Esas No: 2020/5453
Karar No: 2021/5089
Karar Tarihi: 25.02.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/5453 Esas 2021/5089 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 35. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının, davalıya ait ... Tershane Komutanlığı 31/C fabrikası/... iş yerinde kompresörcü iş ve meslek kolunda çalıştığını fabrika ortamında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 10. Maddesine istinaden Mart 2016 tarihinde gürültü ölçümlerinin yapıldığını ve söz konusu ölçümlerde kişisel maruziyet değerinin 93,3 Db(A) değerinde ölçüldüğünü, yani gürültü maruziyet değerinin açık bir şekilde yukarıda belirtilen yönetmelikteki sınır değerinden yüksek çıktığını, bu sonucun ardından günde 7,5 saat çalıştırılmayı ve buna hakların ödenmesini beklerken iş yeri komutanının ölçümleri kabul etmediğini, ve işyerinde yeniden ölçüm yapılacağının söylendiğini, Kasım 2016 tarihinde yapılan ölçümde tezgah ve makinaların bir kısmının çalıştırılmayarak gürültü düzeyinin düşürülmeye çalışıldığını, bu ölçüm sonrasında tüm tezgah ve makinaların aynı anda çalıştırılmaya devam ettiğini, nitekim 2016 Kasım ayındaki ölçümde 85 dB(A)nın altında ölçümün gerçekleştiğini bu ölçümün ... ve usullerinin hukuka uygun ve adil biçimde yapılmadığını, ölçüm sırasında cihaz bağlanan çalışanlara yakın tezgahlarda çalışma yapılmadığını, ölçüm sonrası uygulanacak sözde programın uygulanmayarak eski çalışma düzeyine geri dönüldüğünü, çalışanların çoğunun gemide olmasına rağmen ölçümlerin fabrikada yapıldığını, 3 adet torno tezgahının bir tanesinin çalıştırıldığını, bu nedenle ikinci ölçümün dikkate alınmaması Mart 2016 tarihinde yapılan ölçümlerin dikkate alınması gerektiğini, çalışılan yerin üretim fabrikası değil bakım ve onarım kademesi olduğunu genel çalışma alanının fabrika içi değil gemilerin makine ve motor daireleri olduğunu, asıl ölçümünde buralarda yapılması gerekirken müvvekkilinin mağdur edildiğini, ölçüm kabul edilse dahi ortamın gürültüye müsait olduğunu, müvekkilinin sürekli risk altında bulunduğunu, riskin varlığının dahi müvekklinin 7,5 saat çalıştırılması için yeterli olduğunu ileri sürerek kısa çalışma ve fazla çalışma primi alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; fabrika/atölyelerde gürültü seviyelerinin tespiti ve gürültü haritası oluşturulması maksadı ile Mart 2016 tarihi ile ASTLAB çevre analiz laboratuarı tarafından gürültü ölçümlerinin yapıldığını, yapılan ölçüm sonuçlarının değerlendirilmesi sonrasında değerlendirmeler neticesinde iyileştirme yapılması maksatıyla ölçüm sonucu gürültü düzeyi limit sınırının üzerinde olan fabrika ve atölyelerinin incelenerek düzenlemeye gidildiğini, gürültü çıkaran tezgahlar aynı anda çalıştırılmayacak şekilde iş planlaması yapıldığını yine ekipmanları için izole işleminin uygulandığının normal mesai yanında gece vardiyasının başladığının önlemlerin sonuçlarını görmek için ise ikinci bir ölçüm yoluna gidildiğini Eylül 2016 tarihinde ikinci ölçümlerin yapılması amacında çalışma başlatıldığını 21 Ekim-11 Kasım 2016 tarihleri arasında ölçümlerin gerçekleştirildiğini ölçüm sonuçlarının incelenmesinde gürültü seviyesinin sınır değerlerinin altına düştüğünün tespit edildiğini, sınır değerinin üzerine çıkan yerlerde çalışanlara haklarının ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının çalıştığı işyerinde keşif yapılarak alınan rapor neticesinde hesaplama yapılan 15.03.2016-11.11.2016 tarihleri arasındaki çalışmaların Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak 7,5 Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik kapsamında bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, İlk Derece Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Uyuşmazlık konusu dönemde davalı işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi olan 25. dönem Toplu İş Sözleşmesinin 52. maddesinde tüm primler düzenlenmiş ve maddenin ğ-(4) bendinde “Bu maddede sayılan primler fazla sürelerle çalışma ve fazla çalışma süreleri için ödenemez” denilerek tüm primler bu kapsama alınmıştır.
25. dönem Toplu İş Sözleşmesinin 52. maddesinin (c) bendinde “Sağlık Kuralları Bakamından Günde Azami Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik kapsamında istihdam edilen işçilerin fiili çalışma sürelerine %14 kısa çalışma primi ödeneceği,aynı maddenin (ç) bendinde işçilerin çalıştıkları normal mesai günleri için işbaşında kaldıkları saat başına saat ücretlerinin %15"i oranında verimliliği teşvik primi ödeneceği düzenlenmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, kısa çalışma priminin fazla çalışma süreleri için hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda denetime elverişli olmadığından, bu hususta denetime elverişli bilirkişi raporu aldırılmalı sonucuna göre kısa çalışma primi alacağı hesaplanmalıdır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-İlk Derece Mahkemesi kararında fazla çalışma ücreti ve kısa çalışma primi alacaklarının bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsil edilmesine karar verilmiştir.
Ne var ki; kısa çalışma primi yönünden toplu iş sözleşmesinde bir ödeme günü belirlenmiş olmadığından bu alacak kalemine dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir.
Öte yandan; fazla çalışma bakımından hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrı ayrı temerrüt tarihleri gösterilmediğinden bu alacak kalemine uygulanacak faizin başlangıç tarihi yönünden hüküm, infaza elverişli değildir.
4- Son olarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 13/j maddesi Genel Bütçeye dahil idarelerin bu Kanunun 1 ve 3 sayılı tarifelerine giren bütün işlemlerinin harçtan müstesna olacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda bulunan davalı idarenin keşif harcı dahil her türlü harçtan muaf olacağı gözetilmeden yargılama giderleri arasında sayılan keşif harcından sorumlu tutulmuş olması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.