görevli "idari makam veya mercilerce" değil, ancak 2802 sayılı Kanun"un 93. maddesinde yazılı adli makam ve mercilerce yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Kanun yararına bozmaya konu edilen somut uyuşmazlıkta, kabahatli hakkında sonradan düzenlenen kabahat tutanağının, 2802 sayılı Kanun"un 93. maddesinde yazılı olduğu üzere; ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu (...) Bölge Adliye Mahkemesinin bulunduğu ildeki Cumhuriyet savcılığınca, yine aynı yer (...) Ağır Ceza Mahkemesine idari yaptırım kararı verilmek üzere gönderildiği, görevli ve yetkili ... 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabahat (kişisel suç) nedeniyle "idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına" karar verildiği görülmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; Ağır Ceza Mahkemesince verilen bu karar; hakim ve savcılar hakkında "görevden doğan" veya "görev sırasında" işlenen suç nedeniyle verilen "son soruşturmanın açılması" veya "son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına" dair bir karar değil, genel olarak Kabahatler Kanunu"na göre işlemesi gereken idari yaptırım kararı verme sürecidir. Dolayısıyla, kabahatli hakkında Ağır Ceza Mahkemesince verilen bu karara karşı yapılacak itirazı inceleyecek merciin de; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "itiraz yolu" başlıklı 29/5. maddesi delaletiyle, 5271 sayılı CMK"nin 268/(3),c-) maddesindeki itiraz hükümlerine göre belirlenmesi gerekmekte olup, kararı veren Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunduğu da gözetildiğinde, numara olarak kendisini izleyen daire olan ... 9. Ağır Ceza Mahkemesi olacaktır. Kanun yararına bozma ihbarnamesinde; "idarî para cezası karar tutanaklarının ilgilinin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki ağır ceza mahkemesince son soruşturma yapılması yönünden karara bağlanacağı" gerekçesiyle merci kararının bozulmasının istendiği görülmekle, "kişisel suç" olarak değerlendirilen kabahatler hakkında iddianame veya son soruşturma açılması sürecinin işletilmeyeceği, hukuki sürecin 2802 sayılı Kanun"da yazılı karar vermeye yetkili makam ve mercilerce usulüne uygun şekilde işletildiği anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yukarıda yazılı sebeplerle yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 31/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.