Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/7066 Esas 2014/6464 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/7066
Karar No: 2014/6464
Karar Tarihi: 10.11.2014

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/7066 Esas 2014/6464 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2013/7066 E.  ,  2014/6464 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
    - K A R A R -
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 1.100,00"er TL duruşma vekâlet ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan, bakiye 2.108,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.11.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
    Dava, iş sahibince ödenen damga vergisi ödemelerinin yükleniciden rücu"en tahsiline yönelik alacak davasıdır. Davacı banka iş sahibi, davalı şirket ise yüklenicidir. Davacı banka vekili, davalı yüklenici şirketin ödemesi gereken damga vergilerinin müvekkillerince ödendiğini, damga vergisinden sorumluluğun davalı yüklenicide olduğunu, ödemeden sonra yapılan ödemeyi davalıdan rücu"en talep ettiklerini, bedelin ödenmediğini
    belirterek tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı yüklenici şirket vekili ise, davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında eser sözleşmesi niteliğinde 18.01.2006, 01.06.2006, 07.09.2006, 20.02.2006, 28.02.2007 ve 27.12.2006 tarihli sözleşmelerin düzenlendiği konusunda ihtilâf bulunmamaktadır. Bu sözleşmelerin 7. ve 8. Maddesinde her türlü vergi, resim ve harçlarla diğer giderlerin yükleniciye ait olduğu kararlaştırılmıştır.
    Sözleşmede vergi ve harçlardan yüklenicinin sorumlu olduğunun belirlenmiş olmasına rağmen, davacı banka yönetim kurulu 10.03.2011 tarih 10 nolu toplantısı ile tahakkuk ettirilen vergi cezalarının 6111 sayılı Kanun kapsamında banka tarafından ödenmesine karar verilip, bu bedel ilgili vergi dairesine ödenmiştir. Ödenen verginin kaynağı sözleşmenin birden fazla nüsha yapılmasından dolayı olup, dosyaya celp edilen deliller ile davalı vekilinin temyiz dilekçesine eklediği Danıştay 7. Dairesi"nin örnek kararları kapsamında bu verginin dava konusu edilmiş olması halinde yargı organınca iptâl edilerek ödemeden kurtulma ihtimalinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Davacı banka yönetim kurulu, sözleşmeye göre vergiyi ödemede esasen sorumlu olan davalı şirketin yerine geçerek vergi borcunu ödemekle davalı şirketin vergiye ilişkin kanun yoluna gitme hakkını elinden almış bulunmaktadır. Verginin ödenmesinde davacı bankanın yasa yoluna gitmeyerek kusurlu olduğu da anlaşılmaktadır. “Hiç kimse kendi kusurundan hak elde edemez” ilkesi gereğince kusurlu olan bankanın davacıya rücu etmesini hukuk düzeni korumaz. Danıştay 7. Dairesi"nin 20.02.1982 tarih 1984/3147 Esas, 1986/437 Karar sayılı kararı emsal gösterilerek dava yoluna gidilmiş olması halinde damga vergisi borcunun terkini mümkün olduğu halde (nasıl olsa sözleşmeye göre gerçek vergi yükümlüsüne rücu hakkım var) düşüncesi ile vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilen damga vergisi borcunun ödenmiş olması, davacı bankanın iyi niyetli olması halinde dahi kendi kusurundan hak elde edemeyeceği ve davalıya rücu edemeyeceği, bu nedenle davanın reddi gerektiği görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın onanması yönündeki görüşüne katılmıyorum.

    Hemen Ara