7. Hukuk Dairesi 2014/12645 E. , 2014/22707 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 21/03/2014
Numarası : 2012/1016-2014/185
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekili, davacının 2006-15.09.2012 tarihleri arasında şirkette müdür olarak çalıştığını, Silifke Şubesinden Mersin Şubesine gönderilmek istendiğini, ücretine zam isteğinin kabul edilmediğini gitmesi konusunda baskı yapıldığını baskılar sonucu ayrılmak zorunda kaldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile, fazla çalışma, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davacının istifa ederek ayrıldığını davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının hizmet sözleşmesinin ihbar ve kıdem tazminatı gerektirmeyecek şekilde sona erdiği hususunun işverence ispat edilmesi gerektiği, bu hususun ispatlanamadığı, davalı davacının istifa ettiğini savunsa da dinlenen tanık beyanlarına göre davalının Mersinde çalışmasının istendiği, ancak Mersin"e gitmesi karşılığının verilmediği, davacının bu konuda tatmin edilmediği anlaşıldığından davacının haklı nedenle istifa ettiği ve dolayısı ile kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24"üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17"nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda davacı şube müdürü olarak görev yapmaktadır. Davacının özel nedenle istifa ettiği dilekçesini inkar etmediği, Mersine tayin edilmesi sırasında baskı altında istifa dilekçesi verildiği iddia edilmiştir. Davacının baskı iddiası soyut olduğu gibi davacının dava dilekçesinde ve 24.01.2013 tarihli cevap dilekçesine karşı verdiği beyan dilekçesinde ücretine zam isteğinin karşılanmadığını iddia ettiği tanık beyanlarında geçen teminat senedi nedeniyle imzalamak zorunda kaldığı hususunun davacı tarafından iddia edilmediği anlaşıldığından, davacı konumu itibariyle verdiği dilekçenin anlam ve sonuçlarını bileceğinden, fesih sebebiyle bağlı olduğundan, ve özel nedenle istifa ettiğinden kıdem tazminatının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.