Esas No: 2020/4234
Karar No: 2020/8180
Karar Tarihi: 14.12.2020
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/4234 Esas 2020/8180 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptal Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın Belediye ve Hazine yönünden reddine diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı ... ve Kadriye tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde, davalıların murisi ...’a ait 126 parsel sayılı taşınmazın, 20 yılı aşkın süredir davacı tarafından kullanıldığını, ...’un 1982 yılında vefat ettiğini belirterek, tapunun iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalılara tebligat yapılmasına rağmen süresinde cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın davalı ... ve Hazine yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne, 126 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, davacı adına tesciline dair verilen karar, davacı vekili, davalı ... ve Kadriye tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nin 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK’nin 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Talep, mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Bu tür uyuşmazlıklarda davanın kayıt maliki ve maliklerine, onlar ölmüş ise usulen belirlenecek mirasçılarına yöneltilmesi, hiç mirasçı bırakmadan ölmüşler ise TMK"nin 501. maddesi hükmü gözönünde tutularak davanın Hazineye yöneltilmesi, öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra uyuşmazlığın esasına girilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; davacı, 126 parsel sayılı taşınmaz maliki ...’un 20 yıl önce ölmüş olduğunu, tapu kaydının intikal görmediğini, dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile Kanun"da belirtilen koşullar altında zilyet olduğunu, tapu kaydının TMK’nin 713/2. maddesi karşısında hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Dosyada bulunan veraset ilamına göre; kayıt maliki ..., 25.11.1982 tarihinde vefat etmiş, mirasçılarından Dudu Ayama davalı olarak gösterilmemiştir.
Ayrıca, Mahkemece dava konusu taşınmaz başında keşif yapılmadan, dosya içerisinde bulunan isim tashihi davasında dinlenen tanık beyanlarıyla yetinilerek, eksik araştırma ile davacı tarafın zilyetliğinin belirlenmesi doğru değildir.
Mahkemece yapılması gereken iş; davacı tarafa kayıt malikinin tüm mirasçılarını davaya dahil etmesi için usulüne uygun kesin süre verilmek, dahil edilmesi halinde yargılamaya devam ederek dava konusu taşınmaz başında uzman bilirkişi ve taraf tanıkları ile keşif yaparak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
Kabule göre de; birleşen davada davalı ... ve ... ile, asıl davada davalı ...’ın karar başlığında adının yazılmaması, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olup bozma sebebi yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı ... ve Kadriye’nin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 14.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.