Esas No: 2021/2231
Karar No: 2021/5199
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/2231 Esas 2021/5199 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle davalılardan ... ile yabancı mahkemede boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte tarafların anlaşması gereği o tarihte tamamı davalılardan ... adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın 1/2 kuru mülkiyetinin müvekkili adına tesciline, parselin tümü üzerinde müvekkili lehine intifa hakkı tesisine dair karar verildiğini, yabancı mahkeme ilamının kesinleştiğini ve ... 6.Aile Mahkemesi"nin 2013/775 E.-2014/326 K.sayılı ilamı ile de tanıma-tenfiz kararı verilerek bu kararın da taraflarca temyiz edilmeksizin 10.06.2014 tarihinde kesinleştiğini, bu taşınmazın kesinleşen mahkeme kararlarına rağmen davalılardan ... tarafından diğer davalı babası ..."e 14.06.2017 tarihinde tapuda satış suretiyle devredildiğini, satışın müvekkilinden mal kaçırmak amacı ile yapıldığını beyanla; tasarrufun - tapunun iptali ile dava konusu ... İli, ... de kayıtlı 248 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 1/2 kuru mülkiyetinin müvekkili adına tapuya tesciline, diğer 1/2 hissenin kuru mülkiyetinin önceki malik davalılardan ... adına tapuya tesciline, taşınmazın tapu kaydına tamamı üzerinden müvekkili lehine intifa hakkı tesisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar cevap dilekçelerinde özetle; dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığını, buna ilişkin yabancı mahkeme ilamının dayanaksız olduğunu, kaldı ki bu taşınmazın önceleri davalı ... adına kayıtlı iken kızı olan diğer davalı ..."a 2006 yılında bedelsiz olarak devredildiğini, üzerine davalı ... tarafından konut yapıldığını, gerek davacının gerek ..."ın bu malın edinilmesinde herhangi bir katkısının olmadığını, yabancı mahkeme ilamındaki davaya konu taşınmazın ..."ın kişisel malı olduğunu,yabancı mahkeme ilamındaki ortak mal tasnifinin doğru olmadığını, bu ilamın tanınması ve tenfizi kararının da taşınmaza ilişkin olması karşısında yok hükmünde bulunduğunu beyanla davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesi olan ... Asliye Hukuk Mahkemesince davaya "Aile Mahkemesi Sıfatıyla" bakılarak yapılan yargılama sonucunda davalılardan ... yönünden davanın dava şartı yokluğundan usulden, diğer yönlerden ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne; dava konusu taşınmazın; davalılardan ... adına olan tapusunun iptali ile 1/2 kuru mülkiyetinin davacı adına, 1/2 kuru mülkiyetinin ise davalılardan ... adına tapuya tesciline, tescil işlemleri yerine getirildiğinde tapu kaydının tümü yönünden davacı ... lehine intifa hakkı tesisine ve bu hususun tapuya şerh verilmesine karar verilmiş, hüküm bu sefer davalılarca temyiz edilmiştir.
İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 18.) maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede, "Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir. Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki (zahiri) işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır. (HGK 23.01.2020 tarih ve 2017/1-1247 Esas, 2020/47 Karar)
Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme görevi hakime aittir. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamasına göre dava; davalılardan ... yönünden anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, davalılardan ... yönünden ise şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Her ne kadar davalılardan ... yönünden açılan dava Aile mahkemelerinin görevine girmekte ise de dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle tapuda ... adına kayıtlı olmadığı sabittir. Davacı vekili, davalı eski eşin dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı babası ..."e anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı hakkını kullanmasını engelleyecek şekilde mal kaçırmak amacıyla devrettiğini ileri sürerek istekte bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, davacının davalılardan ..."e karşı açmış olduğu davanın yasal dayanağının Türk Borçlar Kanununun 19. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 18.) maddesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı ile davalılardan ... arasındaki uyuşmazlıkta, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1 ve devamı maddeleri uyarınca Aile Mahkemesi görevsiz olup, genel mahkemeler görevlidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi, kendiliğinden de göz önünde tutulması gerekmektedir. Bu durumda davalılardan ... yönünden açılan davanın tefrik edilerek davaya Asliye Hukuk Mahkemesince bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi, eldeki ..."a yönelik dava yönünden ise görevsizlik kararı verilen dosyanın sonucunun bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken gerek ilk derece mahkemesince gerekse de bölge adliye mahkemesince yanılgılı gerekçelerle görev hususu gözetilmeksizin yazılı şekilde işin esasının incelenmesi doğru görülmemiştir. O halde bölge adliye mahkemesince yapılacak iş ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesinden ibaret olup, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 23.06.2021 (Çrş.)