Esas No: 2015/4251
Karar No: 2015/5542
Karar Tarihi: 22.10.2015
Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/4251 Esas 2015/5542 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 13.09.2006 yerine 30.09.2006 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Sanıkların yöneticisi oldukları ... Şti. ile katılanın yetkilisi olduğu şirketle ticari alışverişleri olduğu, sanık ..."ın katılanın şirketinden aldığı mallara karşılık yetkilisi olduğu şirketin çek hesabından 30.09.2006 keşide tarihli ve 20.881.-EURO bedelli çeki keşide ederek katılana verdiği, diğer sanık ... "ın ise herhangi bir kayıp ya da hırsızlık olayı olmadığı halde muhatap banka şubesine 25.09.2006 tarihli dilekçeyle müracaat ederek suça konu çekin rızası hilafına elinden çıktığından bahisle ödemeden men talimatı verdiği, daha sonra sanıkların yetkilisi oldukları şirketi de terk ederek kayıplara karıştıklarından dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia olunduğu olayda;
Oluşa, katılanın beyanlarına, sanıkların savunmalarına ve tüm dosya kapsamına göre; dosyaya sunulan faturaya göre suça konu çekin 13.09.2006 tarihinde katılana, satın alınan mal karşılığı olarak verildiği, çekte vade olmayacağı kanuni düzenleme ise de, ticari hayatta çeklerin vadeli olarak düzenlenmesi hususunda yerleşik bir teamül bulunduğu suç tarihi itibari ile buna kanuni bir engel de olmadığı, ayrıca dosya içinde bulunan 06.10.2006 tarihli onaylı ticaret sicil gazetesi örneğine göre sanıklar ... ve ..."ın 26.09.2006 tarihinde yapılan toplantı ile 25.09.2006 tarihindeki hisse devir sözleşmesi ile şirket ortaklıklarından ayrıldıkları, aynı gün suça konu çekin de bulunduğu bir çok çek hakkında şirket müdürü sıfatıyla sanık ..."ün çeklerin rızası dışında elinden çıktığına dair ödemeden men talimatı vermiş olduğu, bu hali ile sanıkların suç tarihinde ortak olmadıklarına ilişkin savunmalarının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu katılana vadeli çek veren sanıkların dolandırıcılık kastı ile çekleri ödememek için ödemeden men talimatı vererek aynı gün hisse devri sözleşmesi yaptıkları, katılanın zararının daha sonra ödenmemiş olması da sanıkların kastının dolandırıcılığa yönelik olduğundan eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanıkların yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-Sanıkların eylemlerinin, "5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenen "Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması" suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu da oluşturacağından TCK"nın 158/1-f-h uyarınca cezalandırılmaları gerekirken suç vasfında ve değerlendirme de yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
2- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi Kanun koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 1.500 gün olarak tayin edilmesi,
3- Gün olarak belirlenen adli para cezasının bir gün karşılığı miktarının tayini sırasında, uygulama maddesi olan TCK"nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi,
4- Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık ... hakkında, 5237 sayılı TCK"nın 58/6-7. maddeleri gereğince mükerrirler hakkındaki infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun"un 326/son madde hükmü uyarınca sonuç ceza miktarı itibariyle sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 22.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.