Esas No: 2015/4310
Karar No: 2015/5294
Karar Tarihi: 19.10.2015
Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/4310 Esas 2015/5294 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan ..."in, yetkilisi olduğu ve devretmek üzere ilan verdiği ... isimli dershanesine sanıkların talip olduğu, katılan ... ile bu dershanenin devri bakımından ön protokol imzaladıkları, ancak protokole uymadıkları için devrin yapılamadığı, bu süre zarfında sanıkların çevrede ... Dershanesi’nde çalışıyor görüntüsü vermek suretiyle ... Dershanesi öğretmenlerinin de sıkça yemek yediği katılan ...’un çalıştığı lokantada bir hafta süre ile yemek yedikleri, parasını da sonra vereceklerini söyledikleri ve daha sonra ortadan kayboldukları, bu suretle sanıkların katılan ...’den ve ...’dan haksız menfaat temin etmek suretiyle iki kez dolandırıcılık suçunu işlemiş oldukları iddia ve kabul olunan olayda;
Sanıkların katılanlara yönelik eylemlerinin dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanıkların, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda katılan ...’a karşı aynı suçu birden fazla kez işlemeleri nedeniyle, sanıklar hakkında TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, keza adli sicil kayıtlarına göre tekerrüre esas mahkumiyetleri bulunan sanıklar hakkında TCK"nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18/06/2013 gün ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Somut olayda elde edilen haksız menfaat miktarı gözetilerek TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren dolandırıcılık suçundan, TCK"nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan ve bu kriterler esas alınmadan hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının üst sınırdan tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.