Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7315 Esas 2022/358 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7315
Karar No: 2022/358
Karar Tarihi: 12.01.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7315 Esas 2022/358 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, tapuda harici satış sözleşmeleriyle taşınmazın belirli bölümlerini satın alarak taşınmaza iyiniyetle inşaat yaptıklarını ve tescil talebinde bulunduklarını istemişlerdir. Davalılar ise satışın resmi şekil koşuluna uyulmadığını, yapı değerlerinin taşınmazın kıymetinden fazla olmadığını, imar mevzuatına aykırı olduğunu ve davacıların iyiniyetli olmadıklarını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkeme önceki kararı bozmuş ve davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Davacıların feragat dilemma bir karara bağlanmadığından hüküm tekrar bozulmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesi davanın temel dayanağıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun \"Feragat ve kabulün şekli\" başlıklı 309. maddesi de feragat ve kabulun koşullarını düzenler.
7. Hukuk Dairesi         2021/7315 E.  ,  2022/358 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    ...

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.12.2011 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.06.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili, davalı ... mirasçıları vekili ve katılma yolu ile davalı ... mirasçıları vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili; dava konusu 733 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 hissenin bir kısım davalıların miras bırakanı ..., 11007/24202 hissenin ise davalılardan ... adına kayıtlı olduğunu, davalılardan harici satış sözleşmeleriyle taşınmazın belirli bölümlerini satın alan davacıların taşınmaz üzerine malik sıfatıyla ve tüm yapı masraflarını kendileri karşılayarak iyiniyetle inşaat yaptıklarını, taşınmazın satın alındığı tarihte tapudan hisse satışı mümkün olmadığından ileride mülkiyetin kendilerine geçeceği inancı ile hareket ettiklerini, ayrıca tapu maliklerinin bilgisi ve rızası dahilinde belediyeye müracaat ederek kendi adlarına emlak kayıtlarını da yaptırdıklarını, inşaatın yapımı süresince ve inşaatın tamamlanmasından günümüze kadar davalılar tarafından herhangi bir müdahalenin olmadığını, davalıların şifahi olarak davacıların haklılığını kabul etmelerine rağmen tapu kayıtları üzerinden resmi satışı yapmadıklarını ileri sürerek; 733 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacıların iyi niyetle inşaa etmiş oldukları yapıların kullanıma uygun gelen arsa payı oranında iptali ile davacılar adına ayrı ayrı tescili; tescil talebinin reddi halinde davalıların sebepsiz zenginleşmesinden dolayı arsa bedeli olarak ödenmiş olan meblağların dava tarihine göre güncellenmiş değeri ile binaların malzeme değerine karşılık gelmek üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

    Bir kısım davalılar vekili; davacılardan ...,...,... ile müvekkillerinin murisi ... arasında yapıldığı iddia edilen satışın resmi şekil koşuluna uyulmadığından geçersiz olduğu gibi talebin zamanaşımına uğradığını, davacıların tescil talebinin yasal koşullarının oluşmadığını, yapı değerlerinin taşınmazın kıymetinden fazla olmadığını ve mevcut yapıların da imar mevzuatına aykırı olması sebebiyle ekonomik değerlerinin bulunmadığını, ayrıca 3194 sayılı Yasanın 18/son maddesi uyarınca davacıların istemlerinin ifasının imkansız olduğunu; davacıların terditli olarak sebepsiz zenginleşme nedeniyle satış bedellerine yönelik istemlerinin de zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili; davacıların tescil istemleriyle terditli tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı ... yönünden tüm paydaşların rızası olmadığından temliken tescil talebinin dinlenemeyeceğini, diğer davacılar bakımından ise, iyiniyetli olmadıkları gibi, aksi kabul edilse bile açık itiraza rağmen ruhsatsız şekilde 4-5 katlı binalar yaptıklarını, bu duruma da muvafakatlerinin bulunmadığını, taşınmazın değerinin yapı değerlerinden fazla olduğunu, davacılardan ... 'e verilmiş bir muvafakatname de bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Dahili davalı ...; dava konusu taşınmazdan belli bir bölümü haricen satın aldığını ve sonrasında hükmen paydaş hale geldiğini, davacıların da iyiniyetli olduklarını, davalarının kabulü gerektiğini beyan etmiş; diğer dahili davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece; davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden kabulüne karar verilmesi üzerine Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 23.01.2017 tarihli 2015/7330 Esas ve 2017/442 Karar sayılı ilamı ile "...davacıların yapılandıkları bölümlerin ana taşınmazdan ifrazı mümkün olmadığından Türk Medeni Kanununun 724. maddesi uyarınca temliken tescil koşullarının oluştuğundan sözedilemeyeceği, davacıların temliken tescil taleplerinin reddi ile ikinci kademedeki tazminat istemleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru görülmediği" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile, davacıların temliken tescil taleplerinin reddine; tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili, davalı ... mirasçıları vekili ve katılma yolu ile davalı ... mirasçıları vekili temyiz etmişlerdir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı ... mirasçıları vekili ve davalı ... mirasçıları vekilinin tüm, davacılar vekilinin de aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
    Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır. (11.4.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.5.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı Kararı)
    Davacılar vekili, 06.01.2022 tarihli dilekçe ile 04.01.2022 tarihli sulh ve ibra protokolü uyarınca yalnızca ... mirasçıları yönünden davadan feragat ettiklerini bildirdiğinden bu davacı yönünden davacılar vekilinin davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı ... mirasçıları vekili ve katılma yolu ile davalı ... mirasçıları vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara