Esas No: 2021/7545
Karar No: 2022/584
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7545 Esas 2022/584 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/7545 E. , 2022/584 K.Özet:
Davacı vekili tarafından zilyetliğe dayalı tescil istenmesi üzerine yapılan duruşmada verilen kararın Yargıtayca incelenmesi sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak karşı oy kullanan üyenin görüşüne göre, TMK'nun 715/1-2 maddesi dikkate alındığında, kayalık ve tepelik niteliğindeki yer özel mülkiyete konu olamayacağından davaya konu taşınmazın reddedilmesi gerekmektedir. Kararda bahsedilen kanun maddeleri aşağıdaki gibidir:
- Türk Medeni Kanunu (TMK) 713/1
- Kadastro Kanunu 14 ve 17. Maddeleri
- 3402 sayılı Yasanın 16. Maddesi'nin \"C\" bendi
- TMK'nun 715/1-2 Maddeleri
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Hazine vd.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/12/2014 gününde verilen dilekçe ile zilyetliğe dayalı tescil istenmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/07/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemece, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/01/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
İlk derece mahkemesince, Türk Medeni Kanununun 713/1., Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddelerinde belirtilen sürelerin dolduğu, taşınmazın 1978 yılından sonra imar ve ihyasının yapılarak zeytinlik haline dönüştürüldüğü kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, her iki davalı vekilinin temyizi üzerine dairemizin çoğunluk görüşü ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
Dava konusu taşınmaz 1965 yılında kadastro görmüş ve kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılmıştır. Tescil harici bırakılma da bir kadastro işlemidir. Nitekim 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinin "C" bendinde: "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile, deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır." denilmek suretiyle, tepelik yerlerin tescil edilemeyeceğine hükmedilmiştir.
Yapılan keşif sonunda Fen Bilirkişisi, Ziraat Bilirkişisi ve Orman Bilirkişisi tarafından hazırlanarak mahkemeye sunulan 19/02/2016 tarihli raporun birinci sayfasında; tescili talep edilen dava konusu taşınmazın kuzeyinin 13 No'lu parsel, güneyinin yol, doğusunun tescil harici alan, batısının ise 1 No'lu parsel ile çevrili olduğu, klizimetre ile yapılan ölçümde, kuzeybatı-güneydoğu istikametinde artan %30-35 meyilde olduğu belirtilmiştir. Yine keşif sırasında çekilen fotoğraflardan, taşınmazın tepelik ve kayalık olduğu açıkça görülmektedir. Kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın tescil harici bırakılmasının nedeni kayalık ve tepelik olmasından kaynaklanmaktadır. Zira, kadastro tesbiti sırasında dava konusu yer için mülkiyet iddiasında bulunulmadığına göre, tescile uygun tarım arazisi niteliğinde bir yer olması halinde Hazine adına tarla vasfında tescil edilmesi gerekecekti.
Dava konusu taşınmazın üzerinde çok miktarda kaya mevcut olup, bu haliyl imar-ihyanın gerçekleştiğinden de söz edilemez. Bununla birlikte; TMK'nun 715/1-2. Maddesinin "Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz." hükmü dikkate alındığında, imar ihya olgusu gerçekleşmiş olsa dahi, kayalık ve tepelik niteliğindeki dava konusu yer özel mülkiyete konu olamaz. Davanın kısmen kabulü kararının onanması halinde, mutlak surette devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, -velev ki bu yerler dağ, tepe ve kayalık olsun- özel mülkiyete konu edilmesinin yolu açılmış olacaktır. Bu ise, TMK'nun yukarıda bahsedilen 715. Maddesi hükmüne tamamen aykırıdır.
Bu nedenlerle; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi ve bu kararının onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum.
...