Esas No: 2013/4339
Karar No: 2013/5846
Karar Tarihi: 12.11.2013
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/4339 Esas 2013/5846 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Sulh Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, İİK’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; icra takibine takip borçlusu davalının vâki itirazının iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Bartın İcra Müdürlüğü’nün 2010/2770 takip sayılı dosyası kapsamından; davacı şirketin, davalı hakkında 15.12.2008 tarihli fatura dayanak alınarak 2.950,00 TL asıl alacak ve 362,11 TL işlemiş temerrüt faizinin tahsilinin istendiği, davalının süresindeki itirazı sonucu takibin durduğu anlaşıldığı gibi; itirazın iptâli davasının da yasal süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
Davacı şirket, davalının siparişi doğrultusunda Bartın İli Amasra İlçesinde bulunan 2 adet dükkanın alüminyum doğramaları imâlatı ve montajını yaptığını ve iş bedelini gösterir 15.12.2008 tarihli ve 09/668 sayılı faturanın düzenlendiğini ve 2.950,00 TL tutarındaki iş bedelinin ödenmediğini ileri sürmekte; davalı taraf ise, iş yapılan dükkanların malikinin dava dışı .... adlı şahısların olduğunu, davacı ile aralarında akdî ilişki bulunmadığını savunmaktadır.
Mahkemece, tanık anlatımları ve bilirkişi raporu dayanak alınarak asıl alacak ve faiz miktarının toplamı olan 3.303,52 TL alacak üzerinden takibin iptâline ve asıl alacağın %20 oranında davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
Yanlar arasında yazılı sözleşme yapılmamıştır. Davalı, davacının “sözlü” sözleşme yapıldığına ilişkin iddiasını inkâr etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın geçici 1/2. maddesi hükmü gereğince, somut olayda uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 290 ve izleyen maddeleri hükümleri uyarınca, yanlar arasında “eser sözleşmesi” niteliğindeki akdî ilişkinin kurulduğunu davacı yüklenicinin “yazılı delille” kanıtlaması gerekmektedir. HUMK’nın 289. maddesi uyarınca, davalının “açık onayı” bulunmadığından; 292. maddesi hükmü uyarınca da “yazılı delil başlangıcı” niteliğinde belge sunulmadığından tanık delili ile yanlar arasında akdî ilişkinin kurulmuş olduğu kanıtlanamaz. Bu yasal nedenle; mahkemece, gereksiz işlem
...
yapılarak tanıkların bilgilerine dayalı olarak taraflar arasında eser sözleşmesi niteliğindeki akdî ilişkinin kurulmuş olduğunun kabulü doğru olmamıştır. Ancak, davacı taraf, yasal deliller kapsamında “yemin deliline” dayanmış bulunduğundan, uyuşmazlık konusu akdî ilişkinin taraflar arasında kurulduğuna yönelik olarak davalıya yemin önerme hakkının olduğu mahkemece, davacıya hatırlatılmalı ve yeminle ilgili yapılacak yargılama işlemleri sonucu sözü edilen akdî ilişkinin kurulmuş olduğunun kanıtlanmış olması durumunda da; iş bedelinde yanlar arasında uyuşmazlık bulunduğundan 818 Sayılı BK’nın 366. maddesi hükmünde öngörülen yasal yönteme uygun şekilde işin yapıldığı zamanki mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre iş bedelinin tutarına ilişkin bilirkişiden ek rapor alınmalı; olmadığı takdirde uzman bilirkişilerden rapor alınması suretiyle belirlenmeli ve varılacak sonuca göre uyuşmazlık çözüme bağlanmalıdır.
Diğer yandan, ödeme talebini içermediğinden fatura tarihinden itibaren temerrüt faizi hesaplanması ve ayrıca İİK’nın 67. maddesinde öngörülen koşullar oluşmadığı ve dolayısıyla asıl alacağın miktarı bilirkişi incelemesi ile saptandığından, “likid” alacak niteliğinde olmadığından davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmiş olması da doğru olmamıştır.
Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 12.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...