Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/15657 Esas 2014/22723 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/15657
Karar No: 2014/22723
Karar Tarihi: 16.12.2014

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/15657 Esas 2014/22723 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi         2014/15657 E.  ,  2014/22723 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı ve dahili davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    Davacı vekili, davalı Üniversiteye bağlı Tıp Fakültesi Hastanesinde radyoloji teknikeri olarak çalışmaktayken yasal hakları ödenmeksizin iş sözleşmesinin feshedildiğini, iş sözleşmesinin yasada belirtilen usul ve esaslara riayet edilmeksizin ihbarsız, önelsiz ve tazminatsız olarak feshedildiğini belirterek davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı İdare vekili, husumet itirazında bulunarak davacının alt işveren işçisi olarak idarede çalıştığını, ihaleyi alan firmalarla üniversite arasında hukuki ilişkinin alt işverenlik olarak nitelendirilemeyeceğini dahili davalı şirket vekili ise tüm işçilerin üzerindeki yönetim hakkının tamamen asıl işveren olan ... ...tarafından kullanıldığını, şirket ile davalı idare arasında gerçek anlamda bir asıl-alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, nitekim iş müfettişi tarafından 07.01.2009 tarihli rapor ile bunun tespit edildiğini, davacının iş sözleşmesinin şirket tarafından sona erdirilmediğini, kanundan ve yetkili makamların irade ve işlemlerinden doğan zorunluluk nedeniyle kendiliğinden sona erdiğini, davacının çalışmış olduğu bölümün artık ihalesi yapılmamakta ve bu işin şirket tarafından yeniden alınmasının kanun gereği mümkün kılınmamakta olduğunu, bu nedenle işe iadelerin yapılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece, davalılar arasındaki ilişkinin asıl-alt işveren ilişkisi kabul edilerek davacının dahili davalı alt işveren şirkete iadesine karar verilmiştir.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Keza aynı maddenin 7. fıkrasına göre de “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler.”
    Asıl işveren ve alt asıl işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması halinde, asıl işveren başlangıçtan beri gerçek işveren olduğundan, feshin geçersizliği ve işe iade davasının tarafı asıl işveren olmalıdır. Alt işverenin bu anlamda işverenlik sıfatı bulunmadığından, taraf sıfatı olmayacaktır.
    Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması ve muvazaa bulunmaması halinde ise, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğü alt işverenindir. Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfatı bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemez. Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden yukarda belirtilen hüküm nedeni ile alt işverenle birlikte sorumluluğu vardır.
    Muvazaalı bir hukuki muamele ile üçüncü kişinin ızrar edilmesi ona karşı bir haksız eylem niteliğindedir. Üçüncü kişiler muvazaa nedeniyle hakları halele uğratıldığı takdirde haksız fiil sorumluluğuna dayanarak muvazaalı hukuki işlemi yapan taraftan zararının tazminini isteyebilir. Haksız fiil işleyen kimse uygun illiyet bağı çevresine giren bütün zararlardan sorumludur. Ayrıca muvazaa sebebiyle akdin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması sayılan hallerde muvazaa ileri sürülemez.
    Somut olayda; dosya kapsamındaki deliller ve özellikle davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesi incelendiğinde, davalılar arasında 2012 yılı 3 ay süreli personel hizmeti ( 1.kısım) alım işi olduğu ve ekinde de idarenin hangi birimine kaç tane işçi alacağı ve bu işçilerin unvanları ile ilgili listenin olduğu görülmüştür.
    Yine davalı işyerinde 30.01.2009 tarihli iş müfettişi raporunun sonuç kısmında, "...İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği, Kardiyoloji Enstitüsü.... ve diğer birimlerde uygulanan personel hizmet alımı projesi kapsamında çalışan işçiler ile personel hizmeti ihalesini alan şirketler arasında işçi-işveren ilişkisinin mevcut olmadığı, yapılan uygulamanın muvazaalı bir işleme dayandığı, bu işçilerin başlangıçtan itibaren asıl işveren (...) işçileri sayılarak işlem görmeleri gerektiği, personel hizmet alım ihalesinde yapılacak işin alt işverenlere verilmesinin veya hizmet alımı yoluyla karşılanmasının 4857 sayılı Yasanın ilgili maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığı..." tespiti yapılmıştır.
    Yapılan bu muvazaa tespitine karşılık açılan tespit iptali davasında İstanbul 4.İş Mahkemesinin 2009/249 E-2010/45 K sayılı kararı ile şirket ile Üniversite arasında akdedilen 01.01.2009-31.03.2009 tarihleri arasındaki ihalenin muvazaalı olduğu tespitinde bulunulmuş ve davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine de Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 21.04.2010 tarihli 2010/14291 E-2010/11853 K sayılı kararı ile "...kesin olup temyiz yolu kapalı olduğundan davacı tarafın temyiz isteminin reddine" karar verildiği anlaşılmıştır.
    Davalı ve dahili davalı şirkete yönelik olarak açılan benzer davalarda muvazaa bulunuduğu Yargıtay denetiminden geçerek de kesinleşmiştir. ( Bknz. Yargıtay 7 HD, 22.04.2013 tarih ve 2013/1969 E-2013/7175 K sayılı kararı ile 22 HD, 30.10.2014 tarih v e 2014/25909 E-2014/29680 K sayılı kararı)
    Ancak iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin MK."nun 2.maddesindeki iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince muvazaalı işlemi yapan davalı şirketin davacının davalı Üniversite Rektörlüğü""ne süresi içinde başvurması halinde hak kazanacağı 4 aya kadar ücret ve diğer haklarından, davacının davalı Üniversite Rektörlüğü tarafından süresi içinde işe başlatılmaması halinde hakedeceği 4 aylık brüt ücreti tutarındaki tazminat alacağından daha açık bir anlatımla davalı şirketin davacının iş akdini geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacağından diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmelidir. (HGK."nun 03.12.2008 T. 2008/9-704 E, 2008/730 K. sayılı kararı) Muvazaa olgusu davacı işçiye karşı ileri sürülemez isede muvazaalı işlemi yapan iki davalı arasındaki ilişkide davalılar birbirlerine karşı muvazaa olgusunu ileri sürebileceklerinden gerçek işveren davalı üniversite olduğundan somut olayda usulüne uygun ve geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisinden bahsedilemeyeceğinden davalılar arasındaki ilişkinin muvazaya dayandığının kabulü ile davacının asıl işveren olan davalı ... Rektörlüğündeki işine iadesi gerekmektedir. Bu durum davalı şirketin hak alanını ilgilendirdiğinden davalı şirketin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmelidir.
    4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
    1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2.Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının ... işyerine İŞE İADESİNE,
    3.Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı ... tarafından süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın her iki davalının müştereken ve müteselsilen birlikte sorumlu olmak kaydı ile miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
    4.Davacı işçinin işe iadesi için davalı ... Rektörlüğüne süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin GEREKTİĞİNE,
    5.Alınması gereken 25,20 TL harçtan, peşin alınan 21,15 TL harcın tenzili ile bakiye 4,05 TL"nin davalı şirketten tahsili ile Hazine"ye gelir kaydına,
    6.Davacının yapmış olduğu 99,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 42.30 TL harç giderinin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    7.Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT."ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
    8.Kalan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
    9.Temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, davalı Üniversite harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.




    Hemen Ara