Esas No: 2015/5111
Karar No: 2015/5256
Karar Tarihi: 15.10.2015
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/5111 Esas 2015/5256 Karar Sayılı İlamı
23. Ceza Dairesi 2015/5111 E. , 2015/5256 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 30/03/2010
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ...’ın suç tarihinde katılan ...’ın sahibi olduğu ... Petrolcülük Dış Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketine ait petrol istasyonunda kasa sorumlusu olarak görev yaptığı, adı geçen sanığın değişik tarihlerde şirket adına tahsil ettiği toplamda 62.800 TL parayı şirket hesabına geçirmeyerek uhdesinde tuttuğu, sanığın durumun ortaya çıkmaması amacıyla 2 ayrı kasa hesabı tuttuğu ve işletme müdürü ile şirket sahibine gönderdiği kasa hesaplarının gerçek durumu yansıtmadığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda; sanık savunmasına, tanık anlatımlarına, sanığın kasa açığını kapatacağına yönelik beyanını içeren tutanak içeriğine ve tüm dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı bu suçtan mahkumiyetine yönelik kabulde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18/06/2013 gün ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu tarafından, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevinin yüklendiği, ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçenin, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmasının gerektiği, somut olayda meydana gelen zararın ağırlığı da gözetilerek 5237 sayılı TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler de somutlaştırılmadan hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının alt sınırdan tayini,
2- Sanığın aşamalardaki savunmalarında sebebiyet verdiği zararın bir kısmını soruşturma aşamasında giderdiğini beyan etmesi ve sanık tarafından gerçekleştirilen bu kısmi ödemeye ilişkin katılan kurum çalışanlarının imzalarını da içeren belgelerin dosya içerisinde mevcut olması karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 168/4. maddesi uyarınca sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından katılandan kısmi ödemeye rızası olup olmadığının sorulmaması,
3- Hakkında verilen ve kısa süreli olmayan hapis cezasının ertelenmiş olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinde düzenlenen güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmememisi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/10/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.