Esas No: 2007/159
Karar No: 2007/141
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2007/159 Esas 2007/141 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2007/159 E., 2007/141 K.
"İçtihat Metni"
O L A Y : Disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle Türk Silahlı Kuvvetleri"nden YAŞ kararıyla ilişiği kesilen davacıya, Genelkurmay Başkanlığı"nın 6.12.2005 gün ve 1123603 sayılı işlemi ile, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında, TSK"den disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle ilişiğinin kesilmesine ilişkin olarak, sicil bilgi ve belgeleri talep edilmekte ise de; sicil belgeleri Bilgi Edinme Kanunu"nun 16 ncı maddesinin "Açıklanması halinde Devletin emniyetine…
…milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek…
…gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır" hükmü kapsamında değerlendirildiğinden talebin karşılanmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Davacı, bu işlemin iptali istemiyle genel idari yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı idare vekili, birinci savunma dilekçesinde, davanın görüm ve çözümünde askeri idari yargının görevli olduğunu ileri sürmüştür.
ANKARA 11. İDARE MAHKEMESİ; 31.10.2006 gün ve E:2006/654 sayı ile, Hasan Doğan tarafından Bilgi Edinme Yasası uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle Milli Savunma Bakanlığına karşı açılan davada davalı idarece görev itirazında bulunulduğu, Anayasa"nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğunun, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği, 20.7.1982 günlü ve 1602 sayılı Yasa"nın 25.12.1981 günlü ve 2568 sayılı Yasa"yla değişik 20. maddesinde de aynı hükmün yer aldığı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin bir davaya bakabilmesi için, dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin" bulunması şartlarının birlikte bulunması gerektiği, 1602 sayılı Yasa"nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri"nde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi sayıldığı, dava konusu olayda, davacının asker kişi ve işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, her ne kadar yukarıda açıklanan 20. maddede, görevden ayrılmış olsa da askeri personelin asker kişi sayılacağı belirtilmekte ise de; askeriyeden ayrılan davacının isteği, askerlikle olmayıp, kendisi ile ilgili olarak düzenlenen sicil belgesi ve kanaat raporlarının Bilgi Edinme Hakkı Yasası gereği verilmesi olduğundan, dava konusu işlemin Yasada öngörülen askeri kişi ve askeri hizmete ilişkin bulunmadığı, bu durumda, askeriyeden ayrılan davacının Bilgi Edinme Hakkı Yasası uyarınca istediği sicil belgesi ve kanaat raporlarının sivil kişinin aynı yöndeki isteğinden ve onun çözümü ile varılacak sonuçtan farklı olmadığı gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazının reddine Mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiştir.
Davalı idare vekilinin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki 11.1.2007 günlü dilekçesi üzerine, dava dosyası önce Danıştay"a, sonra Danıştay vasıtasıyla Uyuşmazlık Mahkemesi"ne ve nihai olarak Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığı"na gönderilmiştir.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; Türk Silahlı Kuvvetleri"nden disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle Yüksek Askeri Şura kararı ile ayırma işlemine tabi tutulan davacının, "1990 ila 2000 yılları arasında hakkında düzenlenen sicil belgelerinin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu hükümleri gereği kendisine verilmesi" istemi ile davalı idareye yaptığı başvurunun 06.12.2005 tarihli işlem ile reddi üzerine, söz konusu ret işleminin iptali istemi ile Milli Savunma Bakanlığı aleyhine Ankara 11. İdare Mahkemesi"nde iptal davası açtığı, bu davada davalı idarenin davada Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin görevli olduğuna ilişkin itirazda bulunması ve Ankara 11. İdare Mahkemesi"nin de davalı idarenin görev itirazını reddederek 31.10.2006 gün ve E.2006/654 sayı ile, görevlilik kararı vermesi üzerine davalı idarenin süresi içerisinde görevlilik kararına itiraz ederek olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması talebinde bulunduğu, Ankara 11. İdare Mahkemesi"nce davalı idarenin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ilişkin başvurusu üzerine dava dosyasının sehven Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderildiği, Uyuşmazlık Mahkemesi"nce de Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu"nun 10, 12, ve 13. maddeleri uyarınca karar verilmek üzere dava dosyasının Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığı"na gönderildiğinin anlaşıldığı, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu"nun 20 nci maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin görevlerinin hükme bağlandığı, anılan hükme göre Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin "askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimi yapar" denildiği, asker kişinin tanımının yapıldığı aynı hükmün 2. fıkrasının ise, "Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır" hükmünü taşıdığı, 1602 sayılı Kanun"un 21. maddesinin ilk fıkrasına göre, "20. maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdari Mahkemesinde çözümlenir ve karar bağlanır" denildiği, Anayasa"nın, "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi" başlıklı 157. maddesinde yer alan göreve ilişkin hükümlerini yukarıda açıklandığı gibi benzer bir biçimde tekrarlayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu"nun 20 ve 21. maddelerine göre, uyuşmazlık konusunun askeri idari yargı yerinde görülebilmesi için iki koşulun bir arada gerçekleşmesi gerektiği, bunların "asker kişiyi ilgilendirme" ve "askeri hizmete ilişkin" olma koşulları olduğu, "asker kişiyi ilgilendirme" koşulundan davacının hizmette ya da görevden ayrılmış ve 1602 sayılı Kanun"un 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olması anlaşılabileceği gibi, işlemin "bir asker kişi gözetilerek" tesis edilmesi halinde de davacının bu asker kişiden hareketle menfaat ihlali iddiasında bulunan kişilerden (Örneğin; eşi, ana-babası, çocukları vs.) olması halinde söz konusu koşulun gerçekleştiğinin kabul edildiği, diğer koşulun ise davaya konu işlemin "askeri hizmete ilişkin" olması koşulu olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin birçok kararında belirtildiği üzere idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerektiği, eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabul edilmesinin icap ettiği, daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu, davacının, Türk Silahlı Kuvvetleri"nden disiplinsiz ve ahlaki nedenlerden dolayı ayırma işlemine tabi tutulması nedeniyle halihazırda görevden ayrılmış bulunsa bile dava konusu işlem yönünden 1602 sayılı Kanun"un 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu bağlamda "asker kişiyi ilgilendirme" koşulunun dava konusu işlemde mevcut olduğunun açık bulunduğu, dava konusu işlemin "askeri hizmete ilişkin" olması koşulu incelendiğinde ise; Türk Silahlı Kuvvetleri"nden disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerden dolayı Yüksek Askeri Şura kararı ile ayırma işlemine tabi tutulan davacının görevde bulunduğu döneme ait sicil belgelerinin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde kendisine verilmesine ilişkin talebinin reddine dair işlemin askeri usul ve yönteme, askeri gereklere ve askeri hizmete göre tesis edildiği ve bu bağlamda dava konusu işlemin "askeri hizmete ilişkin" olması koşulunun da gerçekleştiğinin değerlendirildiği, bu durum itibariyle, davaya konu işlemin "asker kişiyi ilgilendirme" ve "askeri hizmete ilişkin olma" şartlarını birlikte gerçekleştirmiş olduğu ve bu bakımdan davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu"nun 10, 12 ve 13. maddeleri gereği görev uyuşmazlığının halli için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, Ankara 11. İdare Mahkemesi"nin 31.10.2006 gün ve E:2006/654 sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Başkanlıkça 2247 sayılı Yasa"nın 13. maddesinin 3. fıkrasına göre Danıştay Başsavcısı"nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI ; Türk Silahlı Kuvvetleri"nde görev yaparken disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle Yüksek Askeri Şura kararı ile ilişiği kesilen davacının, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca sicil notları ve belgelerinin verilmesi istemiyle Milli Savunma Bakanlığı"na yaptığı başvuruyu reddeden Genel Kurmay Başkanlığı işlemine yaptığı itirazın kabulü yolunda verilen Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu kararının yerine getirilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Genel Kurmay Başkanlığı işleminin iptali istemiyle Ankara 11. İdare Mahkemesi"nde açılan davada, davalının görev itirazının reddi üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığı"nca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı, Anayasa"nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği, 20.7.1982 günlü ve 1602 sayılı Yasa"nın 25.12.1981 günlü ve 2568 sayılı Yasa"yla değişik 20. maddesinde de aynı hükmün yer aldığı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin bir davaya bakabilmesi için, dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin" bulunması şartlarının birlikte bulunması gerektiği, 1602 sayılı Yasa"nın değişik 20. maddesinin ikinci fıkrasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi sayıldığı, aynı Kanunun 22. maddesinde de, Birinci Dairenin, atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerletilmesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarını çözümleyeceği kuralına yer verildiği, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu"nun 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir" hükmüne, 9. maddesinde, "istenen bilgi veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulur. Ayırma gerekçesi başvurana yazılı olarak bildirilir" hükmüne, 13. maddesinde, "Yargı denetimi dışında kalan idari işlemlerden kişinin çalışma hayatını ve mesleki onurunu etkileyecek nitelikte olanlar, bu Kanun kapsamına dahildir. Bu şekilde sağlanan bilgi edinme hakkı işlemin yargı denetimine açılması sonucunu doğurmaz" hükmüne yer verildiği, olayda, davalı idare tarafından, davacı isteminin 4982 sayılı Kanun"un 9. maddesinde belirtilen "gizli bilgiler ve açıklanması yasaklanan belgeler" kapsamında olduğundan bahisle yapılan başvurunun reddi yolundaki Genelkurmay Başkanlığı işlemine yapılan itiraz üzerine verilen Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu kararının yerine getirilmesi istemi ile yine Genelkurmay Başkanlığı"na yapılan ikinci başvurunun reddi yolundaki 6.12.2005 tarihli işlemin dava konusu yapıldığının anlaşıldığı, bu duruma göre, davacının, 1602 sayılı Yasa"nın 20. maddesi uyarınca asker kişi sayılması, askeri hizmete ilişkin sicil notları ve belgelerinin Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu kararı gereği, kendisine verilmesi isteminin reddine ilişkin dava konusu Genelkurmay Başkanlığı işleminin askeri hizmete ilişkin bulunması karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin görevli olduğu sonucuna varıldığı, bu nedenle, 2247 sayılı Kanun"un 13. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulünün uygun olacağı yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR"ın katılımlarıyla yapılan 02.07.2007 günlü toplantısında;
I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı vekilinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı"nca 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ"un, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Fikret ERES"in, davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle Yüksek Askeri Şura kararıyla Türk Silahlı Kuvvetleri"nden ilişiği kesilen davacının; görevi sırasında hakkında düzenlenmiş olan 1990 ila 2000 yıllarına ilişkin sicil notları ve belgelerinin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca kendisine verilmesi isteminin reddi üzerine Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu"na yaptığı itiraz hakkında adı geçen Kurulun verdiği kararın yerine getirilmesi istemiyle Genelkurmay Başkanlığı"na yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa"nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu"nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz" denilmiştir.
Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1602 sayılı Yasa"nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.
Davacının, 1602 sayılı Yasa"nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır. Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:
Yönetsel işlemin, görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer yönetsel işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre kurulmuş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir anlatımla, askeri hizmete ilişkin yönetsel işlemler: yönetimin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda kurulan işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından kurulmuş olsa bile durum değişmemekte, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nde görülmesi gerekmektedir.
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu"nun 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı; demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir" hükmüne, 16. maddesinde, "Açıklanması hâlinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır" hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle Yüksek Askeri Şura kararıyla Türk Silahlı Kuvvetleri"nden ile ilişiği kesilen davacının; görevi sırasında hakkında düzenlenmiş olan 1990 ila 2000 yıllarına ilişkin sicil notları ve belgelerinin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca kendisine verilmesini istemesi üzerine, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu"nun 16. maddesi gerekçe gösterilerek ve "Açıklanması halinde Devletin emniyetine…
…milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek…
…gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır" hükmü kapsamında değerlendirildiği belirtilerek isteminin karşılanmadığı anlaşılmıştır.
İdarece davacının istemi 4982 sayılı Yasa hükmü gerekçe gösterilerek reddedilmiş ise de; yapılacak yargılamada, askeri makamlarca askeri hizmet, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak ilgili hakkında düzenlenen sicil notları ve belgelerinin niteliği, değerlendirilmesi, açıklanmasının yerinde olup olmamasının irdelenmesi gerekeceğinden, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi"nin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığı"nın başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesinin davalı idarenin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 11. İdare Mahkemesi"nce verilen 31.10.2006 gün ve E:2006/654 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.07.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.