Esas No: 2021/2223
Karar No: 2022/627
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2223 Esas 2022/627 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/2223 E. , 2022/627 K.Özet:
Davacı, 2012 yılında davalı firma tarafından bir taşınmazın satış vaadi sözleşmesi ile alındığını ancak tapunun devrini alamadığını ve sonrasında davalıların taşınmazı dava dışı bir kişiye sattığını iddia ederek, tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Davacı vekili, dava sürecinde ilk olarak dava konusu taşınmazın satış bedelinin tahsiline yönelik olarak ıslah talebinde bulunmuş ancak sonrasında tekrar tapu iptali ve tescil istemi yönünde ıslah talebinde bulunmuştur. Mahkeme, daha önce yapılan ıslah nedeniyle davacı vekilinin ikinci talebinin dikkate alınamayacağı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak Yargıtay, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ve usul hukukuna göre taraflarca ıslaha bir kez başvurulabileceği gerekçeleriyle kararı bozmuştur. Kararda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. ve 31. maddeleri ile 176/2. maddesi açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
...
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27/12/2018 tarihinde verilen dilekçeyle gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 19/02/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulü ile pasif husumet yokluğundan davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan ... Hayv. Tarım İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti'den 20/02/2012 tarihli sözleşme ile dava konusu taşınmazı satın aldığını, müvekkilinin 80.000,00 TL olarak kararlaştırılan satış bedelini ödediğini, ancak davalı şirket tarafından taşınmazın tapu devrinin müvekkiline verilmediğini, resmi olarak tapu devri üzerine alınmamış olmasına rağmen müvekkili tarafından taşınmazın diğer davalıya kiralandığını, sonrasında davalı şirketin müvekkiline satmış olduğu bu daireyi bu kez müvekkilinin kiracısı olan diğer davalıya tapuda satış yolu ile devrettiğini, dolayısı ile diğer davalının da kötü niyetli olduğunu ve aralarında tapuda satış nedeni ile bedel alışverişinin olmadığını, davacıdan mal kaçırmak amacı ile aralarında bu devri yaptıklarını beyanla; taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Hayv. Tarım İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava tarihi itibari ile taşınmazın müvekkili adına tapuda kayıtlı olmadığını, bu nedenle eldeki davanın dinlenmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafın delil olarak tutunduğu satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmediğinden geçerliliği olmadığını, müvekkilinin emekli öğretmen olup kredi ile taşınmazı satın aldığını, bu amaçla Ziraat Bankasından konut kredisi kullandığını, müvekkilinin iyi niyetli olarak taşınmazı satın aldığını, davacının çelişkili anlatımlarda bulunduğunu, iddia edilen satış sözleşmesinden 7 sene sonra bu davanın açılmasının da davacının haksızlığını gösterdiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine; Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulü ile; Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/76 Esas, 2020/117 sayılı Kararına yönelik olmak üzere HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca anılan mahkeme kararının kaldırılarak, kaldırılan kararın yerine yeniden hüküm tesisi ile; pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesinde “hakim, Türk hukukunu resen uygular.” ve aynı Kanunun 31. maddesinde “hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” düzenlemeleri yer almaktadır.
Buna göre hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde maddi ve hukuki açıdan belirsiz görülen hususların, taraflara gerekli açıklamalar yaptırılarak, gösterecekleri deliller toplanarak açıklığa kavuşturulması gerekir.
Tarafların, davada iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı sebebiyle yapamadıkları işlemleri yaparak verdikleri dilekçeleri tamamen veya kısmen düzeltmelerine ıslah denir.
Islahın konusu, tarafların kendi yaptıkları usul işlemleridir. Taraflar ıslahla dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava sebebini, talep sonucunu değiştirebilirler. Bu sayede, taleplerini tamamen değiştirebilecekleri gibi, yeni bir vakıa da ileri sürebilirler. Her ne kadar ıslahla usul işlemlerinin düzeltileceği kabul edilse de (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176/1. md), esasen ıslah iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesinin bir istisnası olarak karşımıza çıkmaktadır. Islah bir usul hukuku imkanı olduğundan, ıslahla maddi hukuk işlemi yapılamaz.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176/2 maddesine göre ''Taraflardan her biri yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.'' Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. İkinci kez ıslah yoluna başvurulursa, mahkeme bu beyanı kendiliğinden reddeder.
Somut olaya gelince; dava dilekçesindeki talep incelendiğinde davanın tapu iptali ve tescil istemli olarak açıldığı, yargılama devam ederken 03/05/2019 tarihli celsede davacı vekilinin “ davaya konu taşınmaz dava dışı üçüncü şahsa satış yapıldığından davamız bedelin tahsili talebine dönüşmüştür “ beyanıyla davasını alacak davası olarak ıslah etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili sonrasında sunduğu 20.05.2019 tarihli dilekçesi ile davaya tapu iptali ve tescil davası olarak taşınmazı satın alan 3. kişiye karşı devam etmek istediklerini beyan etmiştir. Davacı vekili 10.01.2020 tarihli celsede ise bu defa ıslahla davaya alacak davası olarak devam etmek istediklerini beyan etmişse de mahkemece aynı celsede 176/2 maddesi gereğince, daha önce ıslah yapılmış olduğundan ıslah talebinin reddine karar verilmiştir.
Hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ve HMK’nın 176/2. maddesi gereği taraflarca ıslaha bir kez başvurulabilir, sonraki beyanların ıslah olarak kabulü mümkün değildir; bu nedenle davacı vekilinin 03.05.2019 tarihli celsedeki beyanı ilk ıslah niteliğinde olup değer verilmesi ve değişen bu vasıf doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken 2. kez yapılan ıslah talebi dikkate alınarak tapu iptali ve tescil istemi yönünden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK 371. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 19/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...