Esas No: 2021/5383
Karar No: 2021/3135
Karar Tarihi: 30.06.2021
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2021/5383 Esas 2021/3135 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmasız, davalı ... vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde tebligata rağmen taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, temliken tescil talebine ilişkin olup davacı, davalı yüklenici ile arasında düzenlenen satış sözleşmesine uyarınca 2 ve 3 no.lu bağımsız bölümlerin tapusunun iptali ve adına tescili, mümkün olmazsa bedellerinin tahsili ve taşınmazların geç teslimi nedeni ile kira alacağının tazmini isteminde bulunmuştur. Mahkemece, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 3 no.lu bağımsız bölüm yönünden dava tefrik edilip yeni esasa kaydedilmiş, 2 no.lu bağımsız bölüme yönelik olarak davanın kabulü ile tapusunun davacı adına tesciline karar verilmiş, karar davacı ve davalı arsa sahibi vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacının tüm, davalı arsa sahibinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlem ile taraflardan birinin lehine (diğeri aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli kazanılmış hak kavramı, usul hukukunun temel prensiplerinden olup, HUMK ve HMK"da bu yönde bir düzenleme bulunmamakla birlikte gerek doktrinde gerek uygulamada kabul edilmiş ve uygulanagelmiştir. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı kararında vurgulandığı üzere, "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de, Yargıtay"ın bozma kararında hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadı ile kabul edilmiş olması yanında, hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi, usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir. Kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle Yargıtayca da resen dikkate alınır.
Esasen, hukukun kaynağı sadece kanun olmayıp, mahkeme içtihatları dahi hukukun kaynaklarından oldukları cihetle, söz konusu usuli müktesep hak için kanunda açık hüküm bulunmaması, onun kabul edilmemesini gerektirmez." denilmiştir. Yargıtay"ın bozma kararı nedeniyle doğan hak iki çeşit olup, (1) mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına kazanılmış hak, (2) bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalması ile doğan usuli kazanılmış haklardır. Mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde bu uyma kararı ile bağlı olup, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapması zorunludur. Yargıtay"ın ve Dairemizin istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir. Usuli kazanılmış hak açık bir kanun hükmüyle düzenlenmiş olmasa da önemli ve temel bir hukuk ilkesidir. Ancak usuli kazanılmış hak ilkesinin de istisnaları bulunmaktadır. Geriye etkili kanun değişikliği, görev kuralına aykırılık, sonradan ortaya çıkan içtihadı birleştirme kararı, hak düşürücü süre, kamu düzeni gibi hususlar kazanılmış hak kuralının istisnalarındandır. Diğer bir istisna da açık maddi hataya düşülmesi halinde de usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 14.02.2017 tarih ve 2016/5839 Esas, 2017/1029 Karar sayılı bozma ilamında; A Blok 1 ve 2 no.lu bağımsız bölüm ile ilgili yüklenici ... aleyhine, alacaklısı Tahaddin Özdemir tarafından 27.04.2011 tarihinde Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/453 Esas, 2014/363 Karar sayılı dosyasında yargılama yapıldığı, 12167 Ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde A Blok 1-2 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya tesciline karar verildiği, dosyanın halen Yargıtay"da bulunduğu, öncelikle yüklenici adına tescil kararının sonucu beklenerek A Blok 2 no.lu bölümün yüklenici ... adına tescil kararının kesinleşmesi halinde davacı ... adına tapu iptali ve tescil davasının kabul edilmesinin gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/453 Esas, 2014/363 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davacısının Tahaddin Özdemir olduğu, adı geçen kişinin Antalya 14. İcra Müdürlüğü’nün 2010/24157 sayılı dosyası ile alacağından kaynaklı olarak yüklenici ... hakkında takip başlattığı, takip dosyasında İİK 94/II. maddesi uyarınca aldığı yetki ile tapu iptal tescil davası açtığı, mahkemece A Blok 1-2 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay aşamasından da geçerek 05.11.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İİK"nın 94/II. maddesi gereğince borçlunun reddetmediği miras veya başka bir sebeple iktisap eyleyip henüz tapuya ve gemi siciline tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer ayni hakların borçlu namına alacaklı tarafından istenebileceği, talep üzerine icra dairesinin alacaklının bu muameleyi takip edebileceğini tapu veya gemi sicili dairesine ve icabında mahkemeye bildireceği hükmü getirilmiş olup; İİK"nın 94/II. maddesine göre icra müdürlüğünden alınacak yetki belgesine istinaden sadece mülkiyet ve ayni hakların borçlu adına tescilinin istenebileceği bir davadır. Buradaki amaç alacaklının alacağını karşılamak için yüklenicinin malvarlığına katılmak üzere dava açılması, daha sonra alacağın bu dava konusundan karşılanmasıdır.
Açıklanan nedenle ...4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/453 Esas, 2014/363 Karar sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen hüküm ile dava konusu 2 no.lu bağımsız bölümün tapusu davalı yüklenici adına tescil edilmiş olsa da bu hüküm alacaklının borcunun karşılanmasına yönelik olup, başka bir mahkeme kararı ile alacaklının borcunu karşılamak için verilen kararın infaz edilemeyecek duruma getirilmesi mümkün değildir. Mahkemece iş bu dosyada verilen karar, daha önce kesinleşen kararın infazını imkansız hale getireceğinden Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 14.02.2017 tarih, 2016/5839 Esas, 2017/1029 Karar sayılı bozma ilamında sehven davanın İİK 94/II. maddesi uyarınca açıldığının gözden kaçırıldığı ve bu nedenle maddi hata içerdiğinin kabulü ile usuli kazanılmış hakkın istisnasının oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece kamu düzenine ilişkin olan usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnası göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; dosyanın tefrik edilerek Antalya 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/315 esasına kaydedilen daha sonra da aynı mahkemenin 2018/246 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilen dosya ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi, davalı arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/525 Esas, 2014/91 Karar sayılı ve temyiz edilmeden 09.09.2014 tarihinde kesinleşen hükmünde davacı arsa sahibi ... lehine eksik ve ayıplı iş bedeli olarak 55.456,48 TL tazminata, yine kira kaybı nedeni ile 49.416,65 TL tazminata faizi ile birlikte hükmedildiği dikkate alınarak, aynı hükümde müstakbel mirasçılar olarak müdahiller lehine kira tazminatına hükmedilmiş ise de arsa sahibi ... dışındaki lehlerine kira tazminatı verilen bu kişilere ... tarafından tapu kayıtlarında bağımsız bölümlerin devrinin yapılıp yapılmadığı, tapuda müdahillere devir yapılmış ise davacı tüketicinin bu kişilerin kira tazminatından sorumlu olup olmadığı değerlendirilerek; yine davalı yüklenici tarafından Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1022 Esas sayılı dosyasında açılmış bulunan fazla hacizlerin kaldırılmasına dair dosya incelenerek, davacı tüketicinin sorumlu olacağı noksan işler bedeli ve kira bedeli tespit edilmek suretiyle tahsilde tekerrür olmayacak şekilde arsa sahiplerine ödenmek üzere davacıya depo ettirilmesi ve neticesine göre bir karar verilmesinden ibarettir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalı arsa sahibinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı arsa sahibi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ve re’sen dikkate alınan nedenlerle hükmün davalı arsa sahibi yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davalı arsa sahibine yararına duruşma vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 30.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.