Esas No: 2015/4145
Karar No: 2015/5279
Karar Tarihi: 19.10.2015
Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/4145 Esas 2015/5279 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, kendisini ... olarak tanıtıp katılana ait işyerini kiraladıktan sonra ... isminde hayali bir kişiyi borçlu, katılanı da alacaklı olarak gösterdiği 04.01.2007 keşide tarihli, 500 TL bedelli olan ve tüm dosya kapsamına göre başka bir isim adına sahte oluşturulduğu tespit olunan 7 adet senedi vererek ve söz konusu işyerinde 8 ay kalmasına rağmen kira bedellerini ödemeyip katılandan habersiz bir şekilde işyerini terk etmek suretiyle haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda;
1-Dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, sabit görülen eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 75 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak,
bu aykırılığın yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ""5237 sayılı TCK"nın 157/1, 62, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 62 gün adli para cezası karşılığı aynı Kanun"un 52. maddesi gereğince günlüğü 20,00 TL"den olmak üzere 1.240 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına"" ifadelerinin yerine ""5237 sayılı TCK"nın 157/1 maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak 4 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun"un 52/2 maddeleri gereğince, verilen 4 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20,00 TL"den olmak üzere sonuç olarak 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına"" ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Dosya içerisindeki senetlerin kambiyo senetleri niteliğinde olduğunun anlaşılması ve sanığın, söz konusu sahte senetleri ... isimli bir kişi adına düzenleyip imzalamış olması, senetler üzerinde herhangi bir tahrifat iddiasının bulunmaması ve senetleri kendisinin düzenlediğini kabul etmesi karşısında; senetler üzerinde aldatma kabiliyeti olup olmadığı hususunda bir incelemenin yapılmamış olmasının esas herhangi bir etkisinin ve faydasının olmayacağının anlaşılması karşısında bu hususun yerine getirilmediği gerekçeleri ile bozma isteyen tebliğnamedeki düşünce benimsenmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın suça konu senetleri aynı anda katılana verdiği ve 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesine göre, aynı anda gerçekleşen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma koşullarının oluşmadığı, sanık tarafından kullanılan sahte senetlerin farklı tarihlerde düzenlendiğine dair herhangi bir delilin bulunmadığı veya buna ilişkin bir tespitin de söz konusu olmadığı, bu hususun ancak, aynı Kanun"un 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınabileceği gözetilmeden, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.