Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/3685 Esas 2015/5160 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3685
Karar No: 2015/5160
Karar Tarihi: 14.10.2015

Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/3685 Esas 2015/5160 Karar Sayılı İlamı

23. Ceza Dairesi         2015/3685 E.  ,  2015/5160 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanığın suç tarihinde katılandan aldığı hurda döküm malzemesi için verdiği 28.06.2010 keşide tarihli, 11.000,00 TL. bedelli çekin sahte olduğu, bu çek üzerinde yazılı vergi kimlik numarası ile en alt kısımda yazılı ve kısmen IBAN numarasından ibaret olan numaranın keşidecisine banka tarafından teslim edilen orijinal çekle uyuşmadığı, suçta kullanılan çekin orijinal çekin bilgileri kullanılarak basımı itibarıyla sahte oluşturulmuş ve tanzim ve keşideci adına imzalanarak kullanılmış çek olduğunun anlaşıldığı, çekin namına yazıldığı ... kimlik bilgilerini kullanan kişinin gerçekte var olan bir kişi olduğuna dair araştırmaya yeterli veri bulunmadığından tespit edilemediği, ciro işleminde ...’e ait gibi yazılmış telefon numarasının getirtilen kayıtlarında ... adına kayıtlı olmadığı ve iletişim kaydının bulunmadığı, çeki temin ettiği/bir hukuki ilişki nedeniyle aldığı kişiyi bulunabilecek şekilde açıklamadığı için ilk ciranta hakkında araştırma yapılamadığı, katılan beyanı ile sanığın suça konu çeki sahte olarak tanzim ve keşide edildiğini bildiği halde kullandığından bahisle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda ;
    Sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak ;
    1-Dolandırıcılık suçu yönünden verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde ;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak ;
    TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    2- Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde ise;
    Sahtecilik suçlarında belgenin aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığını belirlemek görevi mahkemeye ait olduğundan, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle suça konu belgelerinin aslı getirtilip incelenerek, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp gerekçeli kararda aldatma yeteneğinin tartışılmasından sonra toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi,
    Kabule göre de; sanığın TCK’nın “53. maddenin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğunun, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilmesine kadar” diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” sürmesine karar vermek gerektiği gözetilmeden, 53. maddenin (3) numaralı fıkrasına aykırılık oluşturulması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/10/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






    Hemen Ara