Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/3068 Esas 2019/115 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3068
Karar No: 2019/115
Karar Tarihi: 15.01.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/3068 Esas 2019/115 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2018/3068 E.  ,  2019/115 K.

    "İçtihat Metni"


    Taraflar arasındaki (asıl) menfi tespit ve (birleşen) itirazın iptali davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde gelen olmadığından, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili asıl davada, davacının borçlusu davalının alacaklısı olduğu ...İcra Müdürlüğünün 2010/9036 sayılı dosya borcunun davalı alacaklıya ödendiği halde davalının ödeme belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını söyleyerek takibe devam ettiğini ileri sürerek davacının ... İcra Müdürlüğü 2010/9036 sayılı dosyasında davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili asıl davada, ileri sürülen ödeme belgesindeki imzanın davalıya ait olmadığını, ayrıca davacının başka bir icra dosyasına konu alacağında bu belge ile davalıya ödendiğini ileri sürüldüğünü davacının başkasının alacaklı olduğu icra dosyasındaki borcu davalıya ödemesinin hayatın olağan akışına uygun bir davanış olmadığını davacının ödeme iddiasının gerçek olmadığını savunarak davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Davacı vekili birleşen davada, davacı borçlu hakkında ... İcra Müdürlüğünün 2010/9037 sayılı dosyasında yapılan takibe konu borcun alacaklının kendisinde vekaleti olduğunu beyan eden aynı zamanda alacaklının ağabeyi olan davalıya ödendiğini, ancak davalının ödenen parayı dava dışı alacaklıya teslim etmediğinden davalıya ödenen paranın tahsili için başlattığı icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili birleşen davada, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, hile ile borç ödendiği iddiası kurulmaya çalışıldığını, davacının davalıya ödeme yapmasının söz konusu olmadığını ödeme belgesindeki imzanın davalıdan sadır olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının ödeme belgesi olarak ileri sürdüğü davaya konu 16/05/2013 tarihli belgedeki imzanın davalıya ait olmadığının anlaşıldığı, davacının borçlu gözüktüğü icra takibine yönelik başkaca bir ödeme belgesi sunamadığı, birleşen dava bakımından da alacaklı olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın ve birleşen davanın ve şartlar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacının asıl ve birleşen davası 16/05/2013 tarihli ve davalıya atfen imza bulunan belgeye dayanmaktadır. Mahkemece davalının belgede kendisine atfen atılan imza yönünden isticvap için çıkarılan tebligatta kendisinin ivedi olarak mahkemeye gelmesi istenilmiş, muayyen bir gün belirlenmemiş ve gelmemesi durumunda belgedeki imzanın kendisine ait sayılacağına dair ihtarda bulunulmamış, davalı da imza incelemesi için gelmemiştir. Böylece imza inceleme işlemi usulüne aykırı başlamış olduğundan bu şekilde elde edilen adli tıp raporuna itibar edilmesi de doğru olmamıştır. Mahkemece imza incelemesi HMK"nin 211. maddesindeki belirtilen usule göre yapılması gerekir. Ayrıca davacının asıl dava cevaba cevap dilekçesinde dava dilekçesinde yer almayan yemin deliline dayandığı görülmektedir. Birleşen davada yemin deliline dayanılmamış ise de asıl davada davacının HMK"nin 145. Maddesi uyarınca yemin deliline dayanmasının mahkemece kabul edilmesi mümkündür. Mahkemece yapılan tahkikatta yemin hususunda herhangi bir işlem yapılmamıştır. Bu itibarla da tahkikat eksik kalmış olup, eksik tahkikatla hüküm kurulamayacağından yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davalar davacısına iadesine, 15/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara