Esas No: 2014/12737
Karar No: 2014/22712
Karar Tarihi: 15.12.2014
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/12737 Esas 2014/22712 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Bursa 8. İş Mahkemesi
Tarihi : 16/05/2014
Numarası : 2012/106-2014/432
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekili, davacının 15.07.2011-30.03.2012 tarihleri arasında 2500,00 TL ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek ihbar tazminatı ile ücret ve prim alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının 30.03.2012 tarihine kadar çalıştığını iddia etse de SGK kayıtlarından 21/03/2012 tarihinde 1205413 sigorta sicil numaralı .... Tekstil İnşaat Mok. Komisyon San. ve Tic. adlı firmada işe başlaması nedeniyle bu tarihte işten ayrıldığı, davacının iddia edilen aylık ücreti 2.500,00 TL (günlük 83,33 TL) olmakla beraber bu hususta her hangi bir belge sunulmadığı gibi emsal ücret araştırması da yapılmadığı aylık ücretinin 2.500,00 TL olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda davacının hizmet süresinin sona erme tarihi konusunda anlaşmazlık söz konusudur. Davacı tanığı Nurten davacının 2012 yılının Mart ayında parasının ödenmemesi üzerine işten ayrıldığını, davacının eşi Tanju Şubat, Mart ayları gibi işten çıktığını, diğer tanık Sabri ise davacıyla sadece Cezayir projesinde çalıştıklarını yaklaşık bir ay sonra davacı ile telefonda görüştüklerinde davacının işten ayrıldığını söylediğini beyan etmiştir. Davacının 21.03.2012 tarihinde başka bir şirkette çalışmaya başlamasına rağmen 30.03.2012 tarihine kadar çalıştığını iddia etmesi ve eşi Tanju’nun da Şubat Mart gibi ayrıldığı şeklindeki muğlak beyanları karşısında sözleşmenin sona erme tarihi tartışmalıdır. Sözleşmenin sona erme tarihini en açık tanık Sabri, Cezayir Projesi ürünleri teslim edildikten bir ay sonra davacının işten çıktığını kendisine söylediği şeklinde ifade etmiştir. Bu nedenle işyerinden Cezayir projesi ile ilgili kayıtlar temin edilerek ve bu hususta tanık yeniden dinlenilerek sözleşmenin bitiş tarihinin tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
3.Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 32"nci maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323"üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacı ücretinin 2500,00 TL olduğunu iddia etmiştir. Davalı, davacı ile aralarında iş ilişkisi bulunmadığını savunmuş, ücret miktarını da kabul etmemiştir. Mahkemece ücret konusunda her hangi bir belge sunulmadığı gibi emsal ücret araştırması da yapılmadığından davacının aylık ücreti 2.500,00 TL olarak kabul edilmiştir. Mahkemece taraflar arasında ücretin miktarı konusunda anlaşmazlık bulunduğu gerekçeden anlaşılmasına rağmen işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmadan tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.