15. Hukuk Dairesi 2012/5311 E. , 2013/1531 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat .... ile davalı vekili Avukat... geldi. Diğer davalı ihbar olunan vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında davalıya ait otelde, düzenlediği faturalarda miktarı ve cinsi belirtilen imalâtları yaptığını ancak bedelinin ödenmediğini yaptığı icra takibine de itiraz edildiğini belirterek itirazın iptâline karar verilmesini talep etmiş, davalı savunmasında kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, dava dışı ... Yapı ile sözleşme yaptıklarını, davacının da bu şirketle anlaşma yaptıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı yargılama sırasında dava dışı ... yapı AŞ ile davalı şirket arasında organik bağ bulunduğunu belirterek “tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi” kapsamında dava dışı ... AŞ."nin davaya katılmasını talep etmiş, bu talebi mahkemece reddedilmiş, bu kez davacı tarafından İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"nde 2011/566 E 2011/486 K sayılı dosyada .... Yapı AŞ aleyhine dava açılıp eldeki dosya ile birleştirilmiş, ancak daha sonra tefrik edilmiştir.
Kural olarak tüzel kişiler kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız ayrı kişiler olup “sınırlı sorumluluk” ilkesi çerçevesinde hukuki işlemlerde taraf olurlar. Bu ilke tüzel kişiliği oluşturan kişilere koruma sağlamaya yönelik ise de bu sayede kimi zaman sözleşme ve kanundan doğan borç ve yükümlülüklerden kurtulabilmek için tüzel kişiliğin araç olarak kötüye kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Bunun engellenebilmesi amacıyla doktrinde “perdenin aralanması” teorisi geliştirilmiş, zaman içerisinde Yargıtay uygulamalarında da bu teori benimsenmiştir (Emsal Yargıtay 19.HD 07.06.2011 T 2010/11147 E 2011/7567K, 19 HD 12.05.2006 T. 2005/8774 E 2006/5232 K, 9 HD 27.06.2011 T. 2011/30349 E 2011/19150 K, 23.HD 19.06.2012 T.2012/3083 E 2012/4296 K.). Perdenin aralanması ile şirket kurucusu gerçek kişilerin sorumluluğuna gidilebildiği gibi, aynı şirketler içerisinde yer alan kardeş şirketler arasında da sorumluluğun gerçekleştiğinin kabulü sağlanabilir.
Somut olayda davacı ile akdî ilişkiyi kurduğu iddia edilen birleştirilip tefrik edilen dosya davalısı ... Yapı AŞ."ye ait sicil kayıtlarına göre bu şirketin 16.03.2004 tarihinde Ankara Ticaret Sicilinde tescil edildiği, ortaklarının dava dışı .. ...,...ve diğer kişilerden oluştuğu, davacı tarafından sunulan belgelere, göre bu kişilerin aynı zamanda asıl dosya davalısı olan ... Otelcilik AŞ’nin ortak ve yöneticileri olduğu bu sıfatla davacının yaptığını iddia ettiği imalatlara ilişkin olarak davacı ile yazışmalar yaptıkları anlaşılmaktadır. Nitekim davacı bunlara dayanarak “perdenin aralanması” teorisi kapsamında her iki şirketin birlikte sorumlu olmaları gerektiğini iddia etmiş, ancak mahkemece bu iddiaların kabul edilebilir olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken iş öncelikle ... Yapı AŞ aleyhine açılıp önce birleştirilen daha sonra tefrik edilen dosyanın eldeki dava ile birleştirilmesi, davacının her iki şirketin birlikte sorumlu olacağına ilişkin iddialarının incelenip sorumluluğun saptanmasından sonra davacının yazılı sözleşme sunmamış olması ve bedel konusunda da mutabakat bulunmadığından yapıldığı iddia edilen imalâtların 818 Sayılı BK"nın 366. maddesine göre yapıldığı yıl piyasa rayicine göre bedelinin belirlenip kanıtlanacak ödemelerin düşülüp sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan gerekçe ile eksik incelemeye dayalı kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 990,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.