Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/6722 Esas 2020/4401 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/6722
Karar No: 2020/4401
Karar Tarihi: 09.06.2020

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/6722 Esas 2020/4401 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2019/6722 E.  ,  2020/4401 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 4.900.000 TL peşinat (eski para) ödediğini, bu ödemenin borçlandırma sözleşmesi yapılırken mahsup edilmediğini ileri sürerek, bu peşinatın güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.500,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı Toplu Konut İdaresi, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacının Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan göçmen konutlarından daire satın aldığı, ileride maliyet hesabından mahsup edilmek üzere peşinat ödediği, konutun davacıya teslim edilip tapuda devir işleminin yapıldığı, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp ödeme yaptığı ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği dosya içeriği, aynı nitelikteki emsal dosyalar ve toplanan delillerle anlaşıldığı gibi bu hususlar tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, yapılan peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan borçtan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 30. maddesindeki “usul ekonomisi” ilkeleri de göz önüne alınarak, toplanan deliller itibariyle olay yeterince aydınlandığından bilirkişi incelemesine ya da ek rapor alınmasına gerek olmadığı, gerek devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalardan, gerek hak sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve gerekse aynı nedenlerle açılan ve reddedilip, Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşen dosya kapsamlarından, davacının peşin olarak ödediği paranın mahsubunun yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde "... borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen tatbik edileceğini, bankaca kesin hesap sonucu bulunacak hesaba eklenecek miktara, miktarın ve geri ödeme taksitlerinin belirlenmesi yöntemine, hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul beyan ve taahhüt eder." şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile 90.843.297,00 TL kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 86.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tüm belgeler üzerinde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının ödediği peşinat miktarıda tespit edilmek suretiyle borçlandırma işleminin başlangıcında ve ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı somut olarak saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara