Esas No: 2020/8518
Karar No: 2021/4066
Karar Tarihi: 05.04.2021
Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2020/8518 Esas 2021/4066 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkûmiyet (2 kez)
Sanığın dolandırıcılık suçundan mahkûmiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın eski hale getirme istemiyle birlikte temyiz talebinde de bulunması karşısında, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 311. maddesi hükmüne göre, inceleme merciinin Yargıtay"ın ilgili dairesi olduğundan; hukuki dayanaktan yoksun olarak verilen temyiz talebin reddine ilişkin 11/10/2019 tarihli ek karar kaldırılarak ve sanığın yokluğunda verilen hükmün, bilinen en son adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştirildiği görülmüş ise de, Tebligat Kanunu hükümlerine göre bilinen en son adresine öncelikle Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılması iadesi halinde Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince çıkartılması gerekirken doğrudan 35. maddeye göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olduğu anlaşılmakla; sanığın temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Gerekçeli kararda suç tarihlerinin 23/05/2013, 24/05/2013 olarak mahallinde düzeltimesi mümkün görülmüştür.
Sanığın, 23/05/2013 günü, katılan Derviş’e kendisini Niğde ilinde otobanda şantiye şefi olarak tanıtıp güven sağladıktan sonra kurbanlık koyun alımı için anlaştığı, sanığın 300 TL"yi nakit verdiği, kalanı için de 1.500,00 TL bedelli senet verdiği, sanığın 1 gün sonra müşteki Şaban’a da şantiye şefi olduğunu söyleyip güven sağladıktan sonra 4 koyun karşılığında 300,00 TL verdiği, kalanı için de 1.400,00 TL bedelli senet verdiği, senetlerin ödeme günü geldiğinde katılan ve müştekinin sanığı aradıkları ancak ulaşamadıkları, otoban inşaatına gittiklerinde ise sanığın aslında burada çalışmadığını öğrendikleri, bu suretle sanığın katılan ve müştekiye yönelik ayrı ayrı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
1- Sanığın müşteki ...’a yönelik eylemi yönünden :
Sanığın tevil yollu ikrarı, katılan ve müşteki beyanları, tanık anlatımı fotoğraf teşhis tutanağı, tarafların uzlaşamadıklarına dair uzlaştırma raporu ve tüm dosya kapsamından sanığın suçu işlediğinin sabit olduğu gerekçelerine dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına karar verilmemiş ise de; maddede öngörülen hak yoksunluğu hükümlerinin güvenlik tedbiri niteliğinde olup hapis cezasının kanuni sonucu olduğundan infaz aşamasında bu hususun nazara alınması mümkün görüldüğünden bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, atılı suçları işlemediğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
1- Sanığın katılan ...’ya yönelik eylemi yönünden :
Sanığın katılan Derviş’e yönelik eylemi nedeniyle Niğde 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24/03/2014 tarih, 2013/452 Esas, 2014/187 Karar sayılı kararı ile Mahkemenin 2014/407 Esas sayılı dosyası (bozmadan önceki esas) ile birleştirilmesine karar verildiği, Mahkeme’nin 2013/407 Esas dosyasının müştekisinin ise Şaban Kara olduğu, bu dosyada yakalama üzerine sanığın sorgusunun 27/03/2014 tarihinde yapıldığı, ne var ki sanığın sorgusunun sadece müşteki Şaban Kara’ya yönelik eylemi nedeniyle yapıldığı, aşamalarda da sanığın katılan Derviş’e yönelik eylemi yönünden sorgusunun yapılmadığı anlaşılmakla ;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 25.03.2014 tarih ve 2013/12-74-2014/140 E-K sayılı ilamı ile istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılanmasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, 5271 sayılı CMK"nın 193. maddesine yanlış anlam verilerek sanığın sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, sair yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, 05/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.