Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/3773 Esas 2013/914 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3773
Karar No: 2013/914
Karar Tarihi: 11.02.2013

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/3773 Esas 2013/914 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar ile davalı arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan dava kısmen kabul edilmiş, kira alacağı ve vergi borcu alacağı olarak toplam 416.696,55 TL'nin davacılara ödenmesine karar verilmiştir. Dairenin bozma kararına karşı davalı vekilince karar düzeltme istemiyle başvurulmuş ancak istemin reddine karar verilmiştir. Kararda yer verilen kanun maddeleri Humk'nın 440. ve 442. maddeleridir. Ayrıca, kararın gerekçesinde Borçlar Yasası'nın 106. maddesi de açıklanmıştır.
15. Hukuk Dairesi         2012/3773 E.  ,  2013/914 K.

    "İçtihat Metni"



    Davacılar...... ile davalı ... arasındaki davadan dolayı.... Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 18.01.2011 gün ve 2008/213-2011/23 sayılı hükmü bozan Dairemizin 06.02.2012 gün ve 2011/3309-2012/626 sayılı ilâmı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Yargıtay ilâmında belirtilen gerektirici nedenler karşısında HUMK’nın 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve HUMK’nın 442. maddesi hükmünce 219,00 TL para cezası ile bakiye 6,55 TL red harcının karar düzeltme isteyen davacıya yükletilmesine, 11.02.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    (Muhalif)




    -KARŞI OY YAZISI-

    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi, kira ve maddi giderim istemine ilişkindir.
    Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulü ile 385.800,34 TL kira alacağı ve 30.896,21 TL vergi borcu alacağı olmak üzere toplam 416.696,55 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara payları oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, sözleşmenin feshine dair talebin atiye bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalı yanın temyizi üzerine Dairemizin 06.02.2012 tarih ve 2011/3309 Esas 2012/626 Karar sayılı ilâmı ile bozulmuş,
    bozma kararına karşı davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Bozma kararı gerekçesinde 21.12.1995 tarihli sözleşmede maktu 50,00 TL aylık gecikme tazminatı ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmedeki bu miktarın bir yıl süreyle bağlayıcı olacağı, bundan sonraki dönem için yerel piyasa rayiç fiyatlarına göre kira bedelinin hesaplanması gerektiği ifade edilmiştir. Bozma kararındaki kira alacağına yönelik bu gerekçenin usul, yasaya ve yönteme uygun olmadığı kanati ile iştirak edilmemiştir. Şöyle ki; arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde yüklenici bina yapım işini üstlenmekte, yüklenicinin finansını sağlayarak yapacağı bu binaya karşılık arsa sahibi de ona arsa payı mülkiyeti geçirmektedir. Bu niteliği itibariyle arsa payı inşaat sözleşmeleri iki tipli karma bir sözleşmedir. Burada eser sözleşmesinin konusu olan inşaat yapma edimi ile taşınmaz satım sözleşmesindeki mülkiyet nakli edimi bir araya gelmiştir.
    Borçlar Yasası"nın 106. maddesi uyarınca karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri temerrüde düştüğü takdirde, diğeri borcunu ifa etmesi için alacaklıya uygun bir mehil tayin etmeye veya yetkili makama (hakime) böyle bir mehil tayin ettirmeye yetkilidir. Bu mehil zarfında borç ifa edilmez ise alacaklı her zaman gecikme sebebiyle tazminatla beraber borcun ifasını isteyebileceği gibi bunun yerine gecikmeden (derhal) beyanda bulunarak sonraki edimden vazgeçip ifa edilmemesinden doğan zararların tazminini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
    Sözleşme hukukunda egemen olan ve Türk Hukukunda kabul edilen kural sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) kuralıdır. Sözleşme serbestliği ilkesi tarafların birbirleri karşısında eşit hak sahibi olarak bulunmalarını gerektirir. Koşullar yanlardan biri için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile borçlu borcunu yerine getirmelidir.
    Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yönünden altüst olması, borcun ifasının güçlenmesi durumunda işlem temelinin çökmesi gündeme gelir. İşte bu bağlamda yargıç somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Ancak her istemle sözleşmeyi değişen hâl ve koşullara uydurmak olanağı yoktur. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan irade özgürlüğü sözleşme serbestisi ve sözleşmeye bağlılık ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale kurumu istisnai ikinci derecede yardımcı niteliktedir. Sözleşme kurulduktan sonra onun ifadesi sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Ayrıca uyarlama isteyen yanın olağanüstü hâl ve koşulların çıkmasına kendi kusuru ile neden olmamalıdır. Değişen hâl ve koşullar yanlarca önceden öngörülebilir olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmamalı ya da olaylar öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. Uyarlama daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir. Sözleşmeye yazılan özel hükümler yorumlanıp taraflara sağladığı hak ve yararlar değerlendirilmeli, ekonomik değişikliklerin etkileri, somut olayın özelliği ile belirlenecek tüm objektif ve subjektif hâl ve koşullar hak ve nefaset, doğruluk, dürüstlük kuralları (MK md. 2/1) ışığında dikkate alınmalıdır.
    Dava konusu somut olayda davacılar kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendilerine verilmesi gereken bağımsız bölümlerin süresinde teslim edilmediğinden bahisle kira alacağı isteminde bulunmuşlar, mahkemece de bilirkişi incelemesi yaptırılarak 385.800,34 TL olarak belirlenen rayiç bedele hükmedilmiştir.
    Mahkeme kararı kira ile ilgili sözleşme hükmünün uyarlanması niteliğindedir. Oysa davacılar dava dilekçelerinde uyarlama olgusundan söz etmemişlerdir. Bu yönde herhangi bir istem yoktur. Bozma kararında sözü edilen ilk bir yıl için sözleşme hükmünün, bundan sonraki döneme serbest piyasa rayiç kira bedelinin uygulanması yönündeki gerekçenin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Diğer yandan dosya içeriği belgeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde uyarlama için gerekli yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden önceki dönemleri de kapsar şekilde uyarlama niteliğinde verilen hükümle keza bozma kararıyla sözleşme hükmü ortadan kaldırılmıştır. Oysa istem halinde ve koşulları oluştuğunda sözleşmenin ileriye doğru sonuç doğuracak şekilde uyarlanmasına karar verilebilir.
    Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.




    Hemen Ara